Beylikdüzü Belediye Meclisinin 08-04-2011 tarihli oturumunda belediyenin 2010 yılı faaliyet raporu görüşüldü. Faaliyet raporunu Başkan Uzun sundu. Muhalefet eleştiriler getirdi. Yusuf uzun hem muhalefete cevap verdi hem de eleştiriler üzerine ek bilgiler verdi.
‘’Belediyede toplam 305 personel çalışıyor. 5 başkan yardımcısı, 19 müdürlük var. Üç belde belediyesinin birleşmesinden sonra 110 işçi Tarım bakanlığına gönderildi. Kimse işinden edilmedi, mümkünse, bölgede iş ayarlandı. Gürpınar planları Beylikdüzü Meclisi’nden geçti. Bir hafta içinde B.Şehir Belediye Meclisinden de geçecek. Üç belde birleşti ama yolları birleşmemişti. Bu yollar birleştiriliyor. Bu çalışma ile 250 bin ton alt temel malzemesi kullanılarak yol yapıldı. 60 bin ton asfalt kullanıldı.
Bütçenin gerçekleşme oranı %55 ama bu bütçenin %40’ı yatırıma harcanmıştır. Geçen iki yılımızı çok iyi olarak değerlendirmiyoruz.
Öğretmen evi Eylül de açılıyor.
Bütün okullara birer personel verilerek katkı sağlandı, bazı okullara ek derslikler yapıldı. 5 bağışçı ile anlaşıldı, yeni okullar yapılacak. Öğretmen evi Eylül ayında bitirilecek.
18. madde uygulaması ile ilgili iptalleri dikkate alarak yeni uygulamalar yapıldı. Megakent’e tapu verildi.
Ambarlı arıtma tesisi bu yıl bitecek, derlerin ıslahı tamamlanıyor. Beylikdüzü sahiline artık pis su akmayacak.
Araştırma Hastanesi projesi tamamlanıyor.
Halen bir devlet hastanesinin olmamasının sıkıntısı çekiliyor. Ancak şu anda Büyükçekmece’nin mahallesi olan, ancak seçimlerden sonra buranın Beylikdüzü’ne kazandırılması için gerekli adımları atacağımız Beykent’te, 39 dönümlük bir arsa üzerine araştırma hastanesi yapma projesi tamamlanmak üzeredir.
Toplulaştırma alanında 33 dönümlük bir arsayı Beylikdüzü’ne kazandırdık. İnşallah ikinci bir hastaneyi de Beylikdüzü’ne yapacağız.
Çok konuşuyorsunuz, ortada bir şey yok diyorsunuz. Ama bu işler böyledir. Konuşacaksın, konuşacaksın, bir gün de gelecek temelini atacaksın. Yapacağımızı söylediğimiz hiçbir projeyi havada bırakmayacağız.
Hayvan barınağında 750 civarında hayvan var. Hayvanlar barınakta aşılanıp, kısırlaştırılıyor. Bazılar sahaya salınıyor. Bazılarını insanlar sahipleniyor.
Metro geliyor.
Metrobüsten sonra, bir yıllık süreçte metroya başlanacaktır. Metroyu Ulaştırma Bakanlığı yapacaktır.
Otopark sorunu bazı mahallerde çok önem arz etmektedir. Üzerinde çalışıyoruz. Ama otopark kültürü de yok. Yer altı otoparkı olan yerlerde bile insanlar araçlarını otopark yerine sokağa park ediyor.
Geri dönüşüm projemiz başarılı
32 adet, yaklaşık 100 bin m2 yeni park yaptık. Eski parklarda revizyon yaptık.
Geri dönüşüm projesi kapsamında kağıt, plastik, pil, atık yağ topluyoruz. Burada epeyce bir başarı sağladık.
18 Mayıs saat 11’de spor kompleksinin ihalesi yapılıyor.2500 kişilik kapalı salonu, olimpik yüzme havuzu var. Beylikdüzü’ne 70 oyun grubu, 25 fitnıs aleti yerleştirdik.
Eleştirilere de cevap veren Başkan Uzun; ‘’Bazı hizmetler başka kurumlar tarafından yapılıyor ama biz takip etmezsek yapılmaz.
Burası Beylikdüzü Belediyesi’dir. Herkes bizim başımızın tacıdır. Web sitemize girin, hangi sokağa ne yapıldı görün. Halkın memnun olanı da, olmayanı da vardır. Atatürk hepimizin Atatürk’üdür. Milli Bayramları Kaymakamlık yapar, biz yardımcı oluruz.
Beyaşla ilgili sıkıntı yaşandı.
Beyaş’la ilgili çok sıkıntı yaşadık. Daha önce planlara aykırı işler yapılmıştı, kaçak durumdaydı. Eski müteahhit işi götüremiyor. Yakında yeni bir müteahhitle el sıkılacak. Çıkan üyelere ödeme yapılacak, yeni üyeler alınacak. Çözüme doğru gidiliyor.
Biz bugüne kadar Beyaş’a kaynak aktarmadık, aktarmayacağız. Beyaş kendi imkanları ile ayağa kalkacaktır.
Huzurevi’ni özel idare yapacak, yapsın. Birçok hizmeti başka kurumlara yaptırmak da iyidir.
Emlak Vergisi ödemeyen vatandaş fazla
Vatandaş 120 TL emlak vergisi veriyor. İstiyor ki sitenin bahçesini de belediye yapsın. Başakşehir Belediyesi’nin 2010 yılı Emlak Vergisi tahakkuku 80 milyon, Beylikdüzü Belediyesinin 27 milyondur. Bizde çok fazla emekli vatandaş oturduğundan emlak vergisi ödemiyor.
Kültür Merkezi Ağustos’ta açılacak
Kültür Merkezi konusunda haklısınız. Eksikler tamamlanıyor. Bir firma bağış olarak yapacak. Ağustos ayında hizmete açılacak.
Yeşil Vadi yok, şehir parkı var
Artık yeşil Vadi diye bir şey yok. Zaten kendisi yoktu, adı vardı. Olmayacak bir projeydi. Birkaç aydır üzerinde çalışıyoruz. 2011 yılı sonundan itibaren etap, etap bitirilecek.
Cumhuriyet caddesi Projesi
Meydan yok diyorsunuz. Cumhuriyet Caddesinin başından, Medicana Hastanesi önünden başlayıp, Kültür Merkezine kadar olan bölgeyi kapsayan, Cumhuriyet Caddesi’nin sağı solu, yaklaşık elli dönümlük bir alan, hatta kapalı Pazar alanını da içine alan bir proje çalışmamız devam ediyor. Burada toplamda 250 dönümlük bir alanı içine alan bir proje yapıyoruz. Proje ihalesi yapıldı. Bizim arkadaşlarımızla birlikte çalışma devam ediyor. Bu alandaki çalışmalarımız yılsonundan başlayarak etap, etap başlayacaktır.
Kapalı Pazar
Kapalı Pazar yeri ile ilgili sorunlar devam ediyor. 15 milyon ödenmiş ve 6 – 7 milyon daha talep ediliyor. Bu çok fazladır diyoruz. Belediye yapması gereken ödemeleri yapmıştır. Talep edilen rakam haksızdır. Hukuki sorun devam ediyor. Biz tek taraflı sözleşmeyi fesih ettik. En yakın zamanda bu projeyi tamamlayacağız. Pazar pazarını oraya alacağız.
FAALİYET RAPORUNA MUHALEFETİN ELEŞTİRİLERİ
Faaliyet raporunun değerlendirilmesi konusundaki ilk sözü CHP grubu adına, grup sözcüsü kader Göllü aldı.
‘’Bugün bu belediyenin AKP belediyesi olmadığını gösterdiniz, teşekkür ederiz.
Metrobüs temel atma töreninde AKP ilçe başkanı niçin konuştu? Bu bir resmi törendir, ilçe başkanı konuşmamalıydı. Çalışma yapılan mahalle ve sokaklar seçilmiş. Sokaktaki insanlar çalışmadan memnun değil.
Başkana dilekçe verdik, ağaçlandırma yapacağız diye yer gösterilmedi.
Şu kadar park yaptık, ağaç diktik diyorsunuz. Ama çevreye çok da duyarlı değilsiniz. CHP olarak başkanlığınıza dilekçe verdik. Ağaçlandırmasını biz yapacağız, yer gösterin dedik. 1.5 aydır cevap alamadık.
Faaliyet Raporu kitabınızda; Belirli günler faaliyetlerinde Cumhuriyet Bayramı yok, 10 Kasım yok. Milli bayramlarla ilgili bir şey yapılmadığını görüyoruz. Geçen yıl, belediyenin bastırdı takvimde de 10 Kasım’ın anılmasına yer verilmemişti. Biz bu mecliste sorduğumuzda ‘baskı hatası oldu’ demiştiniz. Bu yıl da ‘metrobüsü 29 Ekim’de açacağız’ diyorsunuz. Umarız o gün Cumhuriyet bayramını kutlamasını metrobüsün açılışında boğmaz, Cumhuriyet Bayramını unutmazsınız.
Beyaş’la ilgili bilgi yok.
Faaliyet raporunuzda Beyaş’la ilgili bilgi yok. Beyaş (Belediye şirketi) incelemede, faaliyeti yok diyorsunuz, ama Beyaş yeni sosyal tesisler açıyor, hizmetler veriyor. Halbuki Beyaş’ın çok borcu vardı. Bu nasıl iştir.
Siz bütçeyi 145 milyon önerdiniz, biz 105 milyon olmasını istedik, kabul etmediniz. 137 milyon tuttunuz. Sizin bütçenizin gerçekleşme oranı %55 oldu. Yani gelir bütçesi 77 milyon olarak gerçekleşmiş. Gider bütçeniz yaklaşık 87 milyon. Tahmini açığınız 10 milyon civarındadır. Bütçenin gerçekleşme oranı %55 oldu. Halbuki bizim önerimiz kabul edilseydi, bütçenin gerçekleşme oranı %80’in üzerine çıkmış olacaktı.’’
MHP, Halit Tuna
Faaliyet raporu üzerine MHP grubu adına, grup sözcüsü Halit Tuna konuştu.
‘’Belediyenin görevi sadece park bahçe yapmak değildir. Plan, proje vs de yapmalıdır.
Kültür merkezi yılan hikayesine döndü.
Bir kültür merkezi sorunu var ki yılan hikayesine döndü. Geçen dönemdeki AKP’li belediye başkanı 2009 yılının başlarında açılışını yaptı. Aradan iki yılı aşkın bir süre geçti. Siz halen Kültür merkezini açamadınız. Olduğu gibi duruyor.
Biz parti olarak iki yıllık süreçte, hiç engelleyici olmadık, hep size destek olduk. Ama faaliyet raporunuzda bir tane kalıcı hizmet görmedik.
Bütçenin gerçekleşme oranı çok düşük. Gerçekleştireceğiniz bütçeler yapın.
110 işçi çıkardınız ama işçi giderleri arttı.
İnsan kaynakları kaleminde önemli değişiklikler var. Belediyeden 110 işçi gönderilmiş(işten çıkarılmış) ama işçi ücretleri kalemi artmış. Bu nasıl iştir?
Beylikdüzü’nün halen bir tane şehir meydanı yok. Aslında Beylikdüzü’nde çok büyük beklentiler de yok. Ama siz bu kadarını bile yapamadınız.
Saydığınız birçok hizmeti siz değil başka kurumlar yapıyor. Dere ıslahını İSKİ; Spor kompleksini Özel İdare, metrobüsü B.Şehir belediyesi, Kültür merkezine siz tek kuruş harcamadınız. Hastane diyorsunuz, siz yapmayacaksınız. Siz arsa ayarlayacaksınız, Sağlık Bakanlığı yapacak. İki yıldır araştırma hastanesi bekliyoruz. Hastanenin nereye yapılacağı halen belli değil. Biz araştırma hastanesi beklerken, devlet hastanesinden de olacağız.
Pazar yeri halen sorun olmaya devam ediyor.
Bir pazar yeri sorununu çözemediniz. Mahkeme devam ediyor diyorsunuz. Belediye burada müteahhitle uzlaşabilirdi. İllaki mahkemenin çözmesi beklenmemeli.
Siz psikolojiyi yönetiyorsunuz. Belediyeyi yönetmiyorsunuz. Belediyeyi yönetmek başka bir şeydir.
Dün burada yaşananlar çok üzücüydü. Keşke hiç yaşanmasaydı. Grup olarak üzüntülerimizi belirtiyorum.’’
Mülayim Demirtaş,
Gruplar adına eleştiri yapılmasından sonra şahıslar adına eleştiriler için Mülayim Demirtaş söz aldı. ‘’ devlet hastanesi Yakuplu – kavaklı arasına yapılacakmış. Burada 18 uygulaması yapıldı. Bazı arsalardan %40 kesildi, bazılarından %20. Vatandaş mahkemeye gitti ve kazandı. Vatandaştan kesilen paylar buhar oldu. 18 uygulaması iptal oldu.
Okullara yardım ediyoruz diyorsunuz. Bölgemizde bazı okullarda sınıf mevcudu halen 70 kişidir.
Sosyal tesisler AKP’nin sosyal tesisi gibi kullanılıyor.
Zabıta elbisesi giymiş, zabıta olmayan personel var. Çöp dönüşümü ile ilgili proje çok iyi. Bazı sorunlar vardı, görüştük, çözdük.’’
Veli Özdemir,
Şahıslar adına ikinci sözü Veli Özdemir aldı. ‘’İki yıldır, belediyelerin birleşmesinden dolayı çok borç devir aldık deyip durdunuz. Ama giderler kaleminde ne kadar borç ödediğinize dair bir rakam bulamadık. Ne kadar borcumuzun kaldığını göremiyoruz. Belediyenin ne kadar borcu olduğunu öğrenmek istiyorum.
Mahalle toplantılarında bizim faaliyetlerinizi engellediğimizi söylüyormuşsunuz. Biz nasıl engelledik, hangi yatırımları engelledik bilmek istiyoruz.’’
Nusret Yılmazer
11 Nisan 2011 Pazartesi
10 Nisan 2011 Pazar
DEPREM DURDU, HAYAT ŞİMDİLİK NORMALE DÖNDÜ
Beylikdüzü Belediye Meclisi’nin Nisan ayı toplantıları nihayet bitti. İlk toplantısını, 04-04-2011 günü, Başkan Yusuf Uzun’un Başkanlığında yaptı ve Başkan 1. ve 2. Vekilliği ile divan katip üyeliklerini CHP ve MHP’ye kaptırmıştı. İkinci toplantı 07-04-2011’de yapılmaya çalışıldı. O gün de büyük sarsıntılar oldu, kıyamet koptu. Meclis, 3 saatlik kavga ve kargaşadan sonra toplantı yapılmadan dağılmıştı. Benim konuyla ilgili yazdığım ve bir gün gecikmeli yayınlanan yazımda* belirttiğim gibi, tek çözüm ‘Yusuf Uzun’un gelip meclisi yönetmesi’ gibi gözüküyordu.
Üçüncü toplantı 08-04-2011’de yapıldı. Ve Yusuf Uzun geldi, koltuk değnekleri ile kürsüye çıkarak meclis oturumunu yönetti.
İLGİLİ YERLERE YAZILAR YAZILDI
Başkan Uzun bir gün önce yaşanan olaylara pek değinmedi. Dün yaşanan sıkıntılarla ilgili, ‘’ilgili mercilere yazılar yazdık. Oralardan gelecek cevaba göre uygulama yapılacaktır’’ dedi.
Başkan Uzun kürsüde iken encümen üyeliklerinin seçimi yapıldı. AKP’nin listesi 15 oy, 2 MHP ve 1 CHP’den olan liste 16 oy aldı. CHP’den üç üyenin AKP listesine oy verdiği değerlendirildi. Böylece Encümen de Muhalefete geçmiş oldu.
Komisyon seçimlerinde üç parti grubu anlaştı. Her komisyona 2’şer üye AKP ve CHP, 1 üye de MHP’den aday gösterilerek seçimler, açık oylama ile yapıldı, oy birliği ile seçim yapıldı.
CHP’Lİ BAŞKANVEKİLİ KÜRSÜ’DE
Sıra gündemin 7. maddesi olan faaliyet raporunun sunulmasına geldi. Yusuf Uzun kürsüden indi, CHP’li Başkan Vekili Ömer Şatır Meclise başkanlık yaptı.
Ömer Şatır kürsüye oturur oturmaz, ‘’bu mecliste dün yaşanan olaylarla ilgili birkaç söz söylemek istiyorum’’ dedi.
Başkan Uzun itiraz etti, ‘’sayın başkan, bakın ben o konuya hiç girmedim. Lütfen siz de girmeyin. O konu ile ilgili, zaten dün bu mecliste anlaşma olmadığı için kargaşa yaşandı. Olumsuzluklar oldu. Şimdi siz konuşursanız, karşı tarafa cevap hakkı doğar ve yine tartışmalar yaşanır. Sen haksızdın, ben haklıydım tartışmasını yeniden yapmayalım’’ dedi.
Ömer şatır ısrarcı oldu.
AKP’Lİ BELEDİYE OLMAZ
Ama Şatır ısrarcıydı ve Uzun’un itirazlarına rağmen konuşmasını sürdürdü. ‘’Dün bu kürsüyü işgal eden zat, (Zeki Sadunoğlu) kendisini büyük hukukçu, bizi de hukuk bilmez ilan etti. Ben de hukuk okudum. Hukuktan anlamaz değilim. Bu kişi, bu belediyenin bir AKP belediyesi olduğunu söyledi. AKP belediyesi diye bir belediye olmaz. Başkan AKP’den seçilmiş olabilir. Ama asla bir partinin belediyesi olmaz, olmamalı. Eğer bu AKP belediyesi ise benim bu kürsüdeki durumumu nasıl açıklarsınız?
Biz bu anlayışa itiraz ediyoruz’’ dedi.
AKP grup sözcüsü İbrahim Bülbüllü söz istedi. ‘’Başkanımız bu konuya değinmeyin dedi. Biz de bugün o konuyu konuşmuyoruz. Ama bu konudaki hakkımızı saklı tutuyoruz’’ dedi.
AKP’den kimse konuşmadı. MHP grup sözcüsü Halit Tuna önceki oturuma dair, iki cümle ile değindi ve yaşananları ‘’üzüntü verici’’ olarak değerlendirdi.
Sonra faaliyet raporunun sunumuna başlandı. On beş dakikalık sunumdan sonra faaliyet raporunun okunmasına geçildi.
Başkan Uzun sundu belediyenin 2010 faaliyet raporunu. (Faaliyet raporu üzerine ayrı bir yazı yazacağımdan burada onun üzerinde durmayacağım.)
Faaliyet raporu üzerine tartışmalar yapıldı. Oylamada ise Başkan Uzun oy kullanamadı. MHP ve AKP’ nin oyları ile 16 kabul, 14 de ret oyu verildi, faaliyet raporu oy çokluğu ile kabul edildi.
Oturuma 15 dakika ara verildi. Aradan sonra kürsüye yeniden Yusuf Uzun çıktı. Kalan 12 maddeyi görüştü. Bu 12 madde jet hızıyla geçti diyebiliriz. Hemen hepsi de oy birliği ile geçti.
Bu meclisten akılda kalanların başında, ‘AKP Belediyesi’ söylemi oldu. Daha doğrusu önceki mecliste konuşulan ama o gürültüde kaybolan bu cümlenin, bugün cevaplanmasıydı.
Önceki oturumda, 11 Meclis üyesi bulunan AKP, 20 meclis üyesi bulunan (5 MHP; 20 CHP) muhalefete kafa tutmuştu. Bu oturumda, AKP’liler neredeyse hiç konuşmadılar. Bu da dinleyiciler arasında ‘’haksız olduklarının kabulü’’ olarak yorumlandı.
MECLİSİ MECLİS 1. BAŞKANVEKİLİ YÖNETCEK Mİ?
Belediye Başkanı olmadığı zaman meclisi kimin yöneteceği konusuna hiç girilmedi. Dolaysıyla bu konu henüz çözümlenmiş değil. Sadece buzdolabına konuldu. Belki Yusuf Uzun’un hiç konuya girmemsi, tartışma açtırmaması iyi oldu. Zira aynı tartışma ortamında meclis, kalan 14 gündem maddesini görüşemezdi.
Ancak konunun muğlâk kalmış olması, kafa karışıklığına da neden oldu. Bu kadar olay yaşandı, aslında ne oldu, niye oldu, ne olmalıydı, doğru neydi gibi bütün sorular cevapsız kaldı.
Öyle anlaşılıyor ki bundan böyle Yusuf Uzun Meclisi kendisi yönetecek. Mecbur kalınmadıkça Meclis 1. Başkanvekiline oturum yönettirilmeyecek. Bazı tartışmasız maddeler ve gündemlerin görüşülmesinde meclis başkan vekilleri kürsüye çıkabilir.
Elbette 07-04-2011 tarihinde yaşanılanlarla ilgili, ‘’ilgili mercilere yazılan yazıların’’ cevapları merakla bekleniyor.
Cevap gelir mi?
Nasıl bir cevap gelir?
Bu nasıl açıklanır, nasıl bir formül bulunacak bekleyip göreceğiz.
Nusret Yılmazer
* ilgili yazı bir gün önce yayınlanacaktı. Ancak bazı aksaklıklar sonucu bir gün sonraya kaldı. Yusuf Uzun’un meclisi yönetmesinin ertesinde yayına girince, o cümle anlamsız kaldı. Bundan dolayı okurlarımızdan özür diliyorum.
Üçüncü toplantı 08-04-2011’de yapıldı. Ve Yusuf Uzun geldi, koltuk değnekleri ile kürsüye çıkarak meclis oturumunu yönetti.
İLGİLİ YERLERE YAZILAR YAZILDI
Başkan Uzun bir gün önce yaşanan olaylara pek değinmedi. Dün yaşanan sıkıntılarla ilgili, ‘’ilgili mercilere yazılar yazdık. Oralardan gelecek cevaba göre uygulama yapılacaktır’’ dedi.
Başkan Uzun kürsüde iken encümen üyeliklerinin seçimi yapıldı. AKP’nin listesi 15 oy, 2 MHP ve 1 CHP’den olan liste 16 oy aldı. CHP’den üç üyenin AKP listesine oy verdiği değerlendirildi. Böylece Encümen de Muhalefete geçmiş oldu.
Komisyon seçimlerinde üç parti grubu anlaştı. Her komisyona 2’şer üye AKP ve CHP, 1 üye de MHP’den aday gösterilerek seçimler, açık oylama ile yapıldı, oy birliği ile seçim yapıldı.
CHP’Lİ BAŞKANVEKİLİ KÜRSÜ’DE
Sıra gündemin 7. maddesi olan faaliyet raporunun sunulmasına geldi. Yusuf Uzun kürsüden indi, CHP’li Başkan Vekili Ömer Şatır Meclise başkanlık yaptı.
Ömer Şatır kürsüye oturur oturmaz, ‘’bu mecliste dün yaşanan olaylarla ilgili birkaç söz söylemek istiyorum’’ dedi.
Başkan Uzun itiraz etti, ‘’sayın başkan, bakın ben o konuya hiç girmedim. Lütfen siz de girmeyin. O konu ile ilgili, zaten dün bu mecliste anlaşma olmadığı için kargaşa yaşandı. Olumsuzluklar oldu. Şimdi siz konuşursanız, karşı tarafa cevap hakkı doğar ve yine tartışmalar yaşanır. Sen haksızdın, ben haklıydım tartışmasını yeniden yapmayalım’’ dedi.
Ömer şatır ısrarcı oldu.
AKP’Lİ BELEDİYE OLMAZ
Ama Şatır ısrarcıydı ve Uzun’un itirazlarına rağmen konuşmasını sürdürdü. ‘’Dün bu kürsüyü işgal eden zat, (Zeki Sadunoğlu) kendisini büyük hukukçu, bizi de hukuk bilmez ilan etti. Ben de hukuk okudum. Hukuktan anlamaz değilim. Bu kişi, bu belediyenin bir AKP belediyesi olduğunu söyledi. AKP belediyesi diye bir belediye olmaz. Başkan AKP’den seçilmiş olabilir. Ama asla bir partinin belediyesi olmaz, olmamalı. Eğer bu AKP belediyesi ise benim bu kürsüdeki durumumu nasıl açıklarsınız?
Biz bu anlayışa itiraz ediyoruz’’ dedi.
AKP grup sözcüsü İbrahim Bülbüllü söz istedi. ‘’Başkanımız bu konuya değinmeyin dedi. Biz de bugün o konuyu konuşmuyoruz. Ama bu konudaki hakkımızı saklı tutuyoruz’’ dedi.
AKP’den kimse konuşmadı. MHP grup sözcüsü Halit Tuna önceki oturuma dair, iki cümle ile değindi ve yaşananları ‘’üzüntü verici’’ olarak değerlendirdi.
Sonra faaliyet raporunun sunumuna başlandı. On beş dakikalık sunumdan sonra faaliyet raporunun okunmasına geçildi.
Başkan Uzun sundu belediyenin 2010 faaliyet raporunu. (Faaliyet raporu üzerine ayrı bir yazı yazacağımdan burada onun üzerinde durmayacağım.)
Faaliyet raporu üzerine tartışmalar yapıldı. Oylamada ise Başkan Uzun oy kullanamadı. MHP ve AKP’ nin oyları ile 16 kabul, 14 de ret oyu verildi, faaliyet raporu oy çokluğu ile kabul edildi.
Oturuma 15 dakika ara verildi. Aradan sonra kürsüye yeniden Yusuf Uzun çıktı. Kalan 12 maddeyi görüştü. Bu 12 madde jet hızıyla geçti diyebiliriz. Hemen hepsi de oy birliği ile geçti.
Bu meclisten akılda kalanların başında, ‘AKP Belediyesi’ söylemi oldu. Daha doğrusu önceki mecliste konuşulan ama o gürültüde kaybolan bu cümlenin, bugün cevaplanmasıydı.
Önceki oturumda, 11 Meclis üyesi bulunan AKP, 20 meclis üyesi bulunan (5 MHP; 20 CHP) muhalefete kafa tutmuştu. Bu oturumda, AKP’liler neredeyse hiç konuşmadılar. Bu da dinleyiciler arasında ‘’haksız olduklarının kabulü’’ olarak yorumlandı.
MECLİSİ MECLİS 1. BAŞKANVEKİLİ YÖNETCEK Mİ?
Belediye Başkanı olmadığı zaman meclisi kimin yöneteceği konusuna hiç girilmedi. Dolaysıyla bu konu henüz çözümlenmiş değil. Sadece buzdolabına konuldu. Belki Yusuf Uzun’un hiç konuya girmemsi, tartışma açtırmaması iyi oldu. Zira aynı tartışma ortamında meclis, kalan 14 gündem maddesini görüşemezdi.
Ancak konunun muğlâk kalmış olması, kafa karışıklığına da neden oldu. Bu kadar olay yaşandı, aslında ne oldu, niye oldu, ne olmalıydı, doğru neydi gibi bütün sorular cevapsız kaldı.
Öyle anlaşılıyor ki bundan böyle Yusuf Uzun Meclisi kendisi yönetecek. Mecbur kalınmadıkça Meclis 1. Başkanvekiline oturum yönettirilmeyecek. Bazı tartışmasız maddeler ve gündemlerin görüşülmesinde meclis başkan vekilleri kürsüye çıkabilir.
Elbette 07-04-2011 tarihinde yaşanılanlarla ilgili, ‘’ilgili mercilere yazılan yazıların’’ cevapları merakla bekleniyor.
Cevap gelir mi?
Nasıl bir cevap gelir?
Bu nasıl açıklanır, nasıl bir formül bulunacak bekleyip göreceğiz.
Nusret Yılmazer
* ilgili yazı bir gün önce yayınlanacaktı. Ancak bazı aksaklıklar sonucu bir gün sonraya kaldı. Yusuf Uzun’un meclisi yönetmesinin ertesinde yayına girince, o cümle anlamsız kaldı. Bundan dolayı okurlarımızdan özür diliyorum.
8 Nisan 2011 Cuma
‘’BEYLİKDÜZÜ BELEDİYE MECLİSİNDE İŞGAL’’
Beylikdüzü belediye meclisi karıştı. Kimine göre Meclis başkanlı işgal edildi. Kimine göre kanun böyleydi ve Muhalefet kanunu bilmiyordu. 11 Meclis üyesi bulunan AKP, 20 meclis üyesi bulunan (5 MHP; 20 CHP) muhalefete kafa tuttu. Meclis toplanamadan, üç saatlik bir kargaşadan sonra dağıldı. Saat 15’de başlayan meclis oturumu, toplantı yapılamadan saat 18’de sona erdi.
Bir gün sonrasına ertelenen meclis toplantısında iki ayrı saat var. CHP ve MHP saat 15.00’de toplanmaya karar verdi. AKP ise 15.30’da toplanacak.
Beylikdüzü Belediye Başkanı Yusuf uzun’un katılmadığı, 07-06-2011 tarihinde, saat 15.00’deki oturum için salona gelen CHP ve MHP’li üyeler, başkanlık koltuğunda, geçen dönem Meclis 1. Başkan Vekili Zeki Sadunoğlu’nu görünce şok oldular, sonra da birbirleri arasında “Alışkanlık herhalde” diye şakalaştılar.
Gördükleri üzerine söz alan CHP ve MHP Grupları, “Sayın Başkan, geçtiğimiz toplantıda seçtiğimiz Meclis Başkan Vekilimiz gelecek ve oturumu yönetecek. Lütfen makamdan inin ve meclis oturumu başlasın” dediler.
Zeki Sadunoğlu ise; ‘’Başkan Uzun izinli, ben de onun vekiliyim, meclisi ben yöneteceğim’’ dedi.
Tartışmalar ve karşılıklı kanun maddelerini okuma süreci başladı. AKP daha çok konu ile ilgili Danıştay kararını gerekçe gösterdi. ‘’Başkanın vekili, başkanı her yerde temsil eder. Şu anda koltukta oturanı Zeki Sadunoğlu olarak görmeyin. O Yusuf Uzundur’’ dediler.
CHP ve MHP ise; ‘’Başkan vekilinin belediyeyi, Meclis Başkanvekilinin ise Meclisi yönetmesi gerektiğini’’ vurguladılar. ‘’Bunun için geçen oturumda seçim yaptık. Aksi takdirde seçime gerek olmazdı. Başkan birini vekil tayin eder ve o meclisi yönetirdi’’ dediler.
Belediye meclislerinde, seçimden hemen sonra Meclis Belediye Başkanının başkanlığında toplanır ve bu seçimleri yapar. Seçilen bu temsilciler iki yıl görev yapar. İki yılın sonunda Meclis yine Belediye Başkanının başkanlığında toplanır ve yeni başkan vekilleri, encümen ve komisyon üyelerini yeniden seçer. Bu seçilenler de yeni belediye seçimine kadar görev yaparlar.
Beylikdüzü Belediye Meclisi de bu ikici yılın sonunda, üçüncü yılın başında 04-04-2011 tarihinde, Belediye Başkanı Yusuf Uzun Başkanlığında toplanmış ve yeni dönemde meclisi yönetecek 1. ve 2. Meclis Başkan Vekilleri ile divan katip üyelerini seçmişti. Yapılan bu seçime göre de Meclis 1. Başkan Vekilliğine CHP’li Ömer Şatır, 2. Başkan vekilliğine ise MHP’li Veli Özdemir seçilmişti. Başkanlık divanı üyeliklerine ise CHP’den Halit Alp ile Turgay Yalçın seçilmişti.
07-04-2011 tarihindeki meclis toplantısına Başkan Yusuf Uzun katılmayınca AKP’li meclis üyeleri, CHP’li başkan vekili meclisi yönetmesin diye, eski başkan vekili, AKP’li Zeki Sadunoğlu meclis Başkanvekili koltuğuna oturdu.
AKP’liler, Başkanın Sadunoğlu’na vekalet verdiğini, ve meclisi onun yönetmesini savundu.
CHP’liler ise, ‘’o vekaletle gitsin belediyeyi yönetsin. Meclisi, Meclis başkanvekili yönetir’’ dediler.
İlk bir saatten sonra gruplar karşılıklı karar alarak 15 dakikalık ara verdiler. Bu ara 1.5 saat sürdü. Gruplar tekrar yerini alınca da Meclis 1. Başkan Vekili Ömer Şatır mikrofonu aldı ve meclise hitaben; ‘’Ben geçen mecliste, başkan olmadığı zamanlarda bu meclisi yönetmem için sizler tarafından seçildim. Ancak bugünkü oturumda Belediye Başkanı yok ama ben meclisi yönetemiyorum. Çünkü Meclis Başkanvekilinin koltuğu, benim koltuğum eski başkanvekili, AKP’li Zeki Sadunoğlu tarafından işgal edilmiştir. İşte Meclis başkanlı divan katipleri de yanımdadır. Bu durumda bu meclis toplanamaz ve karar alamaz. Onun için ben bu toplantıyı iptal ediyor ve yarın (07-04-2011) saat 15.00’de toplanmak üzere toplantıyı kapatıyorum’’ dedi.
CHP ve MHP’li meclis üyeleri salonu boşalttı.
Sadec”e AKP’li meclis üyeleri salonda kalmıştı. Zeki Sadunoğlu meclis divan katiplerini kürsüye davet etti. Onlar CHP’li olduğu için salonda toktular. Meclis divan katiplerinin yedeklerinin isismlerini okutup, kürsüye davet etti. Onlarda CHP’liydi ve salonda yoktular. Sadunoğlu meclis yoklaması yaptı ve salonda doğal olarak çoğunluk yoktu. Sadece AKP’nin 11 meclis üyesi vardı. Bu kez de Sadunoğlu, ‘’çoğunluk olmadığı için toplanamıyoruz ve yarın (07-04-2011)saat 15.30’da toplanmak üzere toplantıyı kapatıyorum’’ dedi.
Belediye koridorlarında AKP’liler ile MHP ve CHP’liler arasında sözlü saldırılar, yer yer itiş kalkışlar oldu. Karşılıklı sloganlar atıldı. Son derece gergin bir ortamda araya giren sağduyulu bazı vatandaşlar tarafından büyük olacak bir olay önlendi.
‘’TEHLİKE KAPIDA TÜRKİYE, BU BİR SİVİL DARBEDİR’’
Meclis toplantısının böyle sonuçlanmasının ardından CHP ve MHP ilçe başkanları Belediye binası önünde basın toplantısı yaptılar. Burada ilk konuşan CHP ilçe Başkanı Ekrem İmamoğlu oldu. İlk önce elindeki kanun kitabı ile ilgili maddeleri okuyan ve Meclisi, Meclis 1.Başkanvekilinin yönetmesi gerektiğini kanun maddeleri ile anlatan İmamoğlu; ‘’Bugün burada demokratik seçimleri kabul etmeyen AKP iktidarının neler yapabileceğini gördük. Önümüzde 12 Haziran seçimleri var. Bu seçimleri AKP’nin kaybetmesi durumunda Türkiye’nin neler yaşayacağının bir provasıydı bu. Onun için bütün vatandaşları dikkatli olmaya davet ediyorum. AKP seçimleri kaybettiği zaman demokratik seçim sonuçlarını kabul etmeyecektir. Bin türlü hileye başvuracaktır. Türkiye için tehlike kapıdadır ve Belediye meclisinde sivil darbe yapılmaya kalkışılmıştır. Biz buna boyun eğmeyeceğiz’’ dedi.
‘’BUGÜN YAŞANAN BİR KARA SAYFADIR’’
Bu basın toplantısında bir açıklama da MHP ilçe Başkanı ALİ Aydın tarafından yapıldı. Başkan İmamoğlu’nun tüm söylediklerine katıldığını belirten Aydın, ‘’bugün burada yaşananlar bir kara sayfadır. Biz bugüne kadar Beylikdüzü’nde AKP iktidarına destek verdik. İyi hizmet edilsin, Beylikdüzü mahrum edilmesin istedik. Bugüne kadar AKP ile bir işbirliği yapmamıştık. Bugün de CHP ile işbirliği yapmıyoruz. Ancak herkesin de demokratik seçimlere saygı göstermesini bekliyoruz. Burası tarikat cumhuriyeti veya Tayyip Cumhuriyeti değildir. Baskılara boyun eğmeyeceğiz. Demokrasi Beylikdüzü’nde işlemelidir, işleyecektir’’ dedi.
Gözler 08-04-2011 e çevrildi. Yaşanacaklar merakla bekleniyor. Eğer aklıselim bir yol bulunmazsa Beylikdüzü’nü büyük olaylar bekliyor. Umuyorum ki bir çıkar yol bulunur ve doğru olan yaşanır.
Dün Belediye Meclis salonunda bunlar yaşanırken birçok kez, salonda, dinleyiciler arasında sürtüşme, tartışma ve küfürleşmeler yaşandı. Belediye koridorları karıştı. Bu kargaşa devam ederse sokakta saldırılar başlar ve Beylikdüzü karmaşaya teslim olur.
Nusret Yılmazer
Bir gün sonrasına ertelenen meclis toplantısında iki ayrı saat var. CHP ve MHP saat 15.00’de toplanmaya karar verdi. AKP ise 15.30’da toplanacak.
Beylikdüzü Belediye Başkanı Yusuf uzun’un katılmadığı, 07-06-2011 tarihinde, saat 15.00’deki oturum için salona gelen CHP ve MHP’li üyeler, başkanlık koltuğunda, geçen dönem Meclis 1. Başkan Vekili Zeki Sadunoğlu’nu görünce şok oldular, sonra da birbirleri arasında “Alışkanlık herhalde” diye şakalaştılar.
Gördükleri üzerine söz alan CHP ve MHP Grupları, “Sayın Başkan, geçtiğimiz toplantıda seçtiğimiz Meclis Başkan Vekilimiz gelecek ve oturumu yönetecek. Lütfen makamdan inin ve meclis oturumu başlasın” dediler.
Zeki Sadunoğlu ise; ‘’Başkan Uzun izinli, ben de onun vekiliyim, meclisi ben yöneteceğim’’ dedi.
Tartışmalar ve karşılıklı kanun maddelerini okuma süreci başladı. AKP daha çok konu ile ilgili Danıştay kararını gerekçe gösterdi. ‘’Başkanın vekili, başkanı her yerde temsil eder. Şu anda koltukta oturanı Zeki Sadunoğlu olarak görmeyin. O Yusuf Uzundur’’ dediler.
CHP ve MHP ise; ‘’Başkan vekilinin belediyeyi, Meclis Başkanvekilinin ise Meclisi yönetmesi gerektiğini’’ vurguladılar. ‘’Bunun için geçen oturumda seçim yaptık. Aksi takdirde seçime gerek olmazdı. Başkan birini vekil tayin eder ve o meclisi yönetirdi’’ dediler.
Belediye meclislerinde, seçimden hemen sonra Meclis Belediye Başkanının başkanlığında toplanır ve bu seçimleri yapar. Seçilen bu temsilciler iki yıl görev yapar. İki yılın sonunda Meclis yine Belediye Başkanının başkanlığında toplanır ve yeni başkan vekilleri, encümen ve komisyon üyelerini yeniden seçer. Bu seçilenler de yeni belediye seçimine kadar görev yaparlar.
Beylikdüzü Belediye Meclisi de bu ikici yılın sonunda, üçüncü yılın başında 04-04-2011 tarihinde, Belediye Başkanı Yusuf Uzun Başkanlığında toplanmış ve yeni dönemde meclisi yönetecek 1. ve 2. Meclis Başkan Vekilleri ile divan katip üyelerini seçmişti. Yapılan bu seçime göre de Meclis 1. Başkan Vekilliğine CHP’li Ömer Şatır, 2. Başkan vekilliğine ise MHP’li Veli Özdemir seçilmişti. Başkanlık divanı üyeliklerine ise CHP’den Halit Alp ile Turgay Yalçın seçilmişti.
07-04-2011 tarihindeki meclis toplantısına Başkan Yusuf Uzun katılmayınca AKP’li meclis üyeleri, CHP’li başkan vekili meclisi yönetmesin diye, eski başkan vekili, AKP’li Zeki Sadunoğlu meclis Başkanvekili koltuğuna oturdu.
AKP’liler, Başkanın Sadunoğlu’na vekalet verdiğini, ve meclisi onun yönetmesini savundu.
CHP’liler ise, ‘’o vekaletle gitsin belediyeyi yönetsin. Meclisi, Meclis başkanvekili yönetir’’ dediler.
İlk bir saatten sonra gruplar karşılıklı karar alarak 15 dakikalık ara verdiler. Bu ara 1.5 saat sürdü. Gruplar tekrar yerini alınca da Meclis 1. Başkan Vekili Ömer Şatır mikrofonu aldı ve meclise hitaben; ‘’Ben geçen mecliste, başkan olmadığı zamanlarda bu meclisi yönetmem için sizler tarafından seçildim. Ancak bugünkü oturumda Belediye Başkanı yok ama ben meclisi yönetemiyorum. Çünkü Meclis Başkanvekilinin koltuğu, benim koltuğum eski başkanvekili, AKP’li Zeki Sadunoğlu tarafından işgal edilmiştir. İşte Meclis başkanlı divan katipleri de yanımdadır. Bu durumda bu meclis toplanamaz ve karar alamaz. Onun için ben bu toplantıyı iptal ediyor ve yarın (07-04-2011) saat 15.00’de toplanmak üzere toplantıyı kapatıyorum’’ dedi.
CHP ve MHP’li meclis üyeleri salonu boşalttı.
Sadec”e AKP’li meclis üyeleri salonda kalmıştı. Zeki Sadunoğlu meclis divan katiplerini kürsüye davet etti. Onlar CHP’li olduğu için salonda toktular. Meclis divan katiplerinin yedeklerinin isismlerini okutup, kürsüye davet etti. Onlarda CHP’liydi ve salonda yoktular. Sadunoğlu meclis yoklaması yaptı ve salonda doğal olarak çoğunluk yoktu. Sadece AKP’nin 11 meclis üyesi vardı. Bu kez de Sadunoğlu, ‘’çoğunluk olmadığı için toplanamıyoruz ve yarın (07-04-2011)saat 15.30’da toplanmak üzere toplantıyı kapatıyorum’’ dedi.
Belediye koridorlarında AKP’liler ile MHP ve CHP’liler arasında sözlü saldırılar, yer yer itiş kalkışlar oldu. Karşılıklı sloganlar atıldı. Son derece gergin bir ortamda araya giren sağduyulu bazı vatandaşlar tarafından büyük olacak bir olay önlendi.
‘’TEHLİKE KAPIDA TÜRKİYE, BU BİR SİVİL DARBEDİR’’
Meclis toplantısının böyle sonuçlanmasının ardından CHP ve MHP ilçe başkanları Belediye binası önünde basın toplantısı yaptılar. Burada ilk konuşan CHP ilçe Başkanı Ekrem İmamoğlu oldu. İlk önce elindeki kanun kitabı ile ilgili maddeleri okuyan ve Meclisi, Meclis 1.Başkanvekilinin yönetmesi gerektiğini kanun maddeleri ile anlatan İmamoğlu; ‘’Bugün burada demokratik seçimleri kabul etmeyen AKP iktidarının neler yapabileceğini gördük. Önümüzde 12 Haziran seçimleri var. Bu seçimleri AKP’nin kaybetmesi durumunda Türkiye’nin neler yaşayacağının bir provasıydı bu. Onun için bütün vatandaşları dikkatli olmaya davet ediyorum. AKP seçimleri kaybettiği zaman demokratik seçim sonuçlarını kabul etmeyecektir. Bin türlü hileye başvuracaktır. Türkiye için tehlike kapıdadır ve Belediye meclisinde sivil darbe yapılmaya kalkışılmıştır. Biz buna boyun eğmeyeceğiz’’ dedi.
‘’BUGÜN YAŞANAN BİR KARA SAYFADIR’’
Bu basın toplantısında bir açıklama da MHP ilçe Başkanı ALİ Aydın tarafından yapıldı. Başkan İmamoğlu’nun tüm söylediklerine katıldığını belirten Aydın, ‘’bugün burada yaşananlar bir kara sayfadır. Biz bugüne kadar Beylikdüzü’nde AKP iktidarına destek verdik. İyi hizmet edilsin, Beylikdüzü mahrum edilmesin istedik. Bugüne kadar AKP ile bir işbirliği yapmamıştık. Bugün de CHP ile işbirliği yapmıyoruz. Ancak herkesin de demokratik seçimlere saygı göstermesini bekliyoruz. Burası tarikat cumhuriyeti veya Tayyip Cumhuriyeti değildir. Baskılara boyun eğmeyeceğiz. Demokrasi Beylikdüzü’nde işlemelidir, işleyecektir’’ dedi.
Gözler 08-04-2011 e çevrildi. Yaşanacaklar merakla bekleniyor. Eğer aklıselim bir yol bulunmazsa Beylikdüzü’nü büyük olaylar bekliyor. Umuyorum ki bir çıkar yol bulunur ve doğru olan yaşanır.
Dün Belediye Meclis salonunda bunlar yaşanırken birçok kez, salonda, dinleyiciler arasında sürtüşme, tartışma ve küfürleşmeler yaşandı. Belediye koridorları karıştı. Bu kargaşa devam ederse sokakta saldırılar başlar ve Beylikdüzü karmaşaya teslim olur.
Nusret Yılmazer
YGS’DE GİZLİ ŞİFRE OLAYI VE TOPLUMUN GELDİĞİ NOKTA
Bu ülke her konuda ikiye bölünüyor. AKP iktidarının ülke için yarattığı en büyük sıkıntı bu sanırım.
Şimdi de, öteden beri yapılan üniversite sınavları yeni bir skandalla çalkalanıyor. Geçen yıl yaşanan kopya olayından sonra, bu yıl da, ‘’bazı öğrencilere verilen soru kitapçığındaki soruların cevapları şifreli olduğu ve bir kısım öğrencilerin Üniversite sınavını kolaylıkla vermesi sağlandı’’ iddiası var.
ÖSYM yetkilileri açıklama yaptı ve bunun doğru olmadığını anlatmaya çalıştı. Ama eğitimciler ve öğrencilerin büyük bir bölümü bu açıklamadan ikna olmadı.
Yani eğitimciler ve öğrenciler ikiye bölünmüş durumda. En azından bunların yarısı bu konuda da ‘bir taraf kayırılmıştır’ endişesi taşıyor.
İktidar mutlaka ülkede yaşanan bu durumun farkındadır. Ama çok da önemsemediği onun, ‘bildiğini yapmakta kararlı olduğu’ gözleniyor.
Emniyette yaşanan örgütlenme Ergenekon soruşturmasına damga vurdu. Muhafazakar olmayan kesimden insanlar da bu soruşturmaya destek veriyordu. Bunun için Referandumda anayasa değişikliğine evet dedi bu kesim. Ama polisin uygulamaları ve bu anayasa değişikliğinden sonra yargıda işler iyice çığırından çıktı.
İlgili ilgisiz herkes gözaltına alındı, tutuklular iki yılı aşkın süredir hapis yatıyor. Yargılama hiç de adil olmayan şekilde ve dünyanın tepkisine aldırmadan uzadıkça uzuyor. Darbeyi yapacak kesim olarak artık gazeteciler gösteriliyor ve buna uygun gerekçeler üretilmeye çalışılıyor.
Basılmamış bir kitap, daha çalışma aşamasında yasaklanıyor, yazarı gözaltına alınıyor. Yani emniyetteki örgütlenmeye dikkat çekmek isteyen, burada yaşanılanları halkın dikkatine sunmak isteyen herkes hapse atılarak, sesini yükseltenler susturulmaya çalışılıyor.
Dolaysıyla bu anlayıştaki iktidarın demokrasi getireceği konusunda toplumun çok büyük bir kesiminde şüpheden öte, endişe hakimdir.
Yani toplum emniyet ve yargıdaki gelişmeler konusunda ikiye bölünmüştür. Bir eksim ‘’evet bizim iktidarımız iyice oturuyor ve yıllardır susmamızın bedeli ödetiliyor’’ diye düşünürken diğer kesim, ‘ülkede devlet kademelerinin belli bir dini cemaatin eline geçtiği ve geri dönüşün mümkün olmayacağı’ konusunda ciddi endişeler taşıyor.
Dönelim üniversite sınavlarına.
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, ‘’27 Mart 2011 Pazar günü, gerçekleştirilen YGS’de hiçbir adayı haksız bir şekilde, diğerinin önüne geçilecek herhangi bir uygulama asla oluşmamıştır. Bu nedenle tüm adaylarımızın ve velilerin son derece rahat olmalarını ve gerçekleşmiş olan sınavdan şüphe etmemelerini istiyorum’’ diye açıklama yapıyor.
Ama bu açıklama endişe edenleri ikna edemiyor. Zaten kimse onun, bunun tersini söylemesini beklemiyor. Elbette belli bir kesim bu iktidarın yaptıklarına önyargılı yaklaşıyor. Ancak bu önyargıyı yaptıran iktidarın yukarıda anlatmaya çalıştığım ve yazmadığım o kadar çok neden var ki. İktidarın bazı uygulamalarını iktidarın içinden bazı kişiler bile savunamıyor, eleştiriyor.
Bu sınavda her adaya ayrı soru kitapçığı verilmesi uygulaması yanlıştı.
Eski ÖSYM başkanı bile bunu eleştirdi. ‘’Bir tuşla kimlere hangi kitapçığın verileceği ayarlanabilir’’ dedi. Bu uygulama insanların kafasındaki soru işaretini büyütmüştür.
İktidar olmak, olayları yönlendirme yetkisini kazandırır. Bu yetkiyi sınırlı alanda kullanacaklarına inanmak ise saflık olur. Onun için gelinen noktada inanç şöyle oluşmuştur;
Emniyet teşkilatını ele geçirmekle kalmayan güçler, devletin geleceğini oluşturacak gençlerin ayrışmasını sağlamış ve kendi gençliğinin, önce üniversitelerde olmasını, sonra da her yerde olmasını garantilemeye başlamıştır.
Esas korkunç durum budur ve düzeltilmesi çok uzun bir süreç gerektirir.
Bu durumu da, ‘herkesin kendini beğendiği, çok sesli’ toplum kesiminin düzeltmesi çok zordur.
İtaat kültürünün hakim olduğu kesimin, onları hangi güce ulaştırdığına dikkat etmek gerekir.
Birileri bunu küçümsemeye devam etsin.
İşte esas olan toplumun bir kesiminde bu düşünsel yargının oluşmasıdır.
Bunu yaratanların bu kaygıyı giderme gibi bir sorunları da yoktur.
Nusret Yılmazer
Şimdi de, öteden beri yapılan üniversite sınavları yeni bir skandalla çalkalanıyor. Geçen yıl yaşanan kopya olayından sonra, bu yıl da, ‘’bazı öğrencilere verilen soru kitapçığındaki soruların cevapları şifreli olduğu ve bir kısım öğrencilerin Üniversite sınavını kolaylıkla vermesi sağlandı’’ iddiası var.
ÖSYM yetkilileri açıklama yaptı ve bunun doğru olmadığını anlatmaya çalıştı. Ama eğitimciler ve öğrencilerin büyük bir bölümü bu açıklamadan ikna olmadı.
Yani eğitimciler ve öğrenciler ikiye bölünmüş durumda. En azından bunların yarısı bu konuda da ‘bir taraf kayırılmıştır’ endişesi taşıyor.
İktidar mutlaka ülkede yaşanan bu durumun farkındadır. Ama çok da önemsemediği onun, ‘bildiğini yapmakta kararlı olduğu’ gözleniyor.
Emniyette yaşanan örgütlenme Ergenekon soruşturmasına damga vurdu. Muhafazakar olmayan kesimden insanlar da bu soruşturmaya destek veriyordu. Bunun için Referandumda anayasa değişikliğine evet dedi bu kesim. Ama polisin uygulamaları ve bu anayasa değişikliğinden sonra yargıda işler iyice çığırından çıktı.
İlgili ilgisiz herkes gözaltına alındı, tutuklular iki yılı aşkın süredir hapis yatıyor. Yargılama hiç de adil olmayan şekilde ve dünyanın tepkisine aldırmadan uzadıkça uzuyor. Darbeyi yapacak kesim olarak artık gazeteciler gösteriliyor ve buna uygun gerekçeler üretilmeye çalışılıyor.
Basılmamış bir kitap, daha çalışma aşamasında yasaklanıyor, yazarı gözaltına alınıyor. Yani emniyetteki örgütlenmeye dikkat çekmek isteyen, burada yaşanılanları halkın dikkatine sunmak isteyen herkes hapse atılarak, sesini yükseltenler susturulmaya çalışılıyor.
Dolaysıyla bu anlayıştaki iktidarın demokrasi getireceği konusunda toplumun çok büyük bir kesiminde şüpheden öte, endişe hakimdir.
Yani toplum emniyet ve yargıdaki gelişmeler konusunda ikiye bölünmüştür. Bir eksim ‘’evet bizim iktidarımız iyice oturuyor ve yıllardır susmamızın bedeli ödetiliyor’’ diye düşünürken diğer kesim, ‘ülkede devlet kademelerinin belli bir dini cemaatin eline geçtiği ve geri dönüşün mümkün olmayacağı’ konusunda ciddi endişeler taşıyor.
Dönelim üniversite sınavlarına.
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, ‘’27 Mart 2011 Pazar günü, gerçekleştirilen YGS’de hiçbir adayı haksız bir şekilde, diğerinin önüne geçilecek herhangi bir uygulama asla oluşmamıştır. Bu nedenle tüm adaylarımızın ve velilerin son derece rahat olmalarını ve gerçekleşmiş olan sınavdan şüphe etmemelerini istiyorum’’ diye açıklama yapıyor.
Ama bu açıklama endişe edenleri ikna edemiyor. Zaten kimse onun, bunun tersini söylemesini beklemiyor. Elbette belli bir kesim bu iktidarın yaptıklarına önyargılı yaklaşıyor. Ancak bu önyargıyı yaptıran iktidarın yukarıda anlatmaya çalıştığım ve yazmadığım o kadar çok neden var ki. İktidarın bazı uygulamalarını iktidarın içinden bazı kişiler bile savunamıyor, eleştiriyor.
Bu sınavda her adaya ayrı soru kitapçığı verilmesi uygulaması yanlıştı.
Eski ÖSYM başkanı bile bunu eleştirdi. ‘’Bir tuşla kimlere hangi kitapçığın verileceği ayarlanabilir’’ dedi. Bu uygulama insanların kafasındaki soru işaretini büyütmüştür.
İktidar olmak, olayları yönlendirme yetkisini kazandırır. Bu yetkiyi sınırlı alanda kullanacaklarına inanmak ise saflık olur. Onun için gelinen noktada inanç şöyle oluşmuştur;
Emniyet teşkilatını ele geçirmekle kalmayan güçler, devletin geleceğini oluşturacak gençlerin ayrışmasını sağlamış ve kendi gençliğinin, önce üniversitelerde olmasını, sonra da her yerde olmasını garantilemeye başlamıştır.
Esas korkunç durum budur ve düzeltilmesi çok uzun bir süreç gerektirir.
Bu durumu da, ‘herkesin kendini beğendiği, çok sesli’ toplum kesiminin düzeltmesi çok zordur.
İtaat kültürünün hakim olduğu kesimin, onları hangi güce ulaştırdığına dikkat etmek gerekir.
Birileri bunu küçümsemeye devam etsin.
İşte esas olan toplumun bir kesiminde bu düşünsel yargının oluşmasıdır.
Bunu yaratanların bu kaygıyı giderme gibi bir sorunları da yoktur.
Nusret Yılmazer
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)