13 Ekim 2010 Çarşamba

BİR GÜN SES ÇIKARACAK KİMSE KALMAYACAK

Bir takım yazar ve çizerin, gazetecinin tutuklanmasına artık Cumhurbaşkanı Gül ve Bülent Arınç bile itiraz eder oldular. Özel yetkili mahkemelerin DGM’ler gibi çalıştığını söyleyen bir Cumhurbaşkanı var. Gazeteci ve yazarların hiçbir koşulda tutuklanmaması, çok gerekliyse para cezası verilmesi gerektiğini söyleyen bir Başbakan Yardımcısı, Bülent Arınç var.
Ama birtakım eski solcu yazarlar halen bunları söyleyemiyor. Takılmışlar Ergenekon kervanına, bu toz dumandan hiçbir şey görmüyorlar. Kurunun yanında yanan yaşları bir türlü görmek istemiyorlar. Nedendir bu inat bilemiyorum.
Bu kadar uzun soruşturmadan, özellikle gazeteciler hakkında halen net, tek bir şey çıkmadı.
Elbette geçmişteki derin devlet uygulamalrını, Ergenekon’un bütün sanıklarını aklamak gibi bir amacım yok. Mutlaka faili meçhullerin, bombalamaların, darbelerin ve bilumum eşkıyalıkların hesabı sorulmalıdır. Ama bu hesaplar sorulurken başka eşkıyalıkların, hatta yeni karanlık güçlerin derin uygulamalarına da göz yumulmamalıdır.
AKP iktidarı önemli bir süre devlete tam olarak hakim olamadı. Bunu anladık. Devlet 8 yıldır bu iktidarın elinde. Ve şu anda devlete tam olarak hakimler. Eğer amaç demokrasiyi tam olarak oturtmak ise bu kadar hukuksuzluk niye?
Şimdi bu hukuksuzluğa bir de Hanefi Avcı eklendi. Hanefi Avcı olayında özellikle birçok eski solcu yazar Avcı’nın kitabındaki kanunsuz dinlemelere, emniyet içindeki gizli örgütlenmelerle ilgilenmiyorlar. Kitabın yayınlama tarihine dikkat çekiyorlar. Buradan yola çıkarak Avcı’nın Ergenekoncu olduğuna, onlara hizmet ettiğini söylüyorlar.
İyi de Avcı’nın bugünkü iktidarı suçlayan birtakım iddiaları var. Neden kimse bu derin devlet, Ergenekon benzeri uygulamalar olan dinlemelere ve bu dinlemelerin gayri yasal olmasına bakmadan yapılan tutuklamaları sorgulamıyor?
Bu gayri yasal telefon dinlemelerde elde edilen bilgiler, nasıl oluyor da hükümete yakın basın yayın organalrında hemen yer alabiliyor. Bu, bir değil, iki değil. Sistemli bir uygulama algısı yaratmıyor mu?
Eğer geçmiş sorgulanacaksa demokrasi içinde sorgulanmalı. Karanlık dönem sorgulanırken, yeni karanlık odaklar hüküm sürüyor ve karanlık uygulamalar yapılıyorsa bu toplumda güven oluşmaz.
Hele adaletin buna çok dikkat etmesi gerekmez mi? Siyasi iktidar bu yapılanların seyircisi olmalı mı?
Aksi takdirde şu ünlü sözü hatırlatanların sayısı her gün artacaktır.
İktidarı eleştiren, yanlışlarını, maksatlı uygulamalarını dile getiren, bu doğrultuda ses çıkaran herkesin boynuna bir yafta takılıp içeri atılıyor. Toplum bu yapılanların yanlışlığını söyleyemeyecek duruma gelecek.
Ve bir gün bu iktidarın her yaptığını alkışlayan eski solculara da sıra gelecek.
İşte o zaman ses çıkaracak kimse kalmayacak.
Ben kimseyi şeriat tehlikesiyle korkutmak istemiyorum. Asla böyle bir amacım yoktur. Sadece yapılanların da sorgulanması gerektiğini vurgulamak istiyorum.
Kimsenin yüreği bu kadar, tek taraflı sağır olmamalıdır.
Referandum süreci artık bitmiştir. Referandum sürecini etkilemek için çıktıysa Avcı’nın kitabı, amacına ulaşamadı. O halde neden ilgisiz bir suçtan, hatta deli saçması bir suç gerekçe gösterilerek şimdi tutuklandı? Avcı’nın Devrimci Karargah örgütü ile ilişkisi olacağına inanan bir tek kişi var mıdır acaba?
Referandumda evet diyen benim gibi birçok kişi buna kayıtsız kalamıyor. Vicdanları rahatsız ediyor.
Hanefi Avcının kitabında ortaya attığı iddiaları cevaplayamayanlar Avcı’yı tutukladılar. Nasıl olsa susturmayı başardık diye sevindiler. Ama bu tutuklama ile Hanefi Avcı’nın iddiaları doğrulanmış olmuyor mu?
Bir dönem MİT ve silahı kuvvetleri karşısına alabilen bu istihbaratçı emniyet müdürü Ergenekoncu olabilir mi?
Ve bugün bu adamı kim susturuyor?
Bu önemli değil mi?
Diyelim ki Ergenekoncuların elinde Avcı’nın herhangi bir açığı ile ilgili bir belge vb. bir şey vardı. Bundan dolayı da Avcı bunlara destek olmak zorundaydı. Avcı siyasi iktidarın bu güçlü zamanında buna pabuç bırakırımıydı? Bir zamanlar içinde bulunduğu veya sempati duyduğu cemaat bu kadar güçlü iken ve iktidar üzerinde bu kadar etkili iken!
Bir zamanlar mücadele ettiği Ergenekonculara son darbeyi vurmaz mıydı?
Bu ortamda Ergenekoncuların borusu ötmüyor. Hepsinin üzerine heyelan düştü.
Her türlü hukuksuzluğu dile getirene Ergenekon yaftası vurmak moda oldu.
AKP içinden çıkmış bir Cumhurbaşkanı bile, ‘’En sert tartışmaların yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı etrafında sürdürüldüğünü, bu konuda bir saflaşma olduğunu görüyoruz. Yargılama sürecindeki gecikmenin sebebi ne olursa olsun tutukluğu fiili bir mahkûmiyet durumuna dönüştürülmemesi gerekir’’ diyorsa basın, sorgusuz sualsiz tutuklamaları bu kadar rahat savunmamalıdır.
Nusret Yılmazer
Yilmazernusret@hotmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder