Beylikdüzü'nde
2014 yılının ilk meclis toplantısı yapıldı. İlk meclis toplantısı, belediye
meclis salonu yerine Yakuplu Sosyal tesislerinde yapıldı. Gerekçesini de
belediye başkanı İmamoğlu "meclis salonunda tadilat yapılıyor" diye
açıkladı.
Sanırım
beş yıllık kullanımın ardından meclis salonunun hem bakıma ihtiyacı vardı, hem
de daha önce üç partili,üç gruplu salon olarak dizayn edilmiş koltuk yapısı,
iki partili ve iki gruplu salon olarak dizayn edilecek. Bundan dolayı hem bu
toplantı, hem de devamı olan Perşembe günkü meclis toplantısı Yakuplu Sosyal
tesislerinde yapılmış olacak.
Meclis
toplantısının sunumunu yapan, eski Başkan Yusuf Uzun'un sunucusu, dinleyicilere biraz karmaşık gelen bir hikaye
anlattı. Bu hikayede kime ne söylemiş olduğu çok anlaşılmadı. Sanırım başkan
İmamoğlu da bundan biraz rahatsız oldu.
Hikayeyi
şöyle özetlersek, "bir Kızılderili kabile reisi,
çadırının önünde biri siyah, diğeri beyaz olmak üzere iki köpek beslermiş.Bu
İki köpek sürekli kavga edermiş. Bir gün torunu Kızılderili reise sorar: "dede bunlar niçin hep kavga ediyor. Ve
bu kavganın kazanını kim olur"? Reis de, "köpeklerden birinin iyiliği,
diğerinin de kötülüğü temsil ettiğini, bunun için sürekli kavga ettiklerini"
söyler. "Kazanana gelince, ben hangisini iyi beslersem, o kazanır"
der.
Sunucu ardından da şunu söyleyerek sözünü tamamladı. "her
insanın içinde iyilik ve kötülük vardır. Biz hangisini beslersek o kazanır.Kızılderili
reis de bu köpeklerin kavgasını, içindeki iyilik ve kötülüğü unutmamak için
beslermiş."
Hikaye, seçim süreci üzerine anlatılınca ve bu sürecin sonunda
oluşan ilk meclis açılışında böyle bir hikaye anlatılınca insanlar ister
istemez çok şey düşündü. Bir çok kişi de bu hikayeden rahatsız oldu.
Kimler siyah köpekti, kimler beyaz köpek?
Kim, kimi besledi?
Kazanan iyilik mi oldu, kötülük mü?
Buna kim karar verecek?
Bu elbette bir hikayedir. Belki fazla üzerinde durmamak en
iyisidir. Ancak anlatanın da bir gayesi olmalı demeden edemiyor insan.
Başkan İmamoğlu mikrofonu alınca bu hikayeye atıfta bulunarak "biz
hep iyiliklerle çalıştık. Beylikdüzü'nde iyilik kazandı" diyerek
konuşmasına başladı. İmamoğlu, bizim içimizde kötülük yok mesajı verdi.
Beylikdüzü'nde 30 Mart seçimini CHP büyük bir farkla kazandı. Bu
fark bugünkü ilk meclis toplantısındaki; Meclis başkanvekili ve encümen
seçimlerinde kendisini iyice hissettirdi. Meclis 1. başkanvekili ve 2.
başkanvekili ile divan katiplikleri ile encümen üyeliklerine AKP hiç üye
veremedi. Komisyon seçimlerinde ise 5
üyenin 3'ü CHP'den, 2'si AKP'den olmak üzere seçildi.
Gerçi 2009 - 2014 döneminin ikinci yarısında CHP'li Ömer Şatır
MHP'nin desteğiyle Meclis başkan vekili seçilmişti ama sadece bir oturumun kısa
bir bölümüne başkanlık yapabilmişti. İlk dönemde neredeyse hiç meclise gelmeyen
Yusuf Uzun, ikinci dönem CHP'li vekil oturmasın diye, her meclis toplantısına
katılmış ve meclisi bizzat kendisi yönetmişti. Şimdi yeniden Meclis 1. başkan
vekili seçilen Ömer Şatır'ın sanırım bu tür bir sorunu olmayacak.
Tabii önceki dönemde MHP de 5 üye ile mecliste temsil ediliyordu.
Ve mecliste kilit rolü oynuyordu. MHP, AKP'den yana oy kullanırsa AKP'nn dediği
oluyor, CHP' den yana oy kullanırsa o kazanıyordu. Nitekim meclis üye sayısı
çok az olmasına rağmen hemen her komisyonda üyesi vardı.
Şimdi kozlar CHP'de. Ve bunun
sonucu olarak CHP elindeki ezici çoğunlukla her koltuğa kendi adamlarını
seçti. Bu bazı kişiler tarafından eleştirilse de, AKP'nin başka yerde ve
TBMM'de yaptığının aynısıdır. Hem iktidara susamış bir partiye de fazla çok
görülmez. Seçimi kazanıp koltukları AKP'ye niçin versinler ki?
Fazlasını beklemek bizim demokrasi kültürümüz için lüks sayılır!
Başkan Ekrem İmamoğlu'nun sürekli hoşgörülü tavrı ortamı
rahatlatsa da tartışma yaratacak konular henüz görüşülmedi. 2013 yılı faaliyet
raporlarının görüşülmesi önemliydi. Ve 2013 yılı denetim raporunun görüşülmesi
de.
Eski dönemle ilgili bu iki gündem maddesinin görüşülmesi gerginlik
yaratacaktır diye düşünüyorum. Zira geçen yıl CHP'nin en çok itiraz ettiği
harcamalar ve uygulamalar buradaydı. Bakalım Perşembe günü neler yaşanacak?
Geçmişe sünger çekilip, her şey unutulacak mı?
Yoksa, varsa yanlışların hesabı sorulması yöntemi mi tercih
edilecek?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder