16 Nisan 2012 Pazartesi

TAKLA AT Kİ SEVGİNE İNANAYIM

Yolda giderken birisi önünüze geçse ve size ‘sizi gördüğüme çok sevindim’ dese ne dersiniz. Ya da normal bir insan ne cevap verir?


‘’Teşekkür ederim, çok naziksiniz’’ dersiniz herhalde.

Bunu söyleyen ister tanıdık olsun, ister sizin tanımadığınız, ama sizi tanıyan biri olsun. Ne fark eder.

Siz onu tanımasanız bile demek ki o sizi tanıyor. Ya yaptığınız işten, ya da sosyal çalışmalarınızdan tanıyordur sizi.

Burası önemli değil. Önemli olan biri size, sizinle ilgili düşüncesini veya güzel duygularını ifade ediyor.

‘Sizi gördüğüme sevindim’ diyor.

Size düşen de kibarca teşekkür etmektir. Hal hatır sormaktır.

Siz ona teşekkür etmek yerine,

‘’nereden bileyim beni gördüğüne sevindiğini.

Takla at da göreyim.’’

Ya da ‘’hadi dans et, oyna bakalım.’’

‘’Davul zurna ekibine dönerek hadi çalın da bu adam oynasın bakalım. Beni gördüğüne ne kadar sevinmiş bakalım’’ der misiniz?

Hem de sizi sevdiğini söyleyen 60 yaşlarında bir adam olmasına rağmen.

Sanırım normal hiç kimse kendisine, ‘’sizi gördüğüme sevindim’’ diyen birine bu tepkileri vermez.

Ama bizim İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin bunu yaptı.

Kendisi Erzurum’da.

60 yaşlarında bir vatandaş kendisinin önüne geçiyor ve elini Bakana uzatarak, ‘’sayın bakanım sizi gördüğüme çok sevindim’’ diyor.

Bakanın yanıtı çok ilginç.

‘’Yok ya, nereden bileyim beni gördüğüne sevindiğini?

Hadi takla at da göreyim. İnanayım beni sevdiğine.’’

Sonra adamın takla atmadığını görüyor ve herhalde adamın bayağı yaşlı olduğuna da fark ederek takla atamayacağını anlıyor olmalı ki;

‘’hadi dans et, oyna bakalım’’ diyor.

Televizyonda iyi fark edemedim ama sanırım vatandaş, ‘’bakanım böyle kuru kuruya oynanır mı? Müzik yok, çalgı yok’’ falan diyor olmalı.

Bakan da yanındaki davul zurna ekibine talimat veriyor.

‘’Haydi çalın da oynasın bakalım.’’

Davul zurna çalıyor ve vatandaş başlıyor oynamaya.

Bakan da, kendisine sevgisini oynayarak göstermek için, kendi talimatıyla oynayan vatandaştan çok memnun kalıyor.

Gerçekten bu davranışın altındaki sebep nedir diye düşünmeden edemiyor insan.

Siz böyle bir bakanı tasavvur edebiliyor musunuz?

Bu nasıl bir duygudur ki bir bakana, sizi gördüğüme sevindim diyen 60 yaşlarındaki bir adama, takla at da beni sevdiğine inanayım dedirtebiliyor.

Bu tür davranışlara pot kırmak diyorlar.

Bu bakanın ilk potu değil. Ama bana kalırsa bu bir pot kırma değil. Bu bir bakanın insanına bakışının göstergesidir.

Ben bu haberi FOX TV’nin 16 Nisandaki sabah haberlerinde izledim. Haberi Fatih Portakal sunuyordu ve o da bunun doğru olamadığı yönünde bir iki kelime söyledi.

Sonra birileri bilgisayardan veya cep telefonundan mesaj geçmeye başladılar.

Hayır, hayır, yanlış anladınız. Bakanı eleştirmediler.

Bakanı eleştirdiği için Fatih Portakal’a veryansın yaptılar. ‘’Siz bakanı nasıl eleştirirsiniz’’ diye.

Fatih Portakal da başladı kendini savunmaya.

‘’Yahu bu eleştiri değil. Ama bir düşünün bakalım. Bakanın karşısında siz olsanız, babanız olsa, bakan babanıza bunları söylese, siz ne hissedersiniz. Ben sadece empati yaptım. Kendimi o vatandaşın yerine koydum. Hiç hoş olmadı’’ açıklamalarını yapmaya başladı.

Demek ki Başbakan Erdoğan’ın elinde başka kimse kalmadı, İdris Naim şahin’i bir türlü bakanlıktan almıyor.

‘’Ustalık dönemi ‘’kadrosuna yakışmayan bir bakan profili var!

Nusret Yılmazer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder