29 Mart 2011 Salı

BU YAPIYLA DEĞİŞİM OLABİLİR Mİ ?

Ülke yeni bir seçime doğru giderken çok da iyi şeylerin oldu söylenemez. Ben şahsen gelecek adına çok ümitli değilim. ‘’Demokrasinin sınırları genişleyecek, ileri demokrasiye geçeceğiz’’ derken, bizleri ürküten gelişmeler yaşanmaya başladı.


AKP’nin demokratik alandaki gelişmeleri gündeme getirmesi, demokrasinin önündeki engelleri kaldırma çabası, AKP tabanından olmayan, hatta ona yakın olmayan toplum kesimleri tarafından destek gördü.

O destek sayesinde AKP’nin içerde ve dışarıda gücü arttı. İç ve dış toplum ona daha bir güvenle baktı.

Gerçi AKP her iyi gelişme yaptığında, buna yönelik kanun çıkarttığında yanında bir de kendi işine yarayacak kötü madde geçiriyordu. Birçok kişi bunu önemsemedi. Çünkü yıllardır devleti yönetenlerin değil yapmak, söylemediği şeyler yapılmak isteniyordu.

Sonra AKP, ülke yönetimindeki yetkileri bir bir eline alınca, hükümet etmekten iktidar olmaya doğru gittikçe demokrasi yönündeki ilerleme durdu.

Bu sürece kadar muhafazakâr demokrat olan parti, milliyetçi muhafazakâr olmaya yöneldi.

Ülkede baskılar arttı. Polisin taraflı davranışları iyice belirginleşti. Bir kesime oldukça nazik, kibar davranan polis, diğer taraftan öğrenciye, işçiye karşı aşırı şiddet kullanmaya başladı.

Bu tür gelişmeler birçok iktidarın başına gelmiştir. Kendini dokunulmaz gören iktidarlar bir süre sonra yapılan seçimlerde alaşağı edilince şaşırmışlardır ama iş işten geçmiştir artık.

Bugüne kadar yaşanan bu durum bu kez çok kolay yaşanmaz diye düşünüyorum. Bu dönem buna engel olacak bir siyasi yapı var.

Bir defa bizim halkımız muhafazakardır. Yani her şeye rağmen iktidarın bu anlamda çok ciddi bir tabanı var. Bu halk iktidarın bu yanlışını çok kolay görmez.

İkinci olarak sadece geçim derdine düşmüş halkın dünyadan pek haberi yok. Demokrasi ve insan haklarından çok da haberdar olmayan bu halk, toplumun bir kesiminin ezilmesine duyarlılık göstermeyebilir.

Televizyon kanallarında bazen halka sorular soruluyor.

Kıbrıs nerededir?

Vatandaş cevap veriyor; ‘’Kıbrıs’ı iyi bilirim, ben orda askerlik yaptım.’’

Peki nerede?

‘’Karadeniz tarafında bir yerde olacak.’’

Çok ünlü dünya liderlerinin isimleri soruluyor, ‘şarkıcı veya bakan olabilir’ deniliyor.

‘’Muammer Kaddafi kimdir’’ deniliyor; bazıları ismindeki Muammer’den dolayı Müslüman biri olduğunu düşünüyor ama çok büyük bir orana sahip kitle kim olduğunu bilmiyor.

Devrik Mısır Cumhurbaşkanı Mübarek'i şarkıcı, Türkiye'nin bulunduğu yeri Türkiye kıtası" diye tarif eden insanlarımız çoğunlukta.

İşte beni ürküten bir durum da budur.

Hani bir zamanlar Aysun Kayacı bir söz etmişti de yer yerinden oynamıştı ya. ‘’Benim oyumla dağdaki çobanın oyu aynı mı’’ diye?

Şimdi kimsenin oy değerini tartışmayacağım ama bu ülkenin ve dünyanın farkında olmayan insanların yoğunlukta olduğu bu ülkede, demokrasi ve insan haklarının ileriye gitmesi zordur.

Çünkü bunu talep edecek kitle azınlıkta kalıyor. Bu kitle bağlı olduğu kesime biat ediyor. Sorgulamıyor, eleştirmiyor. Onun için de etkili olamaz.

Hükümet yardımını sadaka gibi alabiliyor, çalışıyor, evi ailesi var. Sokakta kalabalıklar oluşturuyor. Ama insan haklarından, demokrasiden bi haber yaşıyorlar.

Peki, TV’den izlediğimiz bu halk, demokrasinin bu kadar tek yönlü işlemesinden rahatsız olur mu, haksızlığa uğrayan gazetecilere sahip çıkar mı?

Ülkedeki adaletsizliklere tepki gösterebilir mi?

Değişen yasaların kime hizmet edeceğini bilebilir mi?

Halkoyuna sunulacak anayasayı anlayabilir mi?

Ülkede düşünen insanlar, yazarlar gazeteciler bu kadar sıkıntı yaşarken halk bunları düşünebilir mi?

Sivas’da insanları diri diri yakan bu halk, bütün bunları umursayabilir mi?

O olaylarda önderlik yapanlar sonra milletvekili olmadılar mı?

Düşününce insanı ürküten o kadar çok şey geliyor ki insanın aklına…

Rahat olmak çok mümkün olmuyor.

Nusret Yılmazer

yilmazernusret@hotmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder