Beylikdüzü'ne akil insanlar gelecek diye, birbirini gazlamış birçok insan toplantı salonuna gelerek küfürler arasında ''korsan İstiklal marşı'' okumuştu. Buna tepki gösteren birçok insan da bu dayatmacı davranış karşısında ayağa kalkmamıştı.
Bu kez orada çekilen fotograflar birçok gazetede yayınlanmış, facebok'da küfürler eşliğinde dolaşmıştı.
14 Mayıs'da meydana gelen bu olaydan 5 gün sonra da 19 Mayıs Atatürk'ü anma, gençlik ve spor bayramı vardı. Ben de merak ettim; o gün akiller toplantısında ''terör estiren'' grup bu 19 Mayıs törenlerine ne kadar ilgi gösterecek? Sadece bunu görmek için gitmedim törene ama bu gruptan kaç kişi gelecek diye de merak ettim.
19 Mayıs sabahı tören alanına gittim. Lise öğrencileri, resmi yetkililer, siyasi partilerde görev alan insanlar ve bir iki derneğin çelengi vardı. Özellikle akil insanlar toplantısında bayrak savaşı yapanlar, bayrağı ellerinde dolaştıranlardan hiç birini tören alanında göremedim. İstiklal marşı okumadınız'' diye bağırıp çağıranlar, hakaret edenlerin neredeyse hiçbiri gelmemişti 19 Mayıs'ı kutlamaya. (tabiiki görev almamış kesimden söz ediyorum) Demek ki oradaki tepkici çoğunluğun derdi milli değerlere sahip çıkmak değilmiş. Oradaki tepkici çoğunluğun derdi' Türkiye Cumhuriyetinin' saygın sembollerine ve günlerine sahip çıkmak değilmiş. Birileri onlara ''gelin akiller geliyor. Onlara gününü gösterelim. Beylikdüzü'nde onlara yer olmadığını gösterelim' demiş. Onlar da gelmiş vazifelerini yapmışlar.
Birçok insan çeşitli illerden Ankara'ya, Sıhhıye Meydanı'ndaki kutlamalara katılmak üzere gitti. AKP'ye gövde gösterisi yapmak için gitti. Elbette yine bir örgütlenme, yine bir kampanya ile gittiler.
Yüreğinde gerçekten yurt sevgisi, vatan sevgisi olanlar böyle bir tepkiye veya gösteriye ihtiyaç duymadan zaten olması gereken yerde oluyorlar. Yüreğinden geldiği gibi davrananlara insan elbette saygı duyuyor. Ama sadece gösteri amaçlı olunca bu tepkiler çok sırıtıyor. Bu tür insanlar yarın durum değişikliğinde hemen, kendilerince karşı taraf dedikleri gruba dahil oluyorlar. Ve bu kez aynı tavırları orada gösteriyorlar. Bilgisiz, bilinçsiz olan bu insanlar bilgi sahibi olmak istemiyor ve toplumun en tehlikeli kesimini oluşturuyorlar.
Kim ki konuşmaktan, anlamaktan, öğrenmekten ve fikirleri fikirle eleştirmekten yana değil onda problem var demektir.
Beylikdüzü Kaymakamı Sayın Ahmet Demirkol'da 14 Mayıs'daki o etkinliğe gelmişti. O da ''Korsan yapılan, hakaret amaçlı ve dayatmacı İstiklal Marşı'' gösterisinde ayağa kalkmadı. Bu dayatmacı ve şov amaçlı gösteriye tepki gösterdi. Bir hayli hakarete ve küfüre maruz kaldı, tıpkı diğer ayağa kalkmayanlar gibi. Bütün bunları facebokta yayınlayan Bizim Bakış gazetesi de kaymakamı aramış ve kaymakam da kendilerini ziyaret ederek orada neler olduğunu, niçin öyle davrandığını ve hatta bu çözüm sürecine neden destek verdiğini anlatmış.
Tepkici grubun bu çabasını internette yayanlardan biri olan Bizim Bakış gazetesi de Kaymakam'a oldukça saygılı davranmış. Bu elbette güzel ama neden dün, 'yahu ne oluyoruz, bu kadar küfüre ne gerek var' türü tavır almadı merak ediyorum. Sayın Kaymakam kendilerini ziyaret edince mi anladılar A. Mesut Demirkol'un saygın bir kişi olduğunu. Çünkü yazının başında kaymakam'a epeyce bir övgü var. Belki de bu korsan gösteride ayağa kalkmayan bütün insanlarla konuşsalar aynı kanıya varacaklar. Demek ki önyargılı olmamak, nedenini, niçinini öğrenmek gerekiyormuş.
Bizim Bakış Gazetesindeki Kaymakam A. Mesut Demirkol röportajından öğrendim ki Bizimkent yönetiminden üç kişi kaymakam'a gitmiş ve Kaymakamı akil insanlar toplantısına davet etmiş. Benim bildiğim Bizimkent yönetimlerinden hiç kimse gitmedi. Kaymakam Demirkol'u davet etmeye Bizimkent'ten sadece Hüseyin Şengül gitmiş diye biliyorum. O da yönetimde değil. Kaymakam bey de zaten sadece onun ismini vermiş. Şahsen benim akiller toplantısından haberim toplantı günü oldu. Kaymakam Demirkol'un ayağa kalkmamakla ilgili tüm düşüncelerine katılıyorum ve zaten bunu 16'sında bu sütunda yayınlanan yazımda açıkladım.
Bazı CHP'lilerin bu aşırı tepkici davranışlarını anlamakta zorlanıyorum. Zira Deniz Baykal'ın bile sessiz destek verdiği çözüm sürecine bu kadar tepki göstermek gerekçelerini ve dayattıkları noktayı anlayamıyorum. (bakınız sabah, Mahmut Övür 14-5-2013) Kaldı ki CHP içinde bu süreci destekleyenler var. CHP bu konuda çok da homojen bir görünüm sergilemiyor.
Ben insanların bir şeyi yapmadan önce iyi düşünmeleri gerektiğine inanıyorum. Doğruya destek vereceksek işimize geldiği için değil, genel insanlığın yararı için destek vermeliyiz. Bir şeye tepki göstereceksek ve hele şiddetli tepki göstereceksek bunun doğruluğundan emin olmalıyız ve o konuda kendi davranış bütünlüğümüze bakarak hareket etmeliyiz. Gerçekten vatan duyarlılığı olmayan, bu davranışa sahip olmayan birileri, sadece birileri orada olacak, orada güçlü olacağız diye tepki vermemelidir. Genel bir halk deyimiyle, 'içimiz ve dışımız bir olduğunda' sağlıklı bir gelecek kurabileceğiz demektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder