25 Nisan 2010 Pazar

BEYLİKDÜZÜ’NÜN GENİŞ BİR TÖREN ALANINA İHTİYACI VAR

Her yıl bu resmi bayram kutlamalarında benim pek benimsemediğim ve her defasında eleştirdiğim bir organizasyon yaşanırdı. Resmi çelenkler anıta, belli bir saygı gösterisi kapsamında konulurken, sivil toplum örgütlerinin çelenkleri ‘’ve diğer çelenkler’’ denilerek bir sürü psikolojisi kapsamında, çelenkler neredeyse üst üste atılıyordu. Bunu da hem kutlanan güne, hem de sivil toplum örgütlerine büyük saygısızlık diye düşünüyordum.
Ben de her törenden sonra bu yapılanın ne kadar yanlış olduğunu Beylikdüzü Kaymakamı Sayın Yusuf Odabaş’a anlatmaya çalışıyordum.
Odabaş da; ‘’gelen çelenklerin basitliğini ve birçok kurumun sırf reklam amaçlı çelenk koyma isteminden bahsederek, çok basit ve çirkin çelenkler yapılıyordu.Bunun önüne geçmek için ve çok da zaman kaybetmemek için böyle bir uygulama yaptıklarını’’ anlatıyordu.
23 Nisan kutlamasında bu kez bir farklılık yaşandı. Kaymakamlık bu kez, kutlama ile ilgili bir kitapçık hazırlamıştı. Bu kitapçıktaki bilgiler doğrultusunda, önce törene katılacağını yazılı olarak kaymakamlığa bildiren, tüm resmi ve sivil kurumlar, dernekler protokol uygulamasıyla ve aynı saygınlık ölçüsünde Atatürk Anıtı’na çelenklerini koydular.
Ben saydım 19 adet çelenk vardı Atatürk anıtında. Çok fazla da bir zaman alamdı zaten bu çelenklerin anıta konulması. Çelengi koyacak dernek veya sivil toplum kurumunun adının okunması kimseye bir şey kaybettirmedi. Belki sivil toplum örgütü veya derneklere de bir şey kazandırmadı. Ama bütün sivil toplumun, aynı saygınlıkta çelenk koyma hakkı tanınması, hem bayrama, kutlamaya, hem de insanlara verilen değerin resmi kurumlarla eşit olduğunu gösterdi. Bayram resmi olduğu kadar halkın da oldu.
Ben de bu uygulamayı başlattığından dolayı Sayın Odabaş’ı kutladım. Törene katılan tüm sivil kurumların yöneticilerinin ne kadar memnun kaldıklarını aktardım. Odabaş da, ‘gönüllerinin çok geniş ama yerlerinin dar olmasından bahsederek tören alanının darlığını işaret etti.

BU MEYDAN BİR AN ÖNCE YAPILMALI
Beylikdüzü’nde resmi bayramlarda çelenk koyma töreni; belediyenin önündeki Atatürk Anıtı’na çelenk koyma ile başlıyor. Burada saygı duruşunda bulunulduktan sonra Atatürk Bulvarı, Fatih Sultan Mehmet Camii önündeki tören alanında da halk kutlamaları yapılıyor.
Ben birçok kez hem Kaymakam Odabaş, hem de Belediye Başkanı Yusuf uzun ile bu konuyu görüştüm.
Madem Belediyenin önündeki alan küçük geliyor ki gerçekten de küçük. O zaman Atatürk Bulvarındaki bu tören alanı düzenlensin. Buraya bir Atatürk büstü konulsun. Törenlerde saygı duruşu da burada halkla birlikte yapılabilsin. Ve sonrasında da kutlamalar buradan devam etsin.
Beylikdüzü’nün böyle bir tören alanına şiddetle ihtiyacı var. Bunu Belediye başkanı dahil herkes kabul ediyor. Kentin merkezinde de böyle bir alan var. Zaten şu anda da halkın katıldığı tüm törenler burada yapılıyor. O halde bu alan güzel ve işlevsel olarak bu amaç için hazırlanmalıdır.
Bunun için beklenen nedir doğrusu anlamakta zorluk çekiyorum.
Geçenlerde Sayın Uzun ile yine bu konuyu koşuyorduk kendisine sordum; ‘’Sayın başkan bu alanı yeniden düzenleseniz, altına birkaç katlı otopark yapsanız, kentin bu bölgede böyle bir yer altı otoparkına da ihtiyacı var zaten. Hem de yanında cemaati oldukça fazla olan büyük bir camimiz var. Bu alan güzel ve estetik olarak düzenlense, camiden çıkan insanlar bu alanda dinlenir, oturur. Hem de resmi törenler de bu alanda kutlanır.’’
Bir taşla kaç kuş vurulmuş olur?
Bizim derdimiz kuş vurmak değil elbet, kuşlarla birlikte insanları mutlu yaşatmak.
‘’Ne dersiniz sayın başkan’’?
Yusuf Uzun; ‘’Elbette çok güzel olur. Biz de bu amaçla şimdilik geçici olarak bu meydanı tören alanı yaptık. Ama bakın belediyenin de 60 trilyon borcu var. Ben bu alanı satsam 30 trilyon eder. Yani borcumun yarısını öderim.’’
Törenler şimdilik bu meydanda yapılıyor ama bu meydanda bir Atatürk anıtı bile yok. Bu meydan bu tür törenlerden çok Ramazan etkinlikleri için düşünülüyor. Gerekli düzenlemeler yapılırsa hem Ramazan etkinlikleri, hem de bu resmi törenler bu alanda yapılabilir.
Beylikdüzü Belediyesi’nin borcu olduğu bir gerçek. Ama kentinin meydan olacak alanlarını satarak bu borç ödenme yoluna gidilmemeli. Bu kente çok yazık olur.
Bir an önce bu alana bir meydan düzenlemesi yapılsa, hatta bunun için proje yarışması düzenlense ve modern kente yakışır bir tören alanı, meydanı yapılsa işte budur geleceğe bırakılacak güzel miras.
Yoksa bu borçlar nasılsa ödenir. Borç bırakan başkanlar bu kentte halen rahatça geziyor. Ama saygıyla anılacak başkanlar kente kalıcı eserler bırakanlar olacaktır.
Siz saygıyla anılacak, kalıcı eser bırakanlardan olun.
Nusret Yılmazer

11 Nisan 2010 Pazar

BELEDİEYELRİN YAĞMACILIĞI

Belediyeler kendi sınırlarında boş arazi, gördüklerinde dayanamıyorlar. Hemen oraya bina dikilmesi için gerekli işlemi başlatıyorlar. Kentleri yöneten anlayışın hakim olduğu zihniyet budur.
Halbuki Belediye başkanı ve meclis üyesi olacak kişiler bir süzgeçten geçirildikten sonra seçilme ortamı hazırlansa, belki bu tür insanlar kenti yönetmekten mahrum bırakılabilir.
Mesela kent nasıl olmalıdır, kent planlaması nedir, bir kentin nefes alması için neler gereklidir gibi bilgilere sahip olsalar, hatta bu bilgilere sahip olmaktan da öte, bu bilgileri benimsemiş olsalar kenti yönetenler, belki de bu kentler bu kadar yağmalanmayacak.
Esenyurt Belediyesi yeni bir kent yağmacılığına imza atıyor. Binlerce insan huzursuz olmuştur. Esenyurt ve Beylikdüzü’nden birçok insan sokaklara döküldü bu uygulamaya dur demeye çalışıyorlar.
E 5 üzerinde Bahaus’u, B.Çekmeceye doğru geçince, sağ taraftaki yeşil alan ve ileride, eski, araç muayene istasyonunun olduğu bölge komple, bağımsız parsel haline getirilmiş. Yaklaşık 28 dönümlük bir arsa üretilmiş ve dört parsel halinde imara açılmış. Halbuki Rötarı Derneği buradaki binayı sağlık merkezi haline getirmiş ve Kızılay’a devretmişti.
Yaklaşık üç ay önceydi. Gerçek radyonun canlı yayın konuğu olmuştu Esenyurt Belediye Başkanı Nemci Kadıoğlu. Bu programda Gerçek gazetesi köşe yazarları da Nemci Kadıoğlu’na sorular soruyordu. Kadıoğlu bu programda, Migros çarşısını gölgede bırakacak yeni bir ticaret merkezinin, E 5’in Esenyurt tarafına yapılacağını söylemişti.
Bu programdan sonra ben bu alanın imar durumunu talep ettim kendilerinden. Esenyurt Belediye Meclis üyesi Metin Karakoç’tan da yardım istedim, bu bilginin bana verilmesi için. Karakoç ilgili başkan yardımcısına söylediğini, bilginin yazılı olarak bana iletileceği sözünü verdi.
Aradan üç ayı aşkın bir zaman geçti. Ben bu arada birkaç kez daha aradım kendilerini. Ama bu bilgi bir türlü gelmedi.
Demek nedeni buymuş. Hiçbir bilgi gizli kalmıyor.
Şimdi imara açılan bu arsaların araksında yer alan ve bu arsaları kamuya terk eden Bey-Kop sakinleri bu uygulamayı protesto için yollara düştüler. Çünkü kendilerinin para vererek aldığı ve yeşil alan olsun diye kamuya terk ettikleri bu lan kendi binalarının önüne, yeşiline bir duvar gibi çekilecek, nefes bile alamayacaklar.
Bizler hepimiz Beylikdüzü sakiniyiz. Esenyurt Belediyesinin imara açmak istediği bu yerlerin, şehrimize getireceği olumsuzluk hepimizi yakından ilgilendiriyor. Ben insanım diyen, bu bölgede oturan, nefes alan, hatta yolu E -5’ten geçen herkes bu projeye karşı çıkmalıdır. Çünkü E -5 üzerinde böyle bir bina E -5’e duvar çekmek gibi bir durum oluşturacaktır.
Kenti yönetenler, insanlara nefes alacak alanlar bırakmalıdır. Her tarafa kocaman gökdelenler dikmek şehri güzelleştirmez. Gökdelen dikilecek alanlar geniş alanlar olmalıdır. Etrafında binlerce, on binlerce m2 yeşil, boş alanlar olmalıdır. Yoksa mevcut binalar ile uluslar arası yol arasına sıkıştırılmış binalar kente bir değer katmaz. Orada yaşayanlara, oradan geçenlere kenti dar eder.
İmar yasaları gereği, kamu terk alanları belediyelerin ukdesine bırakılmaktadır. Belediyeler bu alanları bina yapmak için kullanmamalıdır. Kentin bir kapalı spor alanına ihtiyacı varsa, bir kültür merkezine ihtiyacı varsa bu amaçla, bir iki katlı binalar olarak kullanmalı, yoksa kocaman parklar, gezi alanları yapmalıdırlar.
Ben kişilerin tapulu mülklerine bile rastgele imar izni verilmesinden yana değilim. Ama belediyenin buna gerekçesi hazır; ‘bu mülk sizin olsa, siz imar alamazsanız haksızlık olmaz mı’ oluyor.
İyi de siz kamu mülklerini zaten hemen birileri ile paylaşıyorsunuz!
Bu anlayış bütün belediyelere hakimdir.
Ben insanım diyen herkes, hangi partiden olursanız olun, lütfen bu anlayışa karşı çıkın. Belediyeler de lütfen bu kararlarını tekrar düşünsün ve düzeltsinler. Çünkü yapılan çirkinlikler baki kalıyor.
Yönettiğiniz kentlere güzel eserler kazandırın. Rant söylentili binalar ve uygulamalar değil.

KENTLERİ YAĞMAYANLAR VE BUNLARA SEYİRCİ KALANLAR SUÇLUDUR

Bu konu ile ilgili birkaç yazı yazdım. Kimseden çıt çıkmıyor. Sorumlular sessiz kalmayı tercih ediyor. Hüseyin Şengül’ün deyimiyle, ‘’bu kenti yönetenler üç maymunu oynuyorlar.
Beylikdüzü’nün ana girişi olan, Beylikdüzü köprüsünün hemen başı olan bu kavşakta her gün, yoğun bir şekilde trafik sorunu yaşanıyor. Özellikle sabah veakşamları trafik burada arap saçına dönüyor.
Şimdi bu yol bir de Gürpınar’a, Adnan kahveci mahallesine bağlandı. Yani bu yolun trafiği daha da artacak. Bu yol yarınlarda, buradaki trafiği hiç kaldırmayacak.
Peki ne yapılacak?
Bu yol genişletilecek.
İyi de genişletilecek olan yeşil bandı, yolun girişinde yapılan inşaat yemişti.
Bu yol nereye genişleyecek?
Bu gayri yasal durumu biz bütün yetkililerin yüzüne karşı söylememize rağmen kimse bir şey yapmadı.
Hani Beylikdüzü Emniyet Müdürlüğü’nün yaptığı huzur toplantısı vardı ya, işte o toplantıda, bu kentin en büyük mülki amiri olan Kaymakam vardı. Başsavcı vardı, Belediye Başkan vekili vardı.
Bunların yüzüne karşı söyledik buradaki hukuksuzluğu. Yapılan bir suçtur ve bütün yetkililer bu suça göz yumuyor.
Söylediklerimiz bir suç duyurusudur. Bu suç duyurusunun gereği yapılmalıdır.
Ama herkes sessiz kalıyor.
Kimse görevini yapmıyor.
Şimdi ne olacak?
Gün gelecek, buradaki trafik daha da yoğunlaşacak.
Çözümsüzlük çözüm olacak.
Trafik ceza üstüne ceza yazacak, insanlar sinir küpü olacak.
İyi de bunun sorumlusu kim?
Kenti bugün yönetenler.
Protokollerde boy gösterenler. Tek tek kişilerin işlerini yapan ama toplumun isteklerine aldırmayanlar.
Beylikdüzü Emniyeti, trafik müdürlüğü şimdi bol bol araç çekiyor.
Neden çekiyor?
Yanlış parktan.
İyi de, vatandaşın otoparkı var da, buna rağmen aracını yol üstüne mi park ediyor?
Belediyeler imar verirken bina yapılsın diye. Neden yeterince otopark bıraktırmıyorlar?
Otopark paraalrını alıp kasarlına atıyor, gerisine karışmıyorlar.
Şimdi trafik otoparkı olmayan insanların araçlarını çekiyor, hatta bazen zabıta bile.
Yazıktır bu halkla oynamayın.
Kenti yönetenlerin kentten haberi mi yok, yoksa böyle davranmak daha mı kolay oluyor?
Hukuka uymak, hukuku uygulamak kenti yönetenlerin sorumluluğudur.
Sorumluluktan kaçmak suçtur.
İktidarların dümen suyundan gitmek değildir kenti yönetmek.
İnsanlara, topluma karşı görevleriniz vardır.
Toplumu, hesap vereceğiniz en büyük makam olarak görün lütfen.
Üstelik yarın görevleriniz bittiğinde siz de bu toplumun sade bir ferdi olarak kalacaksınız.
O gün şikayet etmemek ve kimsenin ahını almamak için, kamu adına görevlerinizi iyi yapın.
İyi yapın da bizler ve yarın sizler rahat nefes alabilelim.

BEYLİKDÜZÜ BELEDİYESİ’NİN BİR YILLIK FAALİYETLERİ


Başkan Yusuf Uzun’un meclise gelmesinden midir, yoksa belediyenin faaliyet raporunun görüşülmesinden midir bilmiyorum; bu kez meclise girişte oldukça sıkıyönetim tedbirleri alınmıştı. Meclis üyeleri salona girmeden vatandaş meclis salonuna alınmadı. Belediye en cüsseli zabıtasını meclis salonunun kapısına dikmiş, alimallah kimse içeri giremiyordu. Yer yer vatandaşlarla zabıta tartışıyor, bu “sıkıyönetimin” sebebi merak ediliyordu.
Alışık olunmayan bir kontrol vardı. İçeri girdikten sonra, özellikle masalı koltuklara vatandaşların oturmaması için çok çaba sarf edildi. Hatta, ben CHP sıralarının arkasındaki boş masaya otururken bile aynı zabıta tarafından, oturmamam için ikaz edildim.
Ancak CHP grubu meclise girdikten sonra halk da salona alındı. Birim müdürleri ve belediye personeli salonun masalı koltuklarına oturdular.
Hemen bütün toplantıları 40 – 60 dakika geç başlayan meclise, bu kez CHP’li üyeler zamanında geldiler. Ancak MHP ve AKP meclis üyeleri yine aynı gecikmeyi yaptılar. Bu mecliste komisyon üyeleri ve encümen seçimi yapılacağından, “iki parti, encümen ve komisyon üyeliklerini henüz paylaşamadı” fısıltısının dolaşmasına neden oldu.
Başkan Yusuf Uzun alkışlar arasında meclise girdi.
Her ayki toplantılarda birçok yazılı ve sözlü önerge verilmesine alışık olduğumuz Beylikdüzü Meclisi’nde bu kez tek bir önerge vardı. O da CHP’nin Büyükşehir Mahallesinde, belediyenin yaptığı kaldırımların parasını vatandaştan talep edilmesi ile ilgili görüşme önergesiydi ve oy birliği ile gündeme alındı.
Encümen üyesi seçimlerine geçilince iki AKP ve bir MHP’li üyenin adaylığını içeren liste ile CHP’den üç kişilik bir liste yarıştı. AKP ve MHP listesi encümene seçildi.
Diğer komisyonlara ise üç parti anlaşarak ortak liste oluşturdular.
Bu aşamaya kadar meclisi yöneten Yusuf Uzun, yerini Başkanvekili Zeki Sadunoğlu’na bıraktı. Ve sonra da bir yıllık faaliyet raporunu okumak üzere kürsüye çıktı.
Başkan Uzun’un özetlediği faaliyet raporunda, bir nevi itiraf sayılan şu bilgiler vardı.
“Bugün Beylikdüzü’nün nüfusu 200 bin ama beklenen nüfus 500 bindir. Beylikdüzü’nün yollarının %55’ine henüz kazma vurulmamıştır. Beylikdüzü’nün üç deresinin atık suyu denize akmaktadır. Bir nikah salonu bile yoktur. Haala okul ihtiyacı olan bir ilçedir. Şu anda halen, eski rakamla 60 trilyon borç var. Sokaklardaki köpeklerden şikayet devam ediyor. 2009 yılında çok fazla bir performans gösteremedik. Sağlık ocaklarına ve devlet hastanesine ihtiyacımız var. Kültür Merkezi binamız dışarıdan bitmiş gibi duruyor ama çatıdan su alıyor, tabandan su alıyor. Onun için açamıyoruz.”
Bu bir yıllık dönemdeki uygulamaları ile ilgili olarak da şunları söyledi:
“Biz insan kıyımı yapmadık. Kimseyi işinden etmedik. Kent gönüllülerinden oluşan danışma kurulları oluşturduk. Önümüzdeki dönemde bunlar kent gönüllüsü olarak kurum içinde yerini alacaktır. Kent gönüllülerinden oluşan Kent Konseyi de Mayıs ayı içinde toplanacaktır. Borçlar için 1 m2 yer satmadık. Her ay asker ailelerine 50.000TL yardım ediyoruz. Kent Bilgi sistemini kurduk. Metrobüs projesi bitmiştir, kazma vurulduğunda 4 – 5 ayda biter. Kaynak problemi olduğundan başlanamıyor. “Yeşil Vadi” projesinden vazgeçmedik, proje üzerinde çalışıyoruz. Vakti gelince yapacağız. Araç trafiğine kapatılacak olan Cumhuriyet Caddesi, Beylikdüzü’nün yeni çekim merkezi olacak. Kültür merkezi karşısına 15.500m2, kapalı spor merkezi yapacağız.Beylikdüzü’nün yeni logosunu birlikte oluşturacağız.”
Yusuf Uzun bir konunun altını çizdi; “biz muhalefetten eleştiri bekliyoruz. Eleştiriden rahatsızlık duymuyoruz. Yeter ki eleştiri nezaket içinde yapılsın.”
BEYLİKDÜZÜ RUHSUZ BİR KENTTİR
Başkan’ın konuşmasının ardından grup başkanları bir yıllık faaliyet hakkında görüşlerini belirttiler.
AKP’den grup adına İsmail yalçın konuştu. Yalçın aslında uzun konuştu ama Yusuf Uzun’un söyledikleri dışında söylenenler; “belediyenin birçok alacaklısı olduğunu, alacaklılarla görüşmeler yaparak uzlaştıklarını ve belediye mülklerine haciz getirmediklerini” söyledi. “Belediyenin 400 personeli ile iyi hizmet verdiklerini, personel eğitimlerini önemsediklerini, ilçenin envanterini çıkardıklarını ve Beylikdüzü’nün akıllı haritasını çıkardıklarını” söyleyen yalçın, “haritada sağlık ocakların tıklarsanız nerede sağlık ocağı olduğunu bulunabileceği, benzer her türlü bilginin de bu haritada yer aldığını” söyledi.
Başkan Uzun gibi, yardımcısı Yalçın da bir itirafta ve tespitte bulundu. “Beylikdüzü meydanı olmayan, gezilecek caddesi olmayan, sanat ve sanat ve kültürden yoksun, ruhsuz bir kenttir” dedi.

YUSUF UZUN İKMALE KALDI
MHP adına konuşan Veli Özdemir faaliyet raporunu değerlendirirken; “Belediye hazırladığı bu süslü kitapta, yaptığı rutin işleri süslü yazılarla yazarak, sanki çok iş yaptığını anlatmaya çalışmış. Biz bu yazdığınız işleri görmedik. AKP artık borç edebiyatı yapmasın. Hükümet sizde, biz de bu bir yıllık süreçte size destek verdik. Kar çok yağdı yollar bozuldu diyorsunuz. 161 trilyon gibi çok yüksek bir bütçe hazırladınız. Gerçekten harcanan bunun ancak %38’idir. Bütçe ve faaliyet raporları belediye başkanlarının karnesidir. Biz size geçer not vermeyeceğiz. Faaliyet raporuna evet diyeceğiz ama bence siz ikmale kaldınız” dedi.

CHP GRUBUNDA ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİK
Faaliyet raporu üzerine CHP grubunun görüşlerini açıklamak için Kader Göllü mikrofonu aldı. “Bu faaliyet raporunda, beş sayfayı bulan yol çalışması var. Biz bunları görmedik. Faaliyet raporunun plan ve bütçe komisyonuna havale edilmesini istiyoruz” dedi.
Oturumu yöneten başkan Sadunoğlu; “bu talebinizin kanunda yeri yok. Böyle bir şeyi oylayamayız” dedi.
Faaliyet raporu oylandı ve oy çokluğu ile kabul edildi.
Beylikdüzü Belediye Meclisine girdiğimizde oturacak yer sorunu yaşandığından bu kez CHP grubunun arkasındaki boş koltuklara oturduk. Altı senedir CHP sıralarında, en ön sırada oturmasına ve CHP adına konuşmasına alıştığımız Halil Akpınar en arka sıraya, Halim Saral’ın yanına oturmuştu. Halim Saral bir yıldır hep aynı yere oturduğundan onda sorun yoktu. Ama Akpınar ile Taşkın Ofluoğlu’nu en arka sırada görünce şaşırdık. Ne olduğunu sorduk.
Dün akşam parti içinde yapılan bir toplantıda partinin grup sözcüleri değişmişti.
Kader Göllü grup sözcüsü seçilmiş.
Baktım komisyonlara verilen isimler arasında Halil Akpınar ve Taşkın Ofluoğlu isimleri hiç yer almadı.
Halbuki bu isimler teknik insandır. Belli komisyonlarda bazı meslek erbabı ve işi bilen kişilerin olması oldukça faydalıdır.
Halil Akpınar’ın 6 yıllık meclis üyelik tecrübesi vardı. Bilgi ve birikimi oldukça iyidir. Ne oldu da grup sözcülüğünde böyle bir değişime gidildi henüz bilmiyoruz.
Elbette bunu da sorup öğreneceğiz. Bundan böyle Beylikdüzü Meclisi’nde iki Halil’in tartışmaları olmayacak demektir. Ve bu ilk mecliste görüldüğü üzere artık meclisi izleyen vatandaşlar CHP’nin önergeleri ile bilgi sahibi olamayacaklar. Çünkü Akpınar’ın grup sözcüsü olmadığı mecliste CHP sadece bir önerge vermişti.