Necmi Kadıoğlu ‘nun, dışarıdan Esenyurt’un görüntüsünü bildiği için ve bu yargıyı yıkmak için ‘’Beylikdüzü’nden baktığınızda nasıl bir Esenyurt görüyorsunuz?’’sorusunu sorduğunu, biz Esenyurt’u gezince anladık.
Ben de zaman zaman Esenyurt’tan geçerek bir yerlere gidiyorum. Ama burada modern yaşam alanlarının olduğunu, yüzlerce dönümden oluşan parkların olduğunu görmüyordum.
Esenyurt’u gezince gerçekten ne kadar çok hizmetin yapıldığını yerinde gördük. İtiraf etmem gerekirse Esenyurt hakkında tamamen yanılmışım.
Ben başkan Kadıoğlu’na 18 katlı ruhsat alan ama 30 katlı bina yapan inşaat firmalarını da sormuştum. Çünkü biz dışarıdan bunları görüyorduk ve TÜKODER’e gelen şikayetlerden bunları biliyorduk.
Başkan; ‘’bunları boş verin. Bunların hepsinin çözümü var. Bunlarla ilgili ben gereğini yapıyorum. Bu firmaların yetkilileri araya çok da hatırlı adam koyuyorlar ama bunları görüşmeye kabul etmiyorum. Merak etmeyin gereği yapılıyor’’ diyor.
Bu binaların nasıl yapıldığı ve buradan daire alan yüzlerce vatandaşın mağdur olduğu ayrı bir yazı konusudur.Ve bunlar bugüne kadar benim Esenyurt’a bakışımı belirlemişti. Esenyurt hakkında güzel olan fazla bir şey de bilmiyordum. İşte Gerçek Esenyurt’u veya Esenyurt’un başka gerçeklerini de bu gezimizde öğrendik.
Esenyurt’un 20 mahallesi var. Neredeyse her mahallesinde spor tesisi var. Her mahallesinde devasa parklar var. Parka uygun olmayan mahallede araç trafiğine kapalı, caddeler yaratılmış. Güzel görüntüler ve modern ortamlar oluşturulmuş.
Esenyurt’ta okullara yapılanlarla birlikte 27 tane spor salonu var. Bunların 12’si bağımsız spor kompleksi şeklinde. Ve bu spor merkezlerinin 20 bin kişi civarında kayıtlı üyesi var. Yani bu alanlarda spor yapan kişi var.
İki devasa stad yapılmış. Hele ‘’Necmi kadıoğlu’’ stadı muhteşem bir stadyum.
Bu stadyuma kendi isminin verilmesinin etikliği de soruldu başkana. ‘’Ben o belediye meclisi toplantısına girmedim. Arkadaşlar böyle uygun görmüşler. Aynı şekilde Başbakan istemememsine rağmen, bizim meclis üyeleri ‘bu bizim irademiz dedi ‘ve aynı şekilde başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın istememsine rağmen, bir parka da Başbakan’ın ismini verdiler’’ dedi.
Spor salonları spor yapan Esenyurlularla dolu. Avcılar’dan bu salonlara spor yapmaya gelenler de var. Ve Mustafa Değirmenci’yi şikayet ediyorlar Kadıoğlu’na. Onun bu tür hizmetler yapmadığından yakınıyorlar. Kadıoğlu, Değirmenci aleyhinde tek kelime etmiyor. ‘’O da başka hizmetler yapıyordur’’ diyor.
Spor komplekslerinin çokluğu ve işlevselliği bizi bir hayli şaşırtıyor.
Ardından yapılan parklara bakıyoruz. Gaziler parkı, şehitler parkı, Tayyip Erdoğan parkı. Bunlar devasa parklar. Şehitler parkı 140 dönüm alan üzerine kurulmuş. Şehitler ve Gaziler parkları Haramidere kenarına kurulmuş, mezbelelik alanların cennete dönüştüğü alanlar. Gaziler parkında çok miktarda mangal yapma yerleri var. Üstü kapalı piknik masaları yerleştirilmiş. Vatandaş piknik yapmaya buraya geliyor. Parkın hizmetleri Roman vatandaşlar tarafından yapılıyor. Zaten roman vatandaşlara kurslarla eğitimler de veriliyor ve çiçekçilik ve bahçecilik meslekleri öğretilerek, bu vatandaşlar vasıflı hale getiriliyor.
Şehitler parkı ise spor yapma, gezi ve dinlenme alanları şeklinde organize edilmiş.,
Bütün parklara hiç yokken açlar dikilmiş. Yani gerçek anlamda mezbelelik alanlar ormana çevrilmiş. Ağaçların çok büyük bir bölümünü dışarıdan belediye getirtmiş. Bütün parklara rulo çim ekilmiş.
Her yerde devasa inşaatlar olduğu için buradaki binalar yaratılan bu güzellikten rant elde etmiş. Hatta Ali tarakçı Başkana, ‘’bu yaratılan ranttan dolayı belediyenin bu sitelerden bir şey alıp almadığını’’ bile sordu.
Bu devasa parkların yanında her mahallede birçok küçük parklar yapılmış. Hemen her parkın yanına spor yapma merkezleri açılmış. Esenyurt’taki spor merkezlerinin tamamında hizmetler tamamen ücretsiz veriliyor. Spor yapacak kişilerden sağlık raporu isteniyor.
Bir de Abdullah Gül parkı var ki dudak uçurtan cinsten. 310 dönüm arazi üzerine kuruluyor. Bu park henüz tamamlanmamış, çalışmalar devam ediyor. Ama gerçekten muhteşem bir park yapılıyor.
Ben başkana diyorum ki; ‘’Esenyurt’un denizle bağlantısı olsaydı denizi Esenyurt’un her mahallesine getirirdin herhalde. Bir tek deniziniz yok.
Bazı yerlere suni göller yapacağını söylüyor Başkan Kadıoğlu. 30 dönümlük bir suni göletten bahsediyor. ‘’İçinde marinası bile olacak’’ diyor.
Zaten Esenyurt’ta bol miktarda havuzlu fıskiyeler var. Birçok yerde akan ve fışkıran suları görüyorsunuz. Neredeyse Esenyurt’un sembolü haline gelmiş. Esenyurt’ renk katmış, buralarda bir belediye olduğunu hatırlatan çok hizmet yapılmış.
Esenyurt’ta termal su bile varmış.
Biz hemen her hizmetle tanıştığımızda parasal kaynaklarını sorguluyoruz. Bunu nasıl yaptırıyorsunuz, bunu belediye olarak siz mi yapıyorsunuz gibi sorularla başkanı sinirlendiriyoruz biraz da.
Ama o yine de her bir hizmetin nasıl yapıldığını anlatıyor.
Belediyeye ait alanları kat karşılığı vermiş. Buralardan gelen daireler karşılığında hizmetler yaptırıyorum diyor. Milli Emlak’ın yerine bina yaptırmış. Orada oluşan sorunu farklı yollarla çözerek oradan belediyeye rant yaratmış ve bu rantlarla hizmetler yapılıyor.
‘’Belediye başkanı olduğumda 20 milyon TL bütçemiz vardı. Şimdi 350 milyon TL bütçemiz var. Gerçekleşme oranı yüzde yüz. Ve yetmiyor, ek bütçe yapıyoruz’’ diyor başkan Kadıoğlu.
‘’Bu bütçenin 85 milyonu Emlak vergisinden geliyor.
Başkan diyor ki ‘’biz Esenyurt’u değerlendiriyoruz. Bu ranttan herkes faydalanıyor ve biz de bundan kazançlı çıkıyoruz.’’
Gün bitmek üzere ve Esenyurt’ta görülecek yerler henüz bitmedi. Metin Karakoç ‘’daha hizmetlerimizin %30’unu ancak gördünüz’’ diyor.
Esenyurt’ta gördüklerimizden daha yazacak çok şey var. Ancak iki yazı yazmamıza rağmen yazılar oldukça uzadı.
Belki bir başka gün fırsat buluruz ve diğer hizmetleri de görüp yazabiliriz.
Nusret Yılmazer
30 Nisan 2012 Pazartesi
29 Nisan 2012 Pazar
ESENYURT’UN GERÇEK YÜZÜ
Gerçek Gazetesi’nin çevre belediyeleri inceleme turları kapsamında Esenyurt İlçesini gezdik.
Sabah Has bahçe’de kahvaltı ile başladı gezimiz. Burada, Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu ile Gerçek Gazetesi ekibinin tanışma faslı oldu. Sıra bana geldiğinde Başkan Kadıoğlu sordu,
‘’Sizin oradan baktığınızda nasıl bir Esenyurt görünüyor?’’
Ben de, ‘kabuk değiştirmeye çalışan, çarpık yapılaşmanın yerine, hızla yüksek blokların geldiği, betonlaşmaya meyilli ama halen kentleşmeyen, tabiri caiz ise varoş bir ilçe olarak’ niteledim.
‘Her yeşil alana imar veren bir belediye, her yeri yüksek binalarla doldurmak isteyen bir başkan izlenimim olduğunu’ ifade ettim.
Bizimkent Köprüsü’nün hemen altındaki, şimdilerde metrobüs çalışmasının şantiyesi olan yerle ilgili çalışmalarını hatırlattım. Bu alana bina yapmak istemesini eleştirdim. Bundan dolayı Beykop’un kendilerine haklı olarak dava açtığını söyledim ve Bizimkent Köprüsü’nün Esenyurt tarafındaki arsaların bir türlü kamulaştırılmadığından, köprünün buradaki yoncalarının tamamlanamadığını, çirkin ve şekilsiz bir durumun ortaya çıktığını söyledim.
Başkan, ‘’köprünün yoncaları ile ilgili eleştirilerin haklılığını onayladı ve nihayet ‘’bu sorun çözüldü’’ dedi. Zira Büyükşehir Belediyesi köprünün yanındaki Kanatçı Ağa’nın yerini ve alt taraftaki Atmaca Dürümcü tırın olduğu, Halil Atmaca’nın yerini kamulaştırmış. Hatta yandaki benzin istasyonu ile Beykop’un önündeki yeşil alanın bir bölümünü de (burada bir parsel oluşmuştu) kamulaştırmış. Benzincinin yerine gelen kısma 3 emsal olmak üzere imar verilecekmiş.
Beykop’un önündeki yeşil alan bağımsız bir parselmiş ama imarı yokmuş. Benim bildiğimin tersine kimseye de satılmamış.
Başkan Kadıoğlu bize, burada Kızılay ile yaşanan sorunun hikayesini de anlattı. Yerimiz sınırlı olduğundan bunları yazmayalım. Ama bura ile ilgili şunu söylemekle yetinelim;
Beykop’un önündeki arsa, E 5 üzerinde yapılan yeni ‘’900m2 lik meydan’’ önündeki yeşil alan park yapılacakmış.
Beylikdüzü’nden Esenyurt’a inip de, Esenyurt Devlet Hastanesinden yukarı, Esenyurt meydanına çıkıldığındaki ışıklarda çok bekleniyor. Adeta trafik kilitleniyor. Burada büyük bir köprülü kavşak yapılması gerekiyor’ dedim.
‘’Bu köprünün projeleri yapılıyor’’ diye yanıtladı başkan.
Doğrusu, Gerçek gazetesi ekibinin belediyeleri gezme sırasının Esenyurt’a geldiğini söylediğinde, ben Esenyurt’un neler göstereceğini çok merak ediyordum. Hakikaten çok da istemiyordum Esenyurt’a gitmeyi.
Benim önyargımla, Esenyurt çok da dikkate alınması gereken çalışmaları olmayan, kentin gecekondu imajını, mantar gibi yükselen beton bloklarla yıkmaya çalışan bir belediyecilik anlayışının olduğunu düşünüyordum.
Esenyurt gezisinde; hemen yanı başımızda olmasına rağmen, bazı bölgelerinin Beylikdüzü diye anılmasına rağmen, bir Beylikdüzülü olarak Esenyurt’u çok da tanımadığımı gördüm.
Esenyurt’un Beylikdüzü’ne yakın kesimlerinin Beylikdüzü olarak sunulması ile E 5 üzerindeki üst geçitlerin yarısına ‘’ESENYURT’’ diye yazdırmasının sebebi de soruldu başkan Kadıoğlu’na.
Başkan da rahatsızdı Esenyurt’un bazı yerlerinin Beylikdüzü olarak anılmasından, öyle lanse edilmesinden.
Bunun etkisini azaltmak, halkın kandırılmasını önlemek içinde bu yazıları yazdığını söyledi Başkan.
Esenyurt’un Beylikdüzü tarafının Esenyurt olarak söylenmemek istenmemesine gelince;
‘’Ama biraz da haksızlıktır yalnızca E 5 bir tarafına sadece Beylikdüzü denilmesi. Zira Beylikdüzü Belediyesi diye bir belediye yoktu’’ diyor Kadıoğlu. ‘’Kavaklı Belediyesi vardı. İşte esas bizim Kavaklı Belediyesi adının Beylikdüzü Belediyesi olduğu zaman itiraz etmemiz gerekirdi. Çünkü Haramidere’den yukarı çıkarken oluşan bütün o düz’ün adıydı Beylikdüzü.
Siz simdi o düzün, yolun bir tarafına sadece Beylikdüzü derseniz elbette biraz da haksızlık etmiş olursunuz’’ diyor Başkan Necmi Kadıoğlu.
Aslında çok da haksız sayılmazdı Kadıoğlu bu değerlendirmesinde.
Ama ne yazık ki bu işi de kendi partisi yapmıştı. Beldeler ilçeye dönüştürülürken oy hesapları sınırları belirlemişti.
Biz tekrar dönelim Esenyurt izlenimlerimize.
Bugünkü yazımda Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlı ile kahvaltı sofrasında konuştuklarımızı paylaştım sizlerle. Bu yazdıklarım bizim önyargılarımızla birlikte derlendirmelerdi.
Gördüğümüz, gerçek Esenyurt’u yarın ki yazımda yazacağım. Eminim ki benim gibi sizler de çok şaşıracaksınız.
Ve Esenyurt’un modern bir kent olma yolunda çok yol aldığını göreceksiniz.
Nusret Yılmazer
Sabah Has bahçe’de kahvaltı ile başladı gezimiz. Burada, Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu ile Gerçek Gazetesi ekibinin tanışma faslı oldu. Sıra bana geldiğinde Başkan Kadıoğlu sordu,
‘’Sizin oradan baktığınızda nasıl bir Esenyurt görünüyor?’’
Ben de, ‘kabuk değiştirmeye çalışan, çarpık yapılaşmanın yerine, hızla yüksek blokların geldiği, betonlaşmaya meyilli ama halen kentleşmeyen, tabiri caiz ise varoş bir ilçe olarak’ niteledim.
‘Her yeşil alana imar veren bir belediye, her yeri yüksek binalarla doldurmak isteyen bir başkan izlenimim olduğunu’ ifade ettim.
Bizimkent Köprüsü’nün hemen altındaki, şimdilerde metrobüs çalışmasının şantiyesi olan yerle ilgili çalışmalarını hatırlattım. Bu alana bina yapmak istemesini eleştirdim. Bundan dolayı Beykop’un kendilerine haklı olarak dava açtığını söyledim ve Bizimkent Köprüsü’nün Esenyurt tarafındaki arsaların bir türlü kamulaştırılmadığından, köprünün buradaki yoncalarının tamamlanamadığını, çirkin ve şekilsiz bir durumun ortaya çıktığını söyledim.
Başkan, ‘’köprünün yoncaları ile ilgili eleştirilerin haklılığını onayladı ve nihayet ‘’bu sorun çözüldü’’ dedi. Zira Büyükşehir Belediyesi köprünün yanındaki Kanatçı Ağa’nın yerini ve alt taraftaki Atmaca Dürümcü tırın olduğu, Halil Atmaca’nın yerini kamulaştırmış. Hatta yandaki benzin istasyonu ile Beykop’un önündeki yeşil alanın bir bölümünü de (burada bir parsel oluşmuştu) kamulaştırmış. Benzincinin yerine gelen kısma 3 emsal olmak üzere imar verilecekmiş.
Beykop’un önündeki yeşil alan bağımsız bir parselmiş ama imarı yokmuş. Benim bildiğimin tersine kimseye de satılmamış.
Başkan Kadıoğlu bize, burada Kızılay ile yaşanan sorunun hikayesini de anlattı. Yerimiz sınırlı olduğundan bunları yazmayalım. Ama bura ile ilgili şunu söylemekle yetinelim;
Beykop’un önündeki arsa, E 5 üzerinde yapılan yeni ‘’900m2 lik meydan’’ önündeki yeşil alan park yapılacakmış.
Beylikdüzü’nden Esenyurt’a inip de, Esenyurt Devlet Hastanesinden yukarı, Esenyurt meydanına çıkıldığındaki ışıklarda çok bekleniyor. Adeta trafik kilitleniyor. Burada büyük bir köprülü kavşak yapılması gerekiyor’ dedim.
‘’Bu köprünün projeleri yapılıyor’’ diye yanıtladı başkan.
Doğrusu, Gerçek gazetesi ekibinin belediyeleri gezme sırasının Esenyurt’a geldiğini söylediğinde, ben Esenyurt’un neler göstereceğini çok merak ediyordum. Hakikaten çok da istemiyordum Esenyurt’a gitmeyi.
Benim önyargımla, Esenyurt çok da dikkate alınması gereken çalışmaları olmayan, kentin gecekondu imajını, mantar gibi yükselen beton bloklarla yıkmaya çalışan bir belediyecilik anlayışının olduğunu düşünüyordum.
Esenyurt gezisinde; hemen yanı başımızda olmasına rağmen, bazı bölgelerinin Beylikdüzü diye anılmasına rağmen, bir Beylikdüzülü olarak Esenyurt’u çok da tanımadığımı gördüm.
Esenyurt’un Beylikdüzü’ne yakın kesimlerinin Beylikdüzü olarak sunulması ile E 5 üzerindeki üst geçitlerin yarısına ‘’ESENYURT’’ diye yazdırmasının sebebi de soruldu başkan Kadıoğlu’na.
Başkan da rahatsızdı Esenyurt’un bazı yerlerinin Beylikdüzü olarak anılmasından, öyle lanse edilmesinden.
Bunun etkisini azaltmak, halkın kandırılmasını önlemek içinde bu yazıları yazdığını söyledi Başkan.
Esenyurt’un Beylikdüzü tarafının Esenyurt olarak söylenmemek istenmemesine gelince;
‘’Ama biraz da haksızlıktır yalnızca E 5 bir tarafına sadece Beylikdüzü denilmesi. Zira Beylikdüzü Belediyesi diye bir belediye yoktu’’ diyor Kadıoğlu. ‘’Kavaklı Belediyesi vardı. İşte esas bizim Kavaklı Belediyesi adının Beylikdüzü Belediyesi olduğu zaman itiraz etmemiz gerekirdi. Çünkü Haramidere’den yukarı çıkarken oluşan bütün o düz’ün adıydı Beylikdüzü.
Siz simdi o düzün, yolun bir tarafına sadece Beylikdüzü derseniz elbette biraz da haksızlık etmiş olursunuz’’ diyor Başkan Necmi Kadıoğlu.
Aslında çok da haksız sayılmazdı Kadıoğlu bu değerlendirmesinde.
Ama ne yazık ki bu işi de kendi partisi yapmıştı. Beldeler ilçeye dönüştürülürken oy hesapları sınırları belirlemişti.
Biz tekrar dönelim Esenyurt izlenimlerimize.
Bugünkü yazımda Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlı ile kahvaltı sofrasında konuştuklarımızı paylaştım sizlerle. Bu yazdıklarım bizim önyargılarımızla birlikte derlendirmelerdi.
Gördüğümüz, gerçek Esenyurt’u yarın ki yazımda yazacağım. Eminim ki benim gibi sizler de çok şaşıracaksınız.
Ve Esenyurt’un modern bir kent olma yolunda çok yol aldığını göreceksiniz.
Nusret Yılmazer
17 Nisan 2012 Salı
BİZİMKENTHABER DERGİSİ’NİN 22. SAYISI
Beylikdüzü’nde Emlak Bankası tarafından yapılan 4014 konutlu Bizimkent Sitesi’nin derneği olan Bizimkent Derneği’nin Beylikdüzü ölçeğinde, iki ayda bir yayınlanan dergisi var, BizimkentHaber Dergisi.
Dergi Beylikdüzü’ne dair haber ve araştırmalara yer veriyor. Bizimkentteki etkinlikleri de sayfalarına taşır, Bizimkentlilerin sesi olmaya çalışır.
Her sayısının ana konularından biri, Beylikdüzü’ne dair önemli bir sorunla ilgili görüş ve düşüncelere yer vermesidir.
Dergi bir sayısında Beylikdüzü’nde eğitim sorununu masaya yatırmıştı. İlçe Milli Eğitim Müdürü ile röportaj yaparak, eğitimle ilgili soruların cevaplanmasını sağladı.
Bir diğer sayısında Metrobüsle ilgili gelişmeleri masaya yatırdı.
Bir sonraki sayısında Beylikdüzü’nün imar durumunu ele aldı. Beylikdüzü’ünde kentleşme açısından gelinen noktayı, kentin bu duruma gelmesinde etkisi ve rolü olan insanları konuşturarak halkı bilgi sahibi yapmaya, düşündürmeye çalıştı.
Son sayısında ise yılan hikayesine dönen, Beylikdüzü Devlet Hastanesi sorunu ele aldı. Devlet Hastanesinin nereye yapılacağını,
Ne zaman yapılacağını ve
Nasıl yapılacağını irdeledi.
Konu ile ilgili AKP İlçe başkanı İbrahim Bülbüllü ile CHP ilçe başkanı Ekrem İmamoğlu’nun görüşlerine yer verdi.
Bir diğer siyasi parti ilçe başkanı, MHP ilçe başkanı Ali Aydın ile görüşülmeye çalışıldıysa da, Ali Aydın’ın bir türlü randevu vermemsi sonucu kendinsin ve partisinin görüşlerine yer verilemedi.
AKP ilçe başkanı İbrahim bülbüllü, ‘’Beylikdüzü devlet hastanesinin temelinin bu son baharda atılacağının kesin olduğunu’’ söylüyor.
Hastane Büyükçekmece sınırlarında kalan, Beykent’in hemen altında Pınartepe mahallesinde bulunan 40 dönümlük bir alana yapılacağını açıklıyor. ‘’300 odalı ve 400 yataklı’’ olacağının da bilgisini veriyor.
Hastane yapılacak yerin zemini ile ilgili sorunları olduğu sorusuna ise; ‘’zemin etütleri yapıldı. Sorun yok’’ diyor ve ekliyor. ‘’Hastane projesinin sağlık Bakanlığı tarafından hazırlandığını ve hastanenin TOKİ tarafından yapılacağı’’ bilgilerini de BizimkentHaber dergisine verdi.
Aynı konu ile ilgili görüşlerine başvurulan Ekrem İmamoğlu ise konu hakkında, ‘’bizden bilgi gizliyorlar’’ şeklinde özette bulunuyor.
İmamoğlu, ‘’Beylikdüzü’nde hastane olacak çok uygun araziler olduğunu ama bu yerlerin bazılarının her nasılsa buharlaştığını’’ iddia ediyor. Her şeye rağmen bir hizmet gelirse bunu da takdir edeceklerini söylerken, bir başka konuya parmak basıyor. ‘’Hastane yapılacağı söylenen Pınartepe mahallesindeki o arsayı, eski Gürpınar belde belediyesi Sağlık bakanlığına tahsis etmişti. Yani şu andaki Beylikdüzü Belediyesi’nin tahsis ettiği bir yer değildir. Dolaysıyla bunların bunu üstlenmesi de doğru değildir. Bunların ki hazıra konmak oluyor’’ diyor.
BizimkentHaber Dergisi’nde ayrıca Beylikdüzü Kaymakamı A. Mesut Demirkol’un siteyi ziyaretine de yer verilmiş. Bizimkent Derneği’nin her ay düzenlediği kahvaltı etkinliğine, eşi Güneş Demirkol ile birlikte katılan kaymakam Demirkol, Bizimkent’i çok beğendiğini de açıklamış.
Siteden haberlerin ve etkinlik resimlerinin bolca yer aldığı derginin son sayısında, sitelerin önemli bir sorunu olan ‘’aidat popülizmi’’ ile ilgili bir de araştırma habere yer verilmiş. Haberde Bizimkent’te aidatların az olduğu ve gelen yöneticilerin genellikle aidatları artırmak istemediğine dikkat çekilerek, çeşitli sitelerdeki aidatlarla Bizimkent’teki aidatların kıyaslaması yapılmış. Ayrıca merkezi ısıtma sistemlerinde yönetimler tarafından ısıtılan ve sıcak suyun bedeli de yineyönetimler tarafından toplanan sıcak suyun bedeli, su ve ısınma ile diğer maliyetler ortaya konularak, sıcak suyun maliyetinin hesaplanma şekline de yer verilmiş.
BizimkentHaber Dergisi’nin her sayısında olduğu gibi bu sayısında da Gezi – Turizm - Tarih sayfası var. Hüseyin Şengül’ün kaleme aldığı bu sayfada ‘’Karadeniz’in incisi Sinop’’ tanıtılmış.
Müzik öğretmeni Pir Sultan AK’ın hazırladığı bir diğer sayfada ise ‘’bir müzik aletinin evrimi’’ başlığı altında ‘’uzak Asya’nın KOTO’sundan çağdaş dünya’nın Piyano’suna’’ ara başlığı ile piyanonun evrimine ve gelişimine yer verilmiş.
Beylikdüzü’nde bir benzerinin olmadığı dergiyi Bizimkentliler her ay merakla bekliyor. Site dışındaki Beylikdüzülülerin de ilgiyle okuyacağı dergi Bizimkent Yönetim binasından ücretsiz edinilebilir.
Ayrıca derginin 4000 adedi Bizimkent Sitesi’nde, kapılardan ücretsiz dağıtılırken, bin adedi de Beylikdüzü’nde yine ücretsiz olarak dağıtılmaktadır.
BizimkentHaber; Site sakinlerinin ve yönetimlerin maddi katkıda bulunmadan, sadece dergi yönetiminin aldığı ilanlarla yayınlanıyor. Birçok kişi de bu derginin yayınlanmasında ücret almadan, gönüllü çalışıyor.
Nusret Yılmazer
Dergi Beylikdüzü’ne dair haber ve araştırmalara yer veriyor. Bizimkentteki etkinlikleri de sayfalarına taşır, Bizimkentlilerin sesi olmaya çalışır.
Her sayısının ana konularından biri, Beylikdüzü’ne dair önemli bir sorunla ilgili görüş ve düşüncelere yer vermesidir.
Dergi bir sayısında Beylikdüzü’nde eğitim sorununu masaya yatırmıştı. İlçe Milli Eğitim Müdürü ile röportaj yaparak, eğitimle ilgili soruların cevaplanmasını sağladı.
Bir diğer sayısında Metrobüsle ilgili gelişmeleri masaya yatırdı.
Bir sonraki sayısında Beylikdüzü’nün imar durumunu ele aldı. Beylikdüzü’ünde kentleşme açısından gelinen noktayı, kentin bu duruma gelmesinde etkisi ve rolü olan insanları konuşturarak halkı bilgi sahibi yapmaya, düşündürmeye çalıştı.
Son sayısında ise yılan hikayesine dönen, Beylikdüzü Devlet Hastanesi sorunu ele aldı. Devlet Hastanesinin nereye yapılacağını,
Ne zaman yapılacağını ve
Nasıl yapılacağını irdeledi.
Konu ile ilgili AKP İlçe başkanı İbrahim Bülbüllü ile CHP ilçe başkanı Ekrem İmamoğlu’nun görüşlerine yer verdi.
Bir diğer siyasi parti ilçe başkanı, MHP ilçe başkanı Ali Aydın ile görüşülmeye çalışıldıysa da, Ali Aydın’ın bir türlü randevu vermemsi sonucu kendinsin ve partisinin görüşlerine yer verilemedi.
AKP ilçe başkanı İbrahim bülbüllü, ‘’Beylikdüzü devlet hastanesinin temelinin bu son baharda atılacağının kesin olduğunu’’ söylüyor.
Hastane Büyükçekmece sınırlarında kalan, Beykent’in hemen altında Pınartepe mahallesinde bulunan 40 dönümlük bir alana yapılacağını açıklıyor. ‘’300 odalı ve 400 yataklı’’ olacağının da bilgisini veriyor.
Hastane yapılacak yerin zemini ile ilgili sorunları olduğu sorusuna ise; ‘’zemin etütleri yapıldı. Sorun yok’’ diyor ve ekliyor. ‘’Hastane projesinin sağlık Bakanlığı tarafından hazırlandığını ve hastanenin TOKİ tarafından yapılacağı’’ bilgilerini de BizimkentHaber dergisine verdi.
Aynı konu ile ilgili görüşlerine başvurulan Ekrem İmamoğlu ise konu hakkında, ‘’bizden bilgi gizliyorlar’’ şeklinde özette bulunuyor.
İmamoğlu, ‘’Beylikdüzü’nde hastane olacak çok uygun araziler olduğunu ama bu yerlerin bazılarının her nasılsa buharlaştığını’’ iddia ediyor. Her şeye rağmen bir hizmet gelirse bunu da takdir edeceklerini söylerken, bir başka konuya parmak basıyor. ‘’Hastane yapılacağı söylenen Pınartepe mahallesindeki o arsayı, eski Gürpınar belde belediyesi Sağlık bakanlığına tahsis etmişti. Yani şu andaki Beylikdüzü Belediyesi’nin tahsis ettiği bir yer değildir. Dolaysıyla bunların bunu üstlenmesi de doğru değildir. Bunların ki hazıra konmak oluyor’’ diyor.
BizimkentHaber Dergisi’nde ayrıca Beylikdüzü Kaymakamı A. Mesut Demirkol’un siteyi ziyaretine de yer verilmiş. Bizimkent Derneği’nin her ay düzenlediği kahvaltı etkinliğine, eşi Güneş Demirkol ile birlikte katılan kaymakam Demirkol, Bizimkent’i çok beğendiğini de açıklamış.
Siteden haberlerin ve etkinlik resimlerinin bolca yer aldığı derginin son sayısında, sitelerin önemli bir sorunu olan ‘’aidat popülizmi’’ ile ilgili bir de araştırma habere yer verilmiş. Haberde Bizimkent’te aidatların az olduğu ve gelen yöneticilerin genellikle aidatları artırmak istemediğine dikkat çekilerek, çeşitli sitelerdeki aidatlarla Bizimkent’teki aidatların kıyaslaması yapılmış. Ayrıca merkezi ısıtma sistemlerinde yönetimler tarafından ısıtılan ve sıcak suyun bedeli de yineyönetimler tarafından toplanan sıcak suyun bedeli, su ve ısınma ile diğer maliyetler ortaya konularak, sıcak suyun maliyetinin hesaplanma şekline de yer verilmiş.
BizimkentHaber Dergisi’nin her sayısında olduğu gibi bu sayısında da Gezi – Turizm - Tarih sayfası var. Hüseyin Şengül’ün kaleme aldığı bu sayfada ‘’Karadeniz’in incisi Sinop’’ tanıtılmış.
Müzik öğretmeni Pir Sultan AK’ın hazırladığı bir diğer sayfada ise ‘’bir müzik aletinin evrimi’’ başlığı altında ‘’uzak Asya’nın KOTO’sundan çağdaş dünya’nın Piyano’suna’’ ara başlığı ile piyanonun evrimine ve gelişimine yer verilmiş.
Beylikdüzü’nde bir benzerinin olmadığı dergiyi Bizimkentliler her ay merakla bekliyor. Site dışındaki Beylikdüzülülerin de ilgiyle okuyacağı dergi Bizimkent Yönetim binasından ücretsiz edinilebilir.
Ayrıca derginin 4000 adedi Bizimkent Sitesi’nde, kapılardan ücretsiz dağıtılırken, bin adedi de Beylikdüzü’nde yine ücretsiz olarak dağıtılmaktadır.
BizimkentHaber; Site sakinlerinin ve yönetimlerin maddi katkıda bulunmadan, sadece dergi yönetiminin aldığı ilanlarla yayınlanıyor. Birçok kişi de bu derginin yayınlanmasında ücret almadan, gönüllü çalışıyor.
Nusret Yılmazer
16 Nisan 2012 Pazartesi
TAKLA AT Kİ SEVGİNE İNANAYIM
Yolda giderken birisi önünüze geçse ve size ‘sizi gördüğüme çok sevindim’ dese ne dersiniz. Ya da normal bir insan ne cevap verir?
‘’Teşekkür ederim, çok naziksiniz’’ dersiniz herhalde.
Bunu söyleyen ister tanıdık olsun, ister sizin tanımadığınız, ama sizi tanıyan biri olsun. Ne fark eder.
Siz onu tanımasanız bile demek ki o sizi tanıyor. Ya yaptığınız işten, ya da sosyal çalışmalarınızdan tanıyordur sizi.
Burası önemli değil. Önemli olan biri size, sizinle ilgili düşüncesini veya güzel duygularını ifade ediyor.
‘Sizi gördüğüme sevindim’ diyor.
Size düşen de kibarca teşekkür etmektir. Hal hatır sormaktır.
Siz ona teşekkür etmek yerine,
‘’nereden bileyim beni gördüğüne sevindiğini.
Takla at da göreyim.’’
Ya da ‘’hadi dans et, oyna bakalım.’’
‘’Davul zurna ekibine dönerek hadi çalın da bu adam oynasın bakalım. Beni gördüğüne ne kadar sevinmiş bakalım’’ der misiniz?
Hem de sizi sevdiğini söyleyen 60 yaşlarında bir adam olmasına rağmen.
Sanırım normal hiç kimse kendisine, ‘’sizi gördüğüme sevindim’’ diyen birine bu tepkileri vermez.
Ama bizim İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin bunu yaptı.
Kendisi Erzurum’da.
60 yaşlarında bir vatandaş kendisinin önüne geçiyor ve elini Bakana uzatarak, ‘’sayın bakanım sizi gördüğüme çok sevindim’’ diyor.
Bakanın yanıtı çok ilginç.
‘’Yok ya, nereden bileyim beni gördüğüne sevindiğini?
Hadi takla at da göreyim. İnanayım beni sevdiğine.’’
Sonra adamın takla atmadığını görüyor ve herhalde adamın bayağı yaşlı olduğuna da fark ederek takla atamayacağını anlıyor olmalı ki;
‘’hadi dans et, oyna bakalım’’ diyor.
Televizyonda iyi fark edemedim ama sanırım vatandaş, ‘’bakanım böyle kuru kuruya oynanır mı? Müzik yok, çalgı yok’’ falan diyor olmalı.
Bakan da yanındaki davul zurna ekibine talimat veriyor.
‘’Haydi çalın da oynasın bakalım.’’
Davul zurna çalıyor ve vatandaş başlıyor oynamaya.
Bakan da, kendisine sevgisini oynayarak göstermek için, kendi talimatıyla oynayan vatandaştan çok memnun kalıyor.
Gerçekten bu davranışın altındaki sebep nedir diye düşünmeden edemiyor insan.
Siz böyle bir bakanı tasavvur edebiliyor musunuz?
Bu nasıl bir duygudur ki bir bakana, sizi gördüğüme sevindim diyen 60 yaşlarındaki bir adama, takla at da beni sevdiğine inanayım dedirtebiliyor.
Bu tür davranışlara pot kırmak diyorlar.
Bu bakanın ilk potu değil. Ama bana kalırsa bu bir pot kırma değil. Bu bir bakanın insanına bakışının göstergesidir.
Ben bu haberi FOX TV’nin 16 Nisandaki sabah haberlerinde izledim. Haberi Fatih Portakal sunuyordu ve o da bunun doğru olamadığı yönünde bir iki kelime söyledi.
Sonra birileri bilgisayardan veya cep telefonundan mesaj geçmeye başladılar.
Hayır, hayır, yanlış anladınız. Bakanı eleştirmediler.
Bakanı eleştirdiği için Fatih Portakal’a veryansın yaptılar. ‘’Siz bakanı nasıl eleştirirsiniz’’ diye.
Fatih Portakal da başladı kendini savunmaya.
‘’Yahu bu eleştiri değil. Ama bir düşünün bakalım. Bakanın karşısında siz olsanız, babanız olsa, bakan babanıza bunları söylese, siz ne hissedersiniz. Ben sadece empati yaptım. Kendimi o vatandaşın yerine koydum. Hiç hoş olmadı’’ açıklamalarını yapmaya başladı.
Demek ki Başbakan Erdoğan’ın elinde başka kimse kalmadı, İdris Naim şahin’i bir türlü bakanlıktan almıyor.
‘’Ustalık dönemi ‘’kadrosuna yakışmayan bir bakan profili var!
Nusret Yılmazer
‘’Teşekkür ederim, çok naziksiniz’’ dersiniz herhalde.
Bunu söyleyen ister tanıdık olsun, ister sizin tanımadığınız, ama sizi tanıyan biri olsun. Ne fark eder.
Siz onu tanımasanız bile demek ki o sizi tanıyor. Ya yaptığınız işten, ya da sosyal çalışmalarınızdan tanıyordur sizi.
Burası önemli değil. Önemli olan biri size, sizinle ilgili düşüncesini veya güzel duygularını ifade ediyor.
‘Sizi gördüğüme sevindim’ diyor.
Size düşen de kibarca teşekkür etmektir. Hal hatır sormaktır.
Siz ona teşekkür etmek yerine,
‘’nereden bileyim beni gördüğüne sevindiğini.
Takla at da göreyim.’’
Ya da ‘’hadi dans et, oyna bakalım.’’
‘’Davul zurna ekibine dönerek hadi çalın da bu adam oynasın bakalım. Beni gördüğüne ne kadar sevinmiş bakalım’’ der misiniz?
Hem de sizi sevdiğini söyleyen 60 yaşlarında bir adam olmasına rağmen.
Sanırım normal hiç kimse kendisine, ‘’sizi gördüğüme sevindim’’ diyen birine bu tepkileri vermez.
Ama bizim İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin bunu yaptı.
Kendisi Erzurum’da.
60 yaşlarında bir vatandaş kendisinin önüne geçiyor ve elini Bakana uzatarak, ‘’sayın bakanım sizi gördüğüme çok sevindim’’ diyor.
Bakanın yanıtı çok ilginç.
‘’Yok ya, nereden bileyim beni gördüğüne sevindiğini?
Hadi takla at da göreyim. İnanayım beni sevdiğine.’’
Sonra adamın takla atmadığını görüyor ve herhalde adamın bayağı yaşlı olduğuna da fark ederek takla atamayacağını anlıyor olmalı ki;
‘’hadi dans et, oyna bakalım’’ diyor.
Televizyonda iyi fark edemedim ama sanırım vatandaş, ‘’bakanım böyle kuru kuruya oynanır mı? Müzik yok, çalgı yok’’ falan diyor olmalı.
Bakan da yanındaki davul zurna ekibine talimat veriyor.
‘’Haydi çalın da oynasın bakalım.’’
Davul zurna çalıyor ve vatandaş başlıyor oynamaya.
Bakan da, kendisine sevgisini oynayarak göstermek için, kendi talimatıyla oynayan vatandaştan çok memnun kalıyor.
Gerçekten bu davranışın altındaki sebep nedir diye düşünmeden edemiyor insan.
Siz böyle bir bakanı tasavvur edebiliyor musunuz?
Bu nasıl bir duygudur ki bir bakana, sizi gördüğüme sevindim diyen 60 yaşlarındaki bir adama, takla at da beni sevdiğine inanayım dedirtebiliyor.
Bu tür davranışlara pot kırmak diyorlar.
Bu bakanın ilk potu değil. Ama bana kalırsa bu bir pot kırma değil. Bu bir bakanın insanına bakışının göstergesidir.
Ben bu haberi FOX TV’nin 16 Nisandaki sabah haberlerinde izledim. Haberi Fatih Portakal sunuyordu ve o da bunun doğru olamadığı yönünde bir iki kelime söyledi.
Sonra birileri bilgisayardan veya cep telefonundan mesaj geçmeye başladılar.
Hayır, hayır, yanlış anladınız. Bakanı eleştirmediler.
Bakanı eleştirdiği için Fatih Portakal’a veryansın yaptılar. ‘’Siz bakanı nasıl eleştirirsiniz’’ diye.
Fatih Portakal da başladı kendini savunmaya.
‘’Yahu bu eleştiri değil. Ama bir düşünün bakalım. Bakanın karşısında siz olsanız, babanız olsa, bakan babanıza bunları söylese, siz ne hissedersiniz. Ben sadece empati yaptım. Kendimi o vatandaşın yerine koydum. Hiç hoş olmadı’’ açıklamalarını yapmaya başladı.
Demek ki Başbakan Erdoğan’ın elinde başka kimse kalmadı, İdris Naim şahin’i bir türlü bakanlıktan almıyor.
‘’Ustalık dönemi ‘’kadrosuna yakışmayan bir bakan profili var!
Nusret Yılmazer
14 Nisan 2012 Cumartesi
HEYECANINI YİTİRMEMİŞ BİR BELEDİYE BAŞKANI
Cumartesi günü Gerçek Gazetesi’nin organizasyonu ile Silivri’deydik. Gerçek yazarları ve kadrosu Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar’ın konuğu oldu. Özcan Işıklar bize Silivri’yi gezdirdi, eski ve yeni Silivri hakkında, yeni yapılanlar hakkında bilgiler verdi.
Başkan Işıklar’ı oldukça heyecanlı gördüm. Yaptıklarını ve yapacaklarını anlatırken öyle heyecanlı ve öyle hızlı anlatıyor ki, program tam gün olmasına rağmen sanki söylemek istediklerine zaman yetmeyecekmiş gibi hızlı ve heyecanla anlatıyordu.
İşte bu heyecan başkanın kendisini oraya adadığının göstergesiydi. Ben de bu heyecanın sebebini sordum Başkana; ‘’Sayın başkan görevde 3 yılınız bitti. Yani yeni sayılmazsınız. Hatta eskidiniz diyebiliriz. Ama sizi çok heyecanlı görüyorum.’’
Başkan; ‘’evet çok heyecanlıyım. Bu heyecan olmadan bu kadar çok işi, en iyi şekilde yapamam. Bakın Silivri’nin her tarafında belediyemizin yaptığı çalışmalar devam ediyor. Yapılan yerlerin güzelliği benim heyecanımı artırıyor.’’
Başkan Silivri sahilindeki çalışmaları gösteriyor öncelikle. ‘’Bakın buralar mezbelelikti. Bu sahile bakan dükkanlarda kiralık ve satılık ilanları doluydu. Şimdi ise hemen hiç yok. Dükkanlar hava paraları ile el değiştiriyor artık. Bu sahil şimdi cıvıl cıvıl, insan doluyor.’’
Silivri’nin 42km sahili varmış. Bunun 15km’si yürüyüş alanı yapılacak. Çünkü sahilin tamamı yapılmaya müsait değilmiş.
Başkanın öncelikli işi; ‘’sahildeki işgalleri kaldırıp, buraları gezinti ve yaşam alanı haline getirmek, halka açmak.’’ Sahilin yapılan bölümündeki oturma alanlarının tamamı belediyeye aitmiş. Yapılan çay bahçeleri öyle etrafa yayılan, her tarafı işgal etmiş görüntüsü vermiyor. Küçük işletmeler şeklinde ve etrafı komple cam olan, sadece üstü kapalı olan mekanlardan oluşuyor.
Silivri sahili yerli malı taşlarla, Arnavut kaldırım taşları ile döşeniyor. Bunların ömrü uzun oluyor ve doğal olduğu için tercih ediliyor. Zeminde bozulma olduğunda, o alanı bozup yeniden yapmak kolay ve sadece işçilik ücreti ödeyerek yapılıyor.
Sahil boyunda araçlarla hız yapılsın diye otoban yapılmamış. Sahil araçlara kapalı. Eksoz dumanı sahili kirletmeyecek. Araçların geçebileceği genişlikte bisiklet yolu yapılmış. Sahil yolunun sonunda plaj düşünülmüş, halka açık plaj. Sahilin yamacında tehlikeyi önlemek için, felezler filelerle kaplanmış. Kerkenez kuşları buralarda yuva yapabilsin diye filelerde yerler açılmış. Yani insanların rahatı düşünülürken doğa tahrip edilmemiş, hayvanlar da düşünülmüş.
Marina bölgesine balıkçı dükkanları yapılmış. Ama öyle lüks, içkili restoranlar buraları doldurmamış. Sadece ucuza balık almak mümkün. Balıkçılardan çok uygun fiyata, balığı pişmiş olarak alabiliyorsunuz.
SIRADAN BELEDİYE HİZMETİ OLMAYAN İŞLER DE YAPILMIŞ
Silivri belediyesinde, öyle her belediyede olmayan(Türkiye’de 5 tane varmış) hizmetleri de gördük. ‘’Bir elin verdiğini, alan elin görmediği’’, adına ‘’gıda bankası’’ denen mekanlar da yapılmış. ‘’Gıda Bankası’’ aslında bir dernek. Ama belediyenin büyük desteği var. Burada para geçmiyor. Her yardım ayni olarak yapılıyor. Çeşitli derneklerin ve yardımsever vatandaşların getirdiği gıda ürünleri bu merkezde paketleniyor. İhtiyacı olan vatandaş elindeki ‘’Silivri kart’’ ile gelerek buradan ihtiyacı olan ürünleri alıp gidiyor. İhtiyaç sahibi vatandaşlar önceden tespit edilmiş. Yine de muhtarlıklar, camiler, mahalle evlerinden, polis ve jandarmadan veya herhangi bir yurttaş tarafından gelen isimler de listeye ekleniyor.
Yaşlı ve engelli merkezi ayrıca farklı bir hizmet olarak karşımıza çıkıyor. Önceden çıkarılan envanter ile Silivri’nin engelli yurttaşları tespit edilmiş. Bunlara yerine göre eğitim, yerine göre hizmet veriliyor. Şu anda 600 engelliye hizmet veriliyor. Evlerde bakım dahil, ihtiyaç olduğunda hastaneye yönlendirme yapılıyor ve bu insanların gıda yardımları da ine gıda bankasından karşılanıyormuş.
Hemen bu tesisin yan tarafında engelliler eğitim okulu var. Engelliler okulunun yanında ise bir engelli uygulama merkezi var. Burada engelliler çay, kahve yapıyor ve servisi de yine engelli öğrenciler yapıyor. Engelli öğrencilerden Onur ve Erdal bizlere de çay ve kahve servisi yaptılar.
Başkan Özcan Işıkları’ın hedefi ise ileride bir engelliler köyü kurmak. Daha önce bu amaçla 250 dönüm araziyi planlamışlar ama Bayındırlık Bakanlığı buraya el koymuş. Şu anda bu proje üzerinde çalışma devam ediyor. Başkan diyor ki; ‘’aslında bu çalışmaların tamamı ilerideki büyük kurumsallaşmanın ilk adımları. Bu çalışmalar bir nevi kuluçka dönemi. Burası hepimiz için bir eğitim, İlerisi için hazırlık diyebiliriz.’’
Yine farklı bir hizmet diyebileceğimiz ‘’kariyer istihdam ofisi’’de ilgi çeken bir hizmet gibi duruyor.
Verilen bilgiye göre; buradan 4753 kişiye iş bulunmuş, istihdam sağlanmış. Çeşitli kuruluşlar hangi iş kolunda elemana ihtiyacı olduğunu buraya bildiriyorlar. Bu merkez de, bu alanda eğitim vererek, buradaki iş açığı personelini yetiştiriyor, sertifika veriyor, istihdam sağlıyormuş. Yani öyle herhangi bir kurs gibi değil, kalifiye eleman yetiştiren bir kurum. 321 kuruluş bu konuda destek ve talepte bulunuyor, ara eleman ihtiyacı sağlanıyor. ‘’Buradan sertifika alan personel asgari ücretin iki, üç katı bir ücretle işe başlayabiliyor.’’
MEREKZLE BELDELERDE BİR BÜTÜNLÜK YRATILMAYA ÇALIŞILIYOR
Başkan Işıklar bize Silivri’nin eski beldelerini de gezdirdi. Buralarda yapılan ve yapılmaya çalışılan meydan çalışmaları ilgimi çekti. Her yerleşim birimine irili ufaklı meydanlar yapılıyor. Bunun için bazı yerler yıkılıyor. Ve Kent de bütünlük sağlamak adına bütün meydanlarda ve sokaklarda aynı malzeme kullanılıyor. Silivri merkezde de aynı taş kullanılıyor, herhangi bir beldede de. Selimpaşa’da yapılan ve devam edeceği söylenen meydan oldukça ilgi çekici. Burada Caminin etrafındaki duvarlar yıkılmış ve cami ile meydan bütünleşmiş.
Meydanın hemen altındaki eski köy binaları İstanbul Üniversitesine restore ettiriliyor. Bu çalışmalar tamamlandığında Eskişehir, Samanpazarı gibi bir semt ortaya çıkacak gibi duruyor.
Elbette bir günlük geziyi bir yazıya sığdırmak mümkün değil. Ancak çok farklı olan bir iki faaliyetten daha bahsetmeden bu yazıyı tamamlamak olmaz diye düşünüyorum.
CHP’li belediyelerin Kutlu Doğum haftası etkinliği düzenlediğini bilmiyordum. Ayın 14’ünde Silivri’deydik ve 14 – 20 Nisan tarihlerinde kutlanan etkinliğe de şahit olduk. İlçe müftüsü ve Kaymakamla birlikte Kutlu Doğum Haftası etkinliğinin açılışı yapıldı. Kutsal emanetler sergisi vardı. Yoğun yağmurdan dolayı açık havada organize edilmiş etkinlik bir çadırda yapıldı.
Başkan Işıklar bu etkinliğe de siyasi bir çalışma olarak bakmadıklarının altını çizdi. ‘’Benim dünya görüşüm gereği bunları yapıyorum. Kutlu Doğum Haftasını da kutlayacağız. Cumhuriyet Bayramını da, Ramazan da bizim, 23 Nisan da bizim. Bunlar birbirinin alternatifi değil’’ diyor.
Silivri oldukça geniş bir alana kurulmuş bir ilçe. Merkezle beldesinin arası 60km. Beldelerle merkez arasında kopukluk olmamamsı oldukça zor gözüküyor. Bunun için de mahalle evleri, mahalle konseyleri oluşturulmuş. Bu mahalle konseyleri aracılığıyla halk yönetime katılıyor, taleplerini iletiyor. Mahalle konseyleri kurma, meclis kararıyla yapılmış. Bu konseylerde imam, ebe, doktor, hemşire, o mahalledeki sivil toplum örgütü temsilcileri ve halk önderi denen kişiler yer alıyor.
Silivri Belediye başkanı değişik çalışmalardan örnekler de anlattı. Peçeli bir kadının nasıl peçesini açtığını, kadın etkinliklerinde onlarla nasıl kaynaştıklarının örneklerini verdi.
Özcan Işıklar Silivrili. Orada büyümüş. Yaşadığı yeri seviyor ve oraya hizmet etmeyi hayat felsefesi yapmış, sanki kendini Silivri’ye adamış gibi bir izlenim veriyor. Ve yinelemekte sakınca görmüyorum. Özcan Işıklar bütün bu çalışmaları büyük bir heyecanla yapmış. Ama bu heyecanı henüz dinmemiş. Ayni heyecan ve azimle devam ediyor gözüküyor. Bu heyecan oldukça daha çok şey başaracağı güvenini de veriyor.
Nusret yılmazer
Başkan Işıklar’ı oldukça heyecanlı gördüm. Yaptıklarını ve yapacaklarını anlatırken öyle heyecanlı ve öyle hızlı anlatıyor ki, program tam gün olmasına rağmen sanki söylemek istediklerine zaman yetmeyecekmiş gibi hızlı ve heyecanla anlatıyordu.
İşte bu heyecan başkanın kendisini oraya adadığının göstergesiydi. Ben de bu heyecanın sebebini sordum Başkana; ‘’Sayın başkan görevde 3 yılınız bitti. Yani yeni sayılmazsınız. Hatta eskidiniz diyebiliriz. Ama sizi çok heyecanlı görüyorum.’’
Başkan; ‘’evet çok heyecanlıyım. Bu heyecan olmadan bu kadar çok işi, en iyi şekilde yapamam. Bakın Silivri’nin her tarafında belediyemizin yaptığı çalışmalar devam ediyor. Yapılan yerlerin güzelliği benim heyecanımı artırıyor.’’
Başkan Silivri sahilindeki çalışmaları gösteriyor öncelikle. ‘’Bakın buralar mezbelelikti. Bu sahile bakan dükkanlarda kiralık ve satılık ilanları doluydu. Şimdi ise hemen hiç yok. Dükkanlar hava paraları ile el değiştiriyor artık. Bu sahil şimdi cıvıl cıvıl, insan doluyor.’’
Silivri’nin 42km sahili varmış. Bunun 15km’si yürüyüş alanı yapılacak. Çünkü sahilin tamamı yapılmaya müsait değilmiş.
Başkanın öncelikli işi; ‘’sahildeki işgalleri kaldırıp, buraları gezinti ve yaşam alanı haline getirmek, halka açmak.’’ Sahilin yapılan bölümündeki oturma alanlarının tamamı belediyeye aitmiş. Yapılan çay bahçeleri öyle etrafa yayılan, her tarafı işgal etmiş görüntüsü vermiyor. Küçük işletmeler şeklinde ve etrafı komple cam olan, sadece üstü kapalı olan mekanlardan oluşuyor.
Silivri sahili yerli malı taşlarla, Arnavut kaldırım taşları ile döşeniyor. Bunların ömrü uzun oluyor ve doğal olduğu için tercih ediliyor. Zeminde bozulma olduğunda, o alanı bozup yeniden yapmak kolay ve sadece işçilik ücreti ödeyerek yapılıyor.
Sahil boyunda araçlarla hız yapılsın diye otoban yapılmamış. Sahil araçlara kapalı. Eksoz dumanı sahili kirletmeyecek. Araçların geçebileceği genişlikte bisiklet yolu yapılmış. Sahil yolunun sonunda plaj düşünülmüş, halka açık plaj. Sahilin yamacında tehlikeyi önlemek için, felezler filelerle kaplanmış. Kerkenez kuşları buralarda yuva yapabilsin diye filelerde yerler açılmış. Yani insanların rahatı düşünülürken doğa tahrip edilmemiş, hayvanlar da düşünülmüş.
Marina bölgesine balıkçı dükkanları yapılmış. Ama öyle lüks, içkili restoranlar buraları doldurmamış. Sadece ucuza balık almak mümkün. Balıkçılardan çok uygun fiyata, balığı pişmiş olarak alabiliyorsunuz.
SIRADAN BELEDİYE HİZMETİ OLMAYAN İŞLER DE YAPILMIŞ
Silivri belediyesinde, öyle her belediyede olmayan(Türkiye’de 5 tane varmış) hizmetleri de gördük. ‘’Bir elin verdiğini, alan elin görmediği’’, adına ‘’gıda bankası’’ denen mekanlar da yapılmış. ‘’Gıda Bankası’’ aslında bir dernek. Ama belediyenin büyük desteği var. Burada para geçmiyor. Her yardım ayni olarak yapılıyor. Çeşitli derneklerin ve yardımsever vatandaşların getirdiği gıda ürünleri bu merkezde paketleniyor. İhtiyacı olan vatandaş elindeki ‘’Silivri kart’’ ile gelerek buradan ihtiyacı olan ürünleri alıp gidiyor. İhtiyaç sahibi vatandaşlar önceden tespit edilmiş. Yine de muhtarlıklar, camiler, mahalle evlerinden, polis ve jandarmadan veya herhangi bir yurttaş tarafından gelen isimler de listeye ekleniyor.
Yaşlı ve engelli merkezi ayrıca farklı bir hizmet olarak karşımıza çıkıyor. Önceden çıkarılan envanter ile Silivri’nin engelli yurttaşları tespit edilmiş. Bunlara yerine göre eğitim, yerine göre hizmet veriliyor. Şu anda 600 engelliye hizmet veriliyor. Evlerde bakım dahil, ihtiyaç olduğunda hastaneye yönlendirme yapılıyor ve bu insanların gıda yardımları da ine gıda bankasından karşılanıyormuş.
Hemen bu tesisin yan tarafında engelliler eğitim okulu var. Engelliler okulunun yanında ise bir engelli uygulama merkezi var. Burada engelliler çay, kahve yapıyor ve servisi de yine engelli öğrenciler yapıyor. Engelli öğrencilerden Onur ve Erdal bizlere de çay ve kahve servisi yaptılar.
Başkan Özcan Işıkları’ın hedefi ise ileride bir engelliler köyü kurmak. Daha önce bu amaçla 250 dönüm araziyi planlamışlar ama Bayındırlık Bakanlığı buraya el koymuş. Şu anda bu proje üzerinde çalışma devam ediyor. Başkan diyor ki; ‘’aslında bu çalışmaların tamamı ilerideki büyük kurumsallaşmanın ilk adımları. Bu çalışmalar bir nevi kuluçka dönemi. Burası hepimiz için bir eğitim, İlerisi için hazırlık diyebiliriz.’’
Yine farklı bir hizmet diyebileceğimiz ‘’kariyer istihdam ofisi’’de ilgi çeken bir hizmet gibi duruyor.
Verilen bilgiye göre; buradan 4753 kişiye iş bulunmuş, istihdam sağlanmış. Çeşitli kuruluşlar hangi iş kolunda elemana ihtiyacı olduğunu buraya bildiriyorlar. Bu merkez de, bu alanda eğitim vererek, buradaki iş açığı personelini yetiştiriyor, sertifika veriyor, istihdam sağlıyormuş. Yani öyle herhangi bir kurs gibi değil, kalifiye eleman yetiştiren bir kurum. 321 kuruluş bu konuda destek ve talepte bulunuyor, ara eleman ihtiyacı sağlanıyor. ‘’Buradan sertifika alan personel asgari ücretin iki, üç katı bir ücretle işe başlayabiliyor.’’
MEREKZLE BELDELERDE BİR BÜTÜNLÜK YRATILMAYA ÇALIŞILIYOR
Başkan Işıklar bize Silivri’nin eski beldelerini de gezdirdi. Buralarda yapılan ve yapılmaya çalışılan meydan çalışmaları ilgimi çekti. Her yerleşim birimine irili ufaklı meydanlar yapılıyor. Bunun için bazı yerler yıkılıyor. Ve Kent de bütünlük sağlamak adına bütün meydanlarda ve sokaklarda aynı malzeme kullanılıyor. Silivri merkezde de aynı taş kullanılıyor, herhangi bir beldede de. Selimpaşa’da yapılan ve devam edeceği söylenen meydan oldukça ilgi çekici. Burada Caminin etrafındaki duvarlar yıkılmış ve cami ile meydan bütünleşmiş.
Meydanın hemen altındaki eski köy binaları İstanbul Üniversitesine restore ettiriliyor. Bu çalışmalar tamamlandığında Eskişehir, Samanpazarı gibi bir semt ortaya çıkacak gibi duruyor.
Elbette bir günlük geziyi bir yazıya sığdırmak mümkün değil. Ancak çok farklı olan bir iki faaliyetten daha bahsetmeden bu yazıyı tamamlamak olmaz diye düşünüyorum.
CHP’li belediyelerin Kutlu Doğum haftası etkinliği düzenlediğini bilmiyordum. Ayın 14’ünde Silivri’deydik ve 14 – 20 Nisan tarihlerinde kutlanan etkinliğe de şahit olduk. İlçe müftüsü ve Kaymakamla birlikte Kutlu Doğum Haftası etkinliğinin açılışı yapıldı. Kutsal emanetler sergisi vardı. Yoğun yağmurdan dolayı açık havada organize edilmiş etkinlik bir çadırda yapıldı.
Başkan Işıklar bu etkinliğe de siyasi bir çalışma olarak bakmadıklarının altını çizdi. ‘’Benim dünya görüşüm gereği bunları yapıyorum. Kutlu Doğum Haftasını da kutlayacağız. Cumhuriyet Bayramını da, Ramazan da bizim, 23 Nisan da bizim. Bunlar birbirinin alternatifi değil’’ diyor.
Silivri oldukça geniş bir alana kurulmuş bir ilçe. Merkezle beldesinin arası 60km. Beldelerle merkez arasında kopukluk olmamamsı oldukça zor gözüküyor. Bunun için de mahalle evleri, mahalle konseyleri oluşturulmuş. Bu mahalle konseyleri aracılığıyla halk yönetime katılıyor, taleplerini iletiyor. Mahalle konseyleri kurma, meclis kararıyla yapılmış. Bu konseylerde imam, ebe, doktor, hemşire, o mahalledeki sivil toplum örgütü temsilcileri ve halk önderi denen kişiler yer alıyor.
Silivri Belediye başkanı değişik çalışmalardan örnekler de anlattı. Peçeli bir kadının nasıl peçesini açtığını, kadın etkinliklerinde onlarla nasıl kaynaştıklarının örneklerini verdi.
Özcan Işıklar Silivrili. Orada büyümüş. Yaşadığı yeri seviyor ve oraya hizmet etmeyi hayat felsefesi yapmış, sanki kendini Silivri’ye adamış gibi bir izlenim veriyor. Ve yinelemekte sakınca görmüyorum. Özcan Işıklar bütün bu çalışmaları büyük bir heyecanla yapmış. Ama bu heyecanı henüz dinmemiş. Ayni heyecan ve azimle devam ediyor gözüküyor. Bu heyecan oldukça daha çok şey başaracağı güvenini de veriyor.
Nusret yılmazer
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)