Her yıl bu resmi bayram kutlamalarında benim pek benimsemediğim ve her defasında eleştirdiğim bir organizasyon yaşanırdı. Resmi çelenkler anıta, belli bir saygı gösterisi kapsamında konulurken, sivil toplum örgütlerinin çelenkleri ‘’ve diğer çelenkler’’ denilerek bir sürü psikolojisi kapsamında, çelenkler neredeyse üst üste atılıyordu. Bunu da hem kutlanan güne, hem de sivil toplum örgütlerine büyük saygısızlık diye düşünüyordum.
Ben de her törenden sonra bu yapılanın ne kadar yanlış olduğunu Beylikdüzü Kaymakamı Sayın Yusuf Odabaş’a anlatmaya çalışıyordum.
Odabaş da; ‘’gelen çelenklerin basitliğini ve birçok kurumun sırf reklam amaçlı çelenk koyma isteminden bahsederek, çok basit ve çirkin çelenkler yapılıyordu.Bunun önüne geçmek için ve çok da zaman kaybetmemek için böyle bir uygulama yaptıklarını’’ anlatıyordu.
23 Nisan kutlamasında bu kez bir farklılık yaşandı. Kaymakamlık bu kez, kutlama ile ilgili bir kitapçık hazırlamıştı. Bu kitapçıktaki bilgiler doğrultusunda, önce törene katılacağını yazılı olarak kaymakamlığa bildiren, tüm resmi ve sivil kurumlar, dernekler protokol uygulamasıyla ve aynı saygınlık ölçüsünde Atatürk Anıtı’na çelenklerini koydular.
Ben saydım 19 adet çelenk vardı Atatürk anıtında. Çok fazla da bir zaman alamdı zaten bu çelenklerin anıta konulması. Çelengi koyacak dernek veya sivil toplum kurumunun adının okunması kimseye bir şey kaybettirmedi. Belki sivil toplum örgütü veya derneklere de bir şey kazandırmadı. Ama bütün sivil toplumun, aynı saygınlıkta çelenk koyma hakkı tanınması, hem bayrama, kutlamaya, hem de insanlara verilen değerin resmi kurumlarla eşit olduğunu gösterdi. Bayram resmi olduğu kadar halkın da oldu.
Ben de bu uygulamayı başlattığından dolayı Sayın Odabaş’ı kutladım. Törene katılan tüm sivil kurumların yöneticilerinin ne kadar memnun kaldıklarını aktardım. Odabaş da, ‘gönüllerinin çok geniş ama yerlerinin dar olmasından bahsederek tören alanının darlığını işaret etti.
BU MEYDAN BİR AN ÖNCE YAPILMALI
Beylikdüzü’nde resmi bayramlarda çelenk koyma töreni; belediyenin önündeki Atatürk Anıtı’na çelenk koyma ile başlıyor. Burada saygı duruşunda bulunulduktan sonra Atatürk Bulvarı, Fatih Sultan Mehmet Camii önündeki tören alanında da halk kutlamaları yapılıyor.
Ben birçok kez hem Kaymakam Odabaş, hem de Belediye Başkanı Yusuf uzun ile bu konuyu görüştüm.
Madem Belediyenin önündeki alan küçük geliyor ki gerçekten de küçük. O zaman Atatürk Bulvarındaki bu tören alanı düzenlensin. Buraya bir Atatürk büstü konulsun. Törenlerde saygı duruşu da burada halkla birlikte yapılabilsin. Ve sonrasında da kutlamalar buradan devam etsin.
Beylikdüzü’nün böyle bir tören alanına şiddetle ihtiyacı var. Bunu Belediye başkanı dahil herkes kabul ediyor. Kentin merkezinde de böyle bir alan var. Zaten şu anda da halkın katıldığı tüm törenler burada yapılıyor. O halde bu alan güzel ve işlevsel olarak bu amaç için hazırlanmalıdır.
Bunun için beklenen nedir doğrusu anlamakta zorluk çekiyorum.
Geçenlerde Sayın Uzun ile yine bu konuyu koşuyorduk kendisine sordum; ‘’Sayın başkan bu alanı yeniden düzenleseniz, altına birkaç katlı otopark yapsanız, kentin bu bölgede böyle bir yer altı otoparkına da ihtiyacı var zaten. Hem de yanında cemaati oldukça fazla olan büyük bir camimiz var. Bu alan güzel ve estetik olarak düzenlense, camiden çıkan insanlar bu alanda dinlenir, oturur. Hem de resmi törenler de bu alanda kutlanır.’’
Bir taşla kaç kuş vurulmuş olur?
Bizim derdimiz kuş vurmak değil elbet, kuşlarla birlikte insanları mutlu yaşatmak.
‘’Ne dersiniz sayın başkan’’?
Yusuf Uzun; ‘’Elbette çok güzel olur. Biz de bu amaçla şimdilik geçici olarak bu meydanı tören alanı yaptık. Ama bakın belediyenin de 60 trilyon borcu var. Ben bu alanı satsam 30 trilyon eder. Yani borcumun yarısını öderim.’’
Törenler şimdilik bu meydanda yapılıyor ama bu meydanda bir Atatürk anıtı bile yok. Bu meydan bu tür törenlerden çok Ramazan etkinlikleri için düşünülüyor. Gerekli düzenlemeler yapılırsa hem Ramazan etkinlikleri, hem de bu resmi törenler bu alanda yapılabilir.
Beylikdüzü Belediyesi’nin borcu olduğu bir gerçek. Ama kentinin meydan olacak alanlarını satarak bu borç ödenme yoluna gidilmemeli. Bu kente çok yazık olur.
Bir an önce bu alana bir meydan düzenlemesi yapılsa, hatta bunun için proje yarışması düzenlense ve modern kente yakışır bir tören alanı, meydanı yapılsa işte budur geleceğe bırakılacak güzel miras.
Yoksa bu borçlar nasılsa ödenir. Borç bırakan başkanlar bu kentte halen rahatça geziyor. Ama saygıyla anılacak başkanlar kente kalıcı eserler bırakanlar olacaktır.
Siz saygıyla anılacak, kalıcı eser bırakanlardan olun.
Nusret Yılmazer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder