8 Nisan 2011 Cuma

YGS’DE GİZLİ ŞİFRE OLAYI VE TOPLUMUN GELDİĞİ NOKTA

Bu ülke her konuda ikiye bölünüyor. AKP iktidarının ülke için yarattığı en büyük sıkıntı bu sanırım.


Şimdi de, öteden beri yapılan üniversite sınavları yeni bir skandalla çalkalanıyor. Geçen yıl yaşanan kopya olayından sonra, bu yıl da, ‘’bazı öğrencilere verilen soru kitapçığındaki soruların cevapları şifreli olduğu ve bir kısım öğrencilerin Üniversite sınavını kolaylıkla vermesi sağlandı’’ iddiası var.

ÖSYM yetkilileri açıklama yaptı ve bunun doğru olmadığını anlatmaya çalıştı. Ama eğitimciler ve öğrencilerin büyük bir bölümü bu açıklamadan ikna olmadı.

Yani eğitimciler ve öğrenciler ikiye bölünmüş durumda. En azından bunların yarısı bu konuda da ‘bir taraf kayırılmıştır’ endişesi taşıyor.

İktidar mutlaka ülkede yaşanan bu durumun farkındadır. Ama çok da önemsemediği onun, ‘bildiğini yapmakta kararlı olduğu’ gözleniyor.

Emniyette yaşanan örgütlenme Ergenekon soruşturmasına damga vurdu. Muhafazakar olmayan kesimden insanlar da bu soruşturmaya destek veriyordu. Bunun için Referandumda anayasa değişikliğine evet dedi bu kesim. Ama polisin uygulamaları ve bu anayasa değişikliğinden sonra yargıda işler iyice çığırından çıktı.

İlgili ilgisiz herkes gözaltına alındı, tutuklular iki yılı aşkın süredir hapis yatıyor. Yargılama hiç de adil olmayan şekilde ve dünyanın tepkisine aldırmadan uzadıkça uzuyor. Darbeyi yapacak kesim olarak artık gazeteciler gösteriliyor ve buna uygun gerekçeler üretilmeye çalışılıyor.

Basılmamış bir kitap, daha çalışma aşamasında yasaklanıyor, yazarı gözaltına alınıyor. Yani emniyetteki örgütlenmeye dikkat çekmek isteyen, burada yaşanılanları halkın dikkatine sunmak isteyen herkes hapse atılarak, sesini yükseltenler susturulmaya çalışılıyor.

Dolaysıyla bu anlayıştaki iktidarın demokrasi getireceği konusunda toplumun çok büyük bir kesiminde şüpheden öte, endişe hakimdir.

Yani toplum emniyet ve yargıdaki gelişmeler konusunda ikiye bölünmüştür. Bir eksim ‘’evet bizim iktidarımız iyice oturuyor ve yıllardır susmamızın bedeli ödetiliyor’’ diye düşünürken diğer kesim, ‘ülkede devlet kademelerinin belli bir dini cemaatin eline geçtiği ve geri dönüşün mümkün olmayacağı’ konusunda ciddi endişeler taşıyor.

Dönelim üniversite sınavlarına.

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, ‘’27 Mart 2011 Pazar günü, gerçekleştirilen YGS’de hiçbir adayı haksız bir şekilde, diğerinin önüne geçilecek herhangi bir uygulama asla oluşmamıştır. Bu nedenle tüm adaylarımızın ve velilerin son derece rahat olmalarını ve gerçekleşmiş olan sınavdan şüphe etmemelerini istiyorum’’ diye açıklama yapıyor.

Ama bu açıklama endişe edenleri ikna edemiyor. Zaten kimse onun, bunun tersini söylemesini beklemiyor. Elbette belli bir kesim bu iktidarın yaptıklarına önyargılı yaklaşıyor. Ancak bu önyargıyı yaptıran iktidarın yukarıda anlatmaya çalıştığım ve yazmadığım o kadar çok neden var ki. İktidarın bazı uygulamalarını iktidarın içinden bazı kişiler bile savunamıyor, eleştiriyor.

Bu sınavda her adaya ayrı soru kitapçığı verilmesi uygulaması yanlıştı.

Eski ÖSYM başkanı bile bunu eleştirdi. ‘’Bir tuşla kimlere hangi kitapçığın verileceği ayarlanabilir’’ dedi. Bu uygulama insanların kafasındaki soru işaretini büyütmüştür.

İktidar olmak, olayları yönlendirme yetkisini kazandırır. Bu yetkiyi sınırlı alanda kullanacaklarına inanmak ise saflık olur. Onun için gelinen noktada inanç şöyle oluşmuştur;

Emniyet teşkilatını ele geçirmekle kalmayan güçler, devletin geleceğini oluşturacak gençlerin ayrışmasını sağlamış ve kendi gençliğinin, önce üniversitelerde olmasını, sonra da her yerde olmasını garantilemeye başlamıştır.

Esas korkunç durum budur ve düzeltilmesi çok uzun bir süreç gerektirir.

Bu durumu da, ‘herkesin kendini beğendiği, çok sesli’ toplum kesiminin düzeltmesi çok zordur.

İtaat kültürünün hakim olduğu kesimin, onları hangi güce ulaştırdığına dikkat etmek gerekir.

Birileri bunu küçümsemeye devam etsin.

İşte esas olan toplumun bir kesiminde bu düşünsel yargının oluşmasıdır.

Bunu yaratanların bu kaygıyı giderme gibi bir sorunları da yoktur.

Nusret Yılmazer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder