Karaman Ermenekt’te 18 işçi kömür ocağında sular altında
bekliyor, çok büyük olasılıkla cansız bedenleri bekliyor. Çok acı bir olay
yaşadık, benzerlerini de yaşamaya devam edeceğiz. Bu bir temenni değil elbette.
Ancak gidişat da bunu gösteriyor. Zira görünen köy kılavuz gerektirmez.
Hemen her kesimden sesler yükseliyor, tıpkı daha önce
yaşadığımız malum olaylardan sonrakilerde olduğu gibi, “yüreğimiz yanıyor,
acımız çok büyük…” Bu ağıtları yakanların başında ise 12 yıldır bu ülkeyi
yöneten iktidar geliyor. Bu halk da ve özellikle AKP’ye kesintisiz destek veren
halk da teselli buluyor. Ben şahsen bu halkın duyarlılığına pek inanmıyorum.
Hükümetin duyarlılığı benim nezdimde çoktan bitmiştir.
Halk gerçekten duyarlı olsa bir tepki belirtisi olur.
Elbette ben duyarlı halktan bahsederken bu hükümeti seçme becerisini gösteren,
her seçimde bu yönetenlerin başını dik tutan çoğunluk kitleden bahsediyorum. Bu
kitlenin, bu tür acı olaylar karşısında döktüğü gözyaşları gerçek bir
duyarlılıktan uzaktır. Zira aksi olsa bu kadar sık yaşanan seçimlerde, bu
iktidarı düşünmeye sevk edecek bir oy azalması yaşanırdı. İktidar da, ‘halkım
bana mesaj verdi, eğer ben bu mesajın gereğini yapmazsam iyice yok olacağım’
endişesi yaşar ve duyarlı olmaya gayret ederdi. Halk bu kadar duyarsızsa,
iktidar ne yaparsa yapsın, kayıtsız şartsız destek görüyorsa, ne yaşanırsa
yaşansın, kaç kişi ölürse ölsün niçin kendine çeki düzen versin ki?
Bu halk hiç mi düşünmez: neden bu tür iş cinayetleri sadece
bizim ülkemizde yaşanıyor diye?
Bakın son bir yılda 2000’e yakın insan iş kazası denen
gerekçelerle ölmüş. Bu konuda ülkemiz dünya birincisi.
Devletin en başı, Cumhurbaşkanı Erdoğan Ermenek’te
konuşuyor: “devlet bu olaylara neden olanlardan hesap soracaktır. İş tedbirleri
almayan, bunları denetlemeyenden hesap soracaktır.” Ee buna kargalar güler
tabii. Siz daha önce bu tür kazalar sonucu yaşanan ölümlerden sonra neler
yaptınız diye sormak gerekir. O da cevap
verecek: “biz Somadaki maden ocağında 301 kişinin ölmesinden sonra yasa
çıkararak, madende çalışma saatini 8 den 6 ya düşürdük.”
Peki, bunu neden hemen başlatmadınız da, uygulamayı 2015
yılına bıraktınız. Üstelik meclisteki diğer partiler “hemen başlasın” diye
ısrar ederken sizin partinizin oylarıyla bu öneri ret edildi. Eğer hemen
başlasaydı bu uygulama belki bu cinayet yaşanmayacak ve bu 18 kişi ölmeyecekti.
Ey Cumhurbaşkanı: “Devlet denetlemeli ve sorumlulardan hesap
sormalı” diyorsunuz.
İyi de devlet adına denetleme yapan ve eksikleri, suçları
tespit edenlerin başına yine bu devletin neler getirdiğini niçin söylemiyorsunuz,
niçin bunları halktan saklıyorsunuz?
Buna bir örnek verelim. (Gerçi bu örnek bazı gazetelerde
yazıldı. Ancak halkın çok büyük bölümü bu gazeteleri okumuyor. Hükümetimiz de
bu gazeteler okunmasın istiyor. İmkân bulduğunda bunları kapatacağından da hiç
kuşku yok.) Türkiye Kömür işletmelerindeki usulsüzlükleri, kömürdeki vurgunu
inceleyen Sayıştay denetçisi Mehmet K. nın başına gelmedik kalmadı. Önce suç
duyurusu niteliği olan bu rapor işleme alınmadı. Bu denetçi önce incelemeden
alındı, ardından enerji grubundan uzaklaştırıldı. Ayrıca kurum içinde de başına
gelmedik kalmadı. (Taraf gazetesi 31-10-2014)
Bunun yanında bu son iş cinayetinin yaşandığı Has Şekerler
Maden Ocağını Haziran ayında denetleyen
denetçi ne demiş, “yemekler dışarda yeniliyor.” Peki, ölenler yemek
yerken neden içerde öldü?
İşte bu dönemde makbul denetçi bu, yoksa diğer denetçi gibi
başına gelmedik kalmaz.
Bütün bunları yazmaya gerek yok belki. Zira bu ülkenin bu
kadar işçi ölümüne rağmen maalesef halen görevde olan çalışma bakanı Faruk
Çelik Ermenek’te, Maden ocağının başında gördüğü manzaraya dayanamadı ve itiraf etti Bu itirafı da bütün gazetelerde
yer aldı.: “Bu tür ocaklara ruhsat
verilmemeli. Bu işin ucu ister patrona, isterse bakanlığa gitsin ama bence bu
tür maden ocakları çalıştırılmamalı” dedi.
Peki, kim çalıştırıyor bu ocakları? Hepsi AKP’ye yakın
iş adamları
Kim veriyor bu ruhsatları: Hükümetin enerji bakanlığı ve son
yıllarda direk başbakanlık veriyor.
Suçlular kim? Suçu kimde arayacağız? Son bir yılda 3200
küsur maden ruhsatı vereceksin. Çıkan kömürün tek alıcısı devlet olarak sen
olacaksın, çalışma koşullarını hiç denetlemeyeceksin, yaşanan büyük bir acıdan
sonra, bu çifte sömürü düzeni sürsün diye, çıkan yasaların uygulamasını ileri
tarihe erteleyeceksin, hasbelkader bir vicdanlı denetçi denetleyip suçu ve
suçluyu açığa çıkarınca ona yapmadığını bırakmayacaksın. Sonra da Ölülerin
başına gidip ağıt yakıp bu halkı kandıracaksın.
Uyan ey halk, artık uyan lütfen. Kimsenin senin sırtından
semirmesine izin verme. Yoksa bu ölümlerin sonu gelmez. Kimse de senin
üzüldüğüne inanmaz.