27 Eylül 2012 Perşembe

ESENYURT MAĞDUREYİTİNDE KİM, NE DEDİ

Önceki gün bu köşede yayınlanan yazımda, Gerçek Gazetesinin imtiyaz sahibi de olan sayın Ali Tarakçı’nın yazısını eleştirmiştim. Hem Tarakçı’nın yazsısı hem de benim yazım uzun bir yazı olmuştu. Yazılar anlaşılsın diye uzun olunca belki anlatılmak istenen konu da genişliyor ve konunun ana amacı da dağılıyor.


Dün Ali Tarakçı bu konuyu tekrar kaleme aldı. Ve özetin özeti olarak tekrarladığı cümle şöyle: “Altaylı, Esenyurt’ta yaşanan bir imar yolsuzlukları iddialarının peşinde değildir. Onun peşinde olduğu Fiyapı’dır. Bir anlamda iş takipçiliğidir.”

Konu neydi?

Esenyurt’ta birçok inşaat firması yüksek katlı imarlar almış, normalin 6 katı imar ve inşaat ruhsatları verilmiş. Bu inşaatlardaki daireler kişilere satılmış. Ulusal medya da reklam karşılığı buradan daire almış.

Büyükşehir belediyesi de bu inşaatları durdurunca hem yüzlerce vatandaş, hem de buradan reklam karşılığı daire alan merkez medya ve bu arada Habertürk (Ciner grubu) mağdur olmuştu. Bunun üzerine de Fatih Altaylı “bu Esenyurt belediye başkanı niye görevden alınmıyor” diye yazı yazmıştı. Bu yazıda; Esenyurt’ta yaşanan çok katlı, normalin 5 –6 katlı inşaat emsalleri (15- 16 emsal) ile inşaat ruhsatları verildiği ve Büyükşehir Belediyesinin de bu inşaatları mühürlediğini ve yüzlerce vatandaşın mağdur olduğu belirtiliyordu.

Benim önceki günkü yazım ise; esas meselenin bir yerel yönetimin kanunsuz ruhsat vermesinden kaynaklandığını, yerel belediyenin ruhsatı Büyükşehir tarafından iptal ediliyorsa ve bundan yüzlerce vatandaş mağdur oluyorsa, burada medya da mağdurlar arasında olsa ve bundan dolayı medya çığırtkanlık yapıyorsa bile, esas sorumlunun yerel belediye olduğunu yazmıştım.

Çünkü kanuna uygun işlem yapmak zorunda olan ve buna uygun davranmadığı için bütün bu sorunları yaşatan ilk sorumlu kurum belediyedir. Dolaysıyla medya da mağdurlar arasında ise kendi çıkarı için çığırtkanlık yapar demek istedim.

Zaten medyanın ulusalı da yereli de aynısını yapar.

Tarakçı da ısrarla diyor ki; “ben Fatih Altaylı’nın iş kovaladığını, mağdurların hakkını savunmadığını söylüyorum” diyor.

Sayın Tarakçı’nın yazısında sadece Fatih Altaylı eleştirilmiyor. Aynı zamanda ona cevap verilerek Esenyurt Belediye başkanı da savunuluyordu. Sayın Tarakçı’nın söylemiyle mesele “sivrisineğin saz” olup olmaması değil, sivrisineğin sesini dahi duymayanın kamu kurumu, belediye olduğunun gözden kaçmış olmasıydı.

Geçmişte birçok gazeteci, çeşitli kamu kurumları nezdinde iş takipçiliği yaptı. Şu anda da Fatih Altaylı da, Ciner grubunun Fiyapı’dan alacağı olan daireleri alamadığı için yazılar yazıyor olabilir, baskı kurup ve bir şekilde bu alacağı tahsile çalışıyordur.

Ve diyorum ki yerel gazeteler de bunu ve daha da ötesini yapmaz mıydı?

Sayın Tarakçı Salı günkü yazısında şunu söylediğini de atlamış gibi gözüküyor. “Fatih Altaylı bir ruhsatlı inşaattan söz ediyor. Ruhsatlı inşaattan dolayı bir belediye başkanı niçin görevden alınsın?”

Bu cümle belediye başkanını savunmak değil midir Sevgili Tarakçı. Bu Altaylı’nın iş takibi yaptığını iddia etmek midir?

Kaldı ki biz kişilerin kendine çıkar sağlamalarından da söz etmiyoruz. Biz kamu kurumu yetkililerinin kamu çıkarına aykırı hareket etmekten söz ediyoruz. 15 emsalle inşaat ruhsatı vermek ne demektir?

İktidar partisi belediyeleri her türlü usulsüzlükleri yapar ve sonunda da bir türlü de yoluna koyarlar. Peki, muhalefet partisinden bir belediyede olsaydı bunlar acaba neler yaşanırdı?

Cebinde parası olan herkes belediyelere, yetkililerine fazladan, açıktan paralar vererek yasal haklarının üzerinde inşaat ruhsatları almak isterler. Şu anda birçok belediyenin yaptığı, parsel bazında imar tadilatı yapmak ve buna göre bölgeden farklı, fazla inşat ruhsatı almak bunun çok güzel örneğidir. Parsel bazında imar tadilatı uygulaması özellikle İstanbul’da oldukça da yaygındır. Şimdi başka bir vatandaş mahkemeye gitse ve böyle bir ruhsatı iptal ettirse, bu inşaattan daire alan vatandaş mağdur olacak. O inşaatın reklamını daire karşılığı alan medya da mağdur olacak. Bu medya çıkarını savunursa suç mudur?

İşte önceki günkü yazımda ben sayın Tarakçı’ya bunu sormuştum. Ve tekrar soruyorum; “ruhsatlı inşaattan dolayı belediye başkanını niçin görevden alsınlar” diyorsan bu o yazıya cevap ve belediye başkanını savunmak değil midir?

İşadamı çıkar elde etmek için her yolu dener. Belki bu çıkar sağlama çabası anlaşılabilir bir durumdur. Adam kendisi için daha fazla çıkar, daha fazla kar ve daha fazla para kazanmak istiyor. Bu çok yaygındır. Ama bu çıkarları elde etmek için kamu kurumu yetkililerine çıkarlar sağlarlar. Görevi kamunun çıkarını korumak olan bazı yetkililer de kişisel çıkarlar uğruna bunlara alet olurlar.

Şahsın işi kendine çıkar sağlamak, kamu görevlisinin işi kamunun çıkarını sağlamaktır. Burada bir usulsüzlük varsa birinci derecede sorumlu kimdir?

Yani hedefe kim oturtulmalıdır.

Türkiye’de merkez medya birçok konuda etik davranmamıştır. Üstelik sadece ekonomik çıkar meselelerinde, kendi reklam alacaklarının takibiyle ilgili değil, siyasi konularda da ilkeli, dürüst ve demokrat bir durum sergilememiştir. Şimdi medya el ve tarf değiştirdi ama bu konuda değişen bir şey yoktur.

Mesele merkez medyanın tutarsızlığı ise bunu tartışalım. Medyayı da yereli ve ulusalı ile masaya yatıralım.

Tarakçı yazısının başında; “imar yolsuzlukları ile ilgili yazdığım birçok yazının CHP’li Büyükşehir Belediyesi meclis üyeleri tarafından soru önergesi olarak meclise taşındı” diyor. Doğrusu bu vesile ile bunları da burada bir kez yazsa da kamuoyu da yeniden bilgilense.

Nusret yılmazer

Not: Benim yazım nedeniyle birtakım olumlu tepkiler aldım. Ama olumlu tepkilerden Gerçek Gazetesi nezdinde Ali Tarakçı’ya geldi. Aynı gazeteden eleştiri yazılarımın yayınlanmasından dolayı övgü ve teşekkür aldı. Bu da buradaki demokratik ortamı göstermesi açısından oldukça iyiydi.





26 Eylül 2012 Çarşamba

ESENYURT ‘TA KADIOĞLU MU, TARAKÇI MI, ALTAYLI MI HAKLI

Esenyurt’ta son birkaç yıldır yapılan ve şimdi inşaatı durdurulan birçok inşaat firması yeni mağdurlar yarattı. Bu şirketlerden daire alan yüzlerce vatandaş, ne dairesini alabiliyor, ne de paralarını geri alabiliyorlar.


Habertürk Gazetesi’nden Fatih Altaylı’da; Neden Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu görevden alınmıyor diye yazdı.

Gerçek Gazetesi’nden Ali Tarakçı da bir yazı yazarak Fatih Altaylı’yı suçladı. Tarakçı; “Efendim ulusal medyanın Esenyurt’ta inşaat yapan bu firmalardan ne kadar reklam alacağı var. Bu medya, reklam karşılığı bu inşaat firmalarından aldıkları daireler buhar oldu da bunun için mi bu yazılar yazılıyor” diye sorguladı.

Normal olarak inşaatlarda emsal oranı 2- 3 iken Esenyurt’ta 13 emsale kadar inşaat ruhsatı verilmiş. Yani 2.800.000m2 fazla ruhsat verildiğinden söz ediliyor ve bundan dolayı da bu ruhsatlar Büyükşehir Belediyesi tarafından iptal edilmiş.

Fatih Altaylı bu konuyu da yazısında dile getirmiş. “Bu kadar anormal emsal inşaat hakkı veren Kadıoğlu neden görevden alınmıyor” diye sorguluyor.

Ali Tarakçı da Altaylı’ya cevaben; “Altaylı bunu soruyor ama, Altaylı bir ruhsatlı inşaattan söz ediyor. Ruhsatlı inşaattan dolayı bir belediye başkanı niçin görevden alınsın” diye cevap veriyor.

Tarakçı dünkü yazısında; “Habertürk Gazetesi ve televizyonları, Esenyurt’ta inşaat yapan firmalarından ne kadar TL’lik ilan aldı. Ve şu anda ilanlardan dolayı ne kadar alacağı var?”

“Altaylı’nın Fiyapı ve Esenyurt ile ilgili yazdığı yazılar sonrasında Genel Yayın yönetmenliğini yaptığı Ciner’in medyasındaki şirketleri (gazeteleri, dergileri, radyoları, televizyonları) alacaklarını aldılar mı?”

Ali Tarakçı açıkçı şunu soruyor: Bu yüksek emsalle yapılan binalardan birçok daire, bu gazete ve televizyonlara reklam karşılığı verilmişti. Dolaysıyla Büyükşehir Belediyesi bu ruhsatları iptal edince, inşattalar durdurulunca bu gazete ve dergiler reklam karşılığı aldıkları bu daireleri alamayacaklar. Dolaysıyla bu inşaat firmaları ve özellikle Esenyurt Belediye Başkanı Nemci Kadıoğlu’na yükleniyorlar. Yani bu gazete ve dergiler kendi çıkarlarını, alacaklarını alamadıkları için çıngar çıkarıyorlar diyor.

Ali Tarakçı burada neden Esenyurt Belediyesini savunuyor bilmiyorum.

Ali Tarakçı da bir gazete- Radyo sahibidir. Kendisi de reklam karşılığı daire alabilir. Bir belediye ruhsat vermiş, ruhsat karşılığı yapılacak daireleri tapuya işletmiş ve satış yapabiliyorsa, bu daireleri kimin aldığı önemli değildir. Reklam karşılığı almak da önemli değildir.

Gazete ve dergiler inşaat ruhsatı denetleme kurumları değildir. Elinde evrak ve belgeleri varsa buna inanmak durumundadırlar. Bunların usulüne uygun olup olmadığını yetkili kurumlar denetler. Elbette basın bu alanlarda usülsüzlük varsa üstüne gider, araştırır. Ama belge vermek, verilen belgeyi kanuna uygun vermek ilgili kurumların işidir. Nitekim bu kurumlardan Büyükşehir Belediyesi bu yanlış gidişe dur demiştir.

Bu gazete ve dergiler daha önce bu inşaat firmaları ile ilgili pozitif haber de yapmış olabilirler. Eğer yanlış ve taraflı, haksız, reklam haberler yapılmış ise bunlar o gün, o haberler yapıldığında başka haber kanalları, başka yayın organları tarafından eleştirilmeli ve bu haberlerin değerlendirilmesi yapılmalıydı.

Bu yapılmadığı gibi bugün reklam paralarını veya reklam karşılığı aldıkları dairelerini alamadıkları için bile olsa bu usulsüz ruhsatları veren belediye başkanını eleştirmelerine karşı çıkmak doğru değildir.

Sonunda bir belediye başkanı kanunları hiçe sayarak ruhsat vermemelidir. Veriyorsa neye güvenerek verdiği elbette ortaya çıkmalıdır. Kanunsuz yapılan işin hesabı verilmelidir. Dün sorulmamışsa bugün sorulmalıdır.

Bunun sorgulayanları eleştirmek Tarakçı gibi bir gazetecinin işi değildir diye düşünüyorum. Çünkü Tarakçı yazısında sadece bu gazetelerin haberlerini şimdi yapmalarına karşı çıkmıyor. Aynı zamanda Necmi Kadıoğlu adına cevap veriyor. Efendim “ruhsatlı yapılan binalardan dolayı niçin görevden alınacak” diyor.

İyi de madem ruhsatlıydı, madem ruhsatlar kanuna uygundu niçin bu ruhsatlar iptal edildi, niçin inşaatlar durduruldu, niçin bu kadar insan mağdur oldu?

Bunun bir sorumlusu yok mu? Bu ilçenin belediye başkanı bu işten sorumlu olmayacaksa kim sorumlu olacak?

Ulusal medyanın yaptığı reklam karşılığı gayrimenkul alma uygulamasını yerel medya yapmıyor mu, yapmaz mı?

Yaparsa yanlış mı yapar? Bu tür bir anlaşma yapar da alacağını alamazsa ne yapar?

Bütün bunlardan ne tür bir kötülük olduğunu, bunların hiç kendisinin veya başka bir yerel yayan sahibinin başına gelip gelmediğini; bir yerel yayın sahibi olarak Tarakçı’nın açıklamasının uygun olacağını düşünüyorum.

Ben Necmi Kadıoğlu görevden alınsın demiyorum. Ama bir yerde yanlış bir şey varsa o yanlışın hesabı sorulsun. Çıkar çatışması da olsa bir hesap soruluyorsa buna karşı çıkmak doğru mudur? Bu çıkar çatışmaları halkın konuyu daha iyi algılamasına katkı sunuyor.

Kaldı ki burada yanlış ve haksız verilen emsalden ve iptal edilen dairelerden dolayı, reklam karşılığı alınan daireden ve şu anda onu kaybetmesinden dolayı o gazeteler de mağdur sayılmaz mı?

Esenyurt’ta kanuna uymayan bir emsal verilmiş ve bundan belediye başkanı Kadıoğlu sorumludur. Fatih Altaylı reklam karşılığı da olsa alacağını alamamışsa ve burada hukuksuz yapılan bir uygulama nedeniyle mağduriyet varsa Fatih Altaylı sorumlu olmamalıdır.

Tarakçı yazısında Esenyurt Belediyesini savunmak bana düşmez demiş ama sonunda o görevi yapmış. Onun için söylüyorum, Esenyurt Belediyesini savunmak da Ali Tarakçı’nın işi olmamalıdır.

Nusret yılmazer

24 Eylül 2012 Pazartesi

BEYLİKDÜZÜ’NÜN YENİ ULAŞIM PLANINDA HALKIN MAĞDURİYETİ

Beylikdüzü’ne ilk geldiğimizde trafik oldukça rahattı. Trafik sıkışıklığı ve gürültüsü bizi rahatsız etmiyordu. Beylikdüzü’nde yüksek binalar, çok katlı binalar çoğaldıkça bu sorun da kendini iyice hissettirdi. Hele çoğalan AVM’ler Ana caddeleri işlemez hale getirdi. Şimdi Beylikdüzü’nün ara sokaklarında bile trafik sıkışıklığı bir hayli fazla. Kentin ana girişi ayrı bir facia. Bu önemli sorunlar çözülmezken bir de kentin ana girişindeki iki otobüs durağının iptal edilmesi çok sayıda şikayete neden oldu.


Bu Beylikdüzü’nde yol anlamında hiçbir şey olmadı anlamına gelmiyor elbette. Mesela Beylikdüzü’nün iç mahallelerinde çok sayıda yol açıldı. Derviş Eroğlu caddesinden Adnan Kahveci Mahallesine, BEKO’ya doğru bir kavşak ve yol yapıldı. Şimdi Atatürk Bulvarı’ndan Adnan Kahveci Mahallesi’ne bir köprülü kavşak yapılıyor. Bunlar oldukça güzel çalışmalar ama yetmiyor.

Mesela Atatürk Bulvarı’ndan Adnan Kahveci Mahallesi’ne yapılan köprülü kavşak çok doğru ve işlevsel ama bu trafiği çözmeye yetmeyeceği gibi Atatürk Bulvarı’ndaki trafiğin yükü daha da artıyor. Zira zaten, özellikle kış aylarında Beylikdüzü’nün girişi trafik açısından oldukça sıkıntılı iken, bu yeni kavşak açılınca buradaki trafik daha da artacaktır.

Metrobüsün Beylikdüzü’ne gelmesiyle birlikte, ilçede trafikle ilgili bazı düzenlemeler yapılacağı daha önceden açıklanmıştı. Bu düzenleme daha çok, ilçenin iç kısımlarında oturan insanların Metrobüs duraklarına ulaştırılması hedeflenerek yapılacak diye düşünüyorduk. Bu konuda belediye yetkililerinden çok sayıda açıklama da şahsen duymuştum.

Şimdi Metrobüs Beylikdüzü’ne geldi. Beylikdüzü’nde trafiğin akışı da değişti. Ama bazı iyileştirmelerin yanında birtakım olumsuzluklar da oldu. Mesela Atatürk Bulvarı’nda, Beylikdüzü’nden çıkış istikametinde iki otobüs durağı iptal edildi. Bunun mantığını anlamak zor. Üstelik bu iki durağın karşısında 17 – 18 bin nüfuslu devasa bir site var.

E 5 den dönüp köprünün üzerinden Beylikdüzü’ne hemen girişte, düz olarak devam eden cadde Atatürk Bulvarıdır. Burada ilk 50 metrede bir otobüs durağı vardır. 500 metre sonra da ikinci otobüs durağı. Şimdi Beylikdüzü’ne gelen otobüsler bu iki durakta da durup yolcu indiriyorlar. Ama Beylikdüzü’nden Mecdiyeköy ve Taksim’e giden, Yani Beylikdüzü’nden dışarı çıkan belediye otobüsleri bu iki durakta yolcu alamıyorlar. Yani bu iki durak fiili olarak iptal olmuş durumda. Bu duraklardan belediye otobüslerine binen çok sayıda vatandaş şimdi mağdur ve şikayetçi. Şahsen bana gelip şikayet eden onun üzerinde vatandaş oldu.

Bu durakların iptal sebebini ben kendimce buldum. Belediye de aynı nedenle mi bu durakları iptal etti bilmiyorum. Ama sebep ne olursa olsun bu uygulama oldukça yanlış.

Nedir bunun sebebi?

Büyükşehir mahallesinden gelip, Cumhuriyet caddesinden Atatürk Bulvarına dönen yerde, (Fatih Sultan Mehmet Camii önünden) yani Çamlık Caddesi’nin başına girilmez tabelası konuldu ve burada trafik tek yöne dönüştürüldü. Böylece belediye otobüsleri Çamlık caddesine giremedikleri için Atatürk Bulvarı’na da giremiyorlar. Böylece Atatürk Bulvarı’nda bulunan bu iki durak da fiilen kullanılamaz oluyor.

Halbuki belediye otobüsleri dışında bütün araçlar bu girilmez yoldan giriyorlar. Olan sadece belediye otobüslerine ve bu durağı kullanan halka oldu. Çünkü buradaki trafik kurallarına sadece belediye otobüsleri uyuyor. Belediye otobüsleri de Cumhuriyet Caddesi’nden devam ederek Caddenin sonundan direk Beylikdüzü, Bizimkent köprüsüne çıkıyorlar. Böylece bu iki durak da geride kalmış oluyor.

PRATİK ÇÖZÜM ÖNERİSİ

Çamlık Caddesi başına girilmez tabelası konulurken belediye otobüsleri hariç diye bir yazı veya resim konulsa bu sorun çözülürdü. Kaldı ki bu yolun iki tarafında da park eden araçlar var. bu araçların yol kenarına parkı engellenebilse zaten yolun çift taraflı çalışmasında da sıkıntı olmaz.

Bu kadar basit konuda ilk akla gelen çözümün halkın mağduriyeti yönünde olması insanı düşündürmeden olmuyor.

Gerçek Gazete’sinde okuduğum bir haber üzerine bu yazıyı kaleme aldım. Zira Belediye başkanımız Beylikdüzü’nde “yeni bir ulaşım mastır planı” hazırladıklarını açıklamış.

Ulaşım Mastır planının özü de, bir – iki otobüs güzergahı oluşturulması. Bunlardan biri Tüyap’tan kalkan otobüsün Adnan Kahveçi mahallesi ve Cumhuriyet mahallesinden geçen otobüslerin, Esenyurt Devlet Hastanesine ve Esenkent’e kadar gitmesi.

Bence bu güzergah faydalı olmuştur. Zira en azından Beylikdüzü’ndeki insanları Esenyurt Devlet Hastanesi’ne taşıyacak.

İkinci bir güzergah ise; Beylikdüzü’nden Fatih Üniversitesi’ne yeni otobüs seferlerinin başlayacağı ile ilgili. Beylikdüzü’nde otorup Fatih Üniversitesi’ne giden kaç öğrenci var bilmiyorum. Belli başlı öğrenci varsa elbette doğru bir uygulama olacaktır. Ama ben yeterli öğrenci veya yolcunun çıkacağını sanmıyorum. Bu hattın bir süre sonra iptal olacağını düşünüyorum.

Belediye Başkanı Yusuf Uzun, “Metrobüs’ün gelmesi ile birlikte, ilçemizden hareket eden toplu taşıma araçları ile ilgili yeni bir mastır planı hazırlıyoruz. Bu kapsamda yeni hatlar oluştururken, bazı hatlara da yeni duraklar ekleyeceğiz” demiş.

Başkanın bu söylemine uyacak uygulama yapılırsa iyidir. Ancak bazı durakların iptal edilmesi de bu mastır planda var mı bilmiyorum. Başkan bunu söylememiş. Ama bazı durakların fiili durumda iptalinin var olduğunu ve vatandaşın bundan oldukça mağdur olduğunu biliyoruz.

Bu sorun oradaki girilmez tabelasından kaynaklanıyorsa bunun çözümünü önerdik. Bunun çözmek oldukça kolay.Yeter ki yetkililer bu mağduriyeti dikkate alarak azıcık düşünsünler.

Halk daha fazla mağdur edilmeden bu sorunun çözüleceğini ümit ediyoruz.

Nusret Yılmazer