7 Ocak 2011 Cuma

TÜRK HUKUK SİSTEMİ

Önceki yazımızda ‘Türkiye’de hukuk Çıkmazda’ demiştik ve buna örnekler vermiştik. Şimdi hukukun başındaki kişi olan ve hukukta yenilenme ve gelişmeyi sağlayacak adalet Bakanının da hukuktan şikayet ettiğini görüyoruz.
CMK’nin 102. maddesiyle birlikte yaşanan tahliye tartışmalarına katılan Adalet Bakanı Abdullah Ergin ‘’yargılama sürelerinin uzunluğundan şikayet etti. ‘’1.5 milyon dosya bekliyor’’ dedi. Bakan Engin, ‘’ 280 kişinin tahliye edildiğini belirterek, 05-01-2011 itibariyle düzenlemeden toplam 953 tutuklunun yararlanabileceğinin hesaplandığını’’ söyledi.
Abdullah Ergin, asıl tartışılması gereken konunun yargılama süresinin uzunluğu ve bu sürenin nasıl kısaltılabileceği olduğunu vurgulayarak, “1000-1200 kişi bu düzenlemeden istifade edecek gibi görülüyor. Radikal tedbirler alınmazsa bu rakam 2 bin olur, 3 bin olur, 2014’te daha fazla da artabilir. Burada tıkanıklık yüksek yargımızda’’ dedi
Ergin , ‘’AİHM’de Türkiye aleyhine açılan davaların yaklaşık yüzde 14’ünün Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesindeki “özgürlük ve güvenlik hakkına’’ ve bu hakkın ihlaline ilişkin davalar olduğunu ifade etti.
Tutukluluk süresinin uzunluğundan şikayet eden Adalet Bakanı’nın bağlı olduğu parti, AKP tutukluluk süresini azami 4 yılla sınırlayan CHP’nin önergesine karşı çıkıyor.
Adalet Bakanlarının işi hukuktan şikayet etmek olmamalıdır. Şikayeti halk yapacak, yetkililer çözüm bulacaktır. O makamlar şikayet etme yerleri değil, çözüm bulma yerleridir. Sekiz yıllık kesintisiz ve güçlü iktidar döneminde bu soruna çözüm bulamayanların, sekiz yıl sonra şikayet etme hakları olmamsı lazımdır.
Şimdi Türk Hukuk Sistemine dair şikayetlerimizle ilgili bazı örnekler verelim ve Adalet Bakanı’ndan çözüm getirmesini bekleyelim!
Üstelik vereceğimiz örnekler %14 kapsamına değil, %86 oranına giren cinsindendir.
Elbette bir şeyi unutmamak gerekir. Buradaki tek sorun hukuktan kaynaklanmıyor. Bence hükümetin ve yargının yetkili hakimlerinden de kaynaklanmaktadır. Vereceğimiz birçok örnek bunun göstergesidir.
Hakimlerimizin verdiği çok karar tartışma konusudur. Belki bu dünyada da böyledir. Ama dünyada en çok Türk hakimlerinin verdiği kararlar AİHM’den dönüyor. Bu da bizim hukukumuzda ve hukukçularımızda fazlaca sorun olduğunu gösteriyor.
Türk mahkemelerinin çok sayıda kararı Avrupa insan Hakları mahkemesinden dönüyor. Bu konuda Türkiye’nin ödediği çok miktarda tazminat var. Öyle anlaşılıyor ki daha da ödemeye devam edeceğiz.
Peki, Türk Hukuk Kurumu neden bu kadar çok yanlış karar veriyor. Hukuk sistemimizde mi bir sorun var, yoksa hâkimlerimiz mi yasaları iyi uygulamıyorlar?
Bence her ikisinde de sorun var. Hukuk sistemimizde sorun olduğu kesin. Bugün, başta anayasamız olmak üzere, birçok yasamızın tümden değişmesini istemiyor muyuz?
Ayrıca Yargıtay’daki eksiklikler, HSYK’nın yapısı sürekli tartışma konusudur.
Öyleyse hukuk sistemimizin sorunlu olduğunu kabul ediyoruz.
Gelelim hakimlerimizin adaletine. Hakimlerin kişisel adaletsizliklerinden zarar görmüş çok insanımız vardır. Benim de başıma böyle bir adaletsizlik geldi ve u adaletsizliğin bedelini hakim ödemedi.
Aslına bakarsanız hukuk sistemimizde yangın var.
Alın size can alıcı bir örnek hukuk skandalı;
Mesleği avukat olan biri, merkezi sistemle ısınan bir binada on iki yıldır oturuyor. Bu adam 12 yıldır aidat ödemiyor, mahkemeler hakkında karar veremiyor, Banka tahsis belgeli dairesi var, tahsisine tedbir koyulamıyor. Çünkü hakim tahsise tedbir kararı vermiyor.
Bu konuda karar veremeyen hakim, bu sitede yönetici olsa ne yapar acaba? On yıl boyunca diğer komşularının parasıyla ısınan bu komşusu hakkında ne düşünür?
Hakimlerimiz somut olaylara göre karar vermiyorlar. Sorunu basitçe ele alıp, önce hukuki sonra vicdani karar veremiyorlar.
Sokaktaki on vatandaşı çevirip “adalete güveniyor musun” diye sorsak, eminim yedi, sekiz kişisi hayır diyecektir. Bu insanların güvensizliğinin nedeni hukukumuzdaki eksiklik ve yanlışlardan çok, hakimlerin adaletine güvenmemekten kaynaklanıyordur. Hemen birçok vatandaşımızın başına gelmiştir, göz göre göre adaletsizlik.
İşte bundan dolayı da Türkiye’de hukuk mücadelesini kaybeden birçok kişi ve kurum, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidiyor. Orada haklarını elde edip, Türkiye’den tazminat alıyor.
Artık Türkiye’nin adaletinin yanlışları AİHM’den dönmesin. Hem Türkiye bu kadar çok bedel ödemisin, hem de hukuk alanında da da dünyanın ikinci sınıf ülkesi olmaktan kurtulalım.
Bu konuya devam edeceğiz ve bizatihi devletin kendisinin, hukukta yaptığı hukuksuzluğa örnek vereceğiz. Bu davada bir tarafta devlet var, diğer tarafta kendi devleti tarafından kandırılmış, aldatılmış binlerce insan var.

Nusret yılmazer
yilmazernusret@hotmail.com.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder