Beylikdüzü Belediyesi, Beylikdüzü’nün geleceğini planlamak amacıyla,
ilçedeki her türlü kurum ve kuruluşun davet edildiği iddiasıyla bir toplantı
düzenledi. (İddiası ile diyorum çünkü Beylikdüzü’ndeki bazı sivil Toplum örgütü
temsilcileri bu toplantıya davet edilmemişti.) Belediye bir stratejik plan
taslağı hazırlamış ve Beylikdüzü’ndeki kamu kurum ve kuruluş temsilcileri ile
sivil toplum örgütleri temsilcilerinin bu taslağa katkı sunması isteniyordu.
Her şeyden önce belirtmek gerekir ki iyi, güzel, faydalı ve doğru bir
çalışmadır.
Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu toplantının amacını uzun uzun anlattı.
“Böyle bir toplantının İstanbul’da ve hatta Türkiye’de ilk defa yapıldığını”
söyleyince salondan itirazlar geldi. Hatta soru sormak üzere söz alan bazı
konuşmacılar bu stratejik plan hazırlama işinin 5018 sayılı yasa ile belediyeler için zorunlu hale
getirildiğini söylediler. Bu yasa da 2003 yılında çıkarılmış, 2005 de yürürlüğe
girmiş.
Stratejik plan, geleceğe dönük hedef,
amaç ve projelerin planlamasıdır. Belediyeler açısından 5018 sayılı yasa ile
nüfusu 50.000 üzeri olan belediyelere stratejik plan hazırlama zorunluluğu
getirilmiştir. Bu çerçevede stratejik plan hazırlamakla yükümlü olan
belediyeler ilk planlarını hazırlamışlardır. Belediyeler günün tespitini
yaparak ileriye dönük amaç ve hedeflerini ortaya koymuştur.
Bu Kanunun amacı; kalkınma planları ve programlarda yer
alan politika ve hedefler doğrultusunda kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve
verimli bir şekilde elde edilmesi ve kullanılmasını, hesap verebilirliği ve
malî saydamlığı sağlamak üzere, kamu mali yönetiminin yapısını ve işleyişini,
kamu bütçelerinin hazırlanamsını, uygulanmasını, tüm mali işlemlerin
muhasebeleştirilmesini, raporlanmasını ve mali kontrolü düzenlemektir.
Bu Kanun, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri,
sosyal güvenlik kurumları ve mahallî idarelerden oluşan genel yönetim
kapsamındaki kamu idarelerinin malî yönetim ve kontrolünü kapsar.
Kanun amaç ve kapsamı böyle olmasına rağmen Kanun yürürlüğe
gireli neredeyse 10 yıl olmuş. Ama her belediye böyle bir çalışma içine
girmemiş. Ama söylendiği gibi ne İstanbul’da ilktir, ne de Türkiye’de. Şöyle
kısa yoldan bir inceleme yapsan, bilgiye ulaşmanın bu kadar kolay olduğu
günümüzde hemen göze çarpacak birçok çalışmanın olduğu görülür.
Stratejik plan uygulayan, resmi kurum ve kuruluşlarla
sivil toplum örgütlerini bu işe katan belediyeleri görmek mümkündür.
Mersin Akdeniz belediyesi, Mardin Belediyesi, Mardin
Nusaybin belediyesi, Denizli Belediyesi (bu konuda ödül almış), İstanbul
Güngören Belediyesi’nin stratejik planı 2012 de en iyi seçilmiş., İstanbul
Sarıyer belediyesi 2010 – 2014 stratejik planı yapmış. Örnekleri çoğaltmak
mümkündür.
Ancak Beylikdüzü’nün son on yılında böyle bir çalışma
yapılmadı. 2008 yılında ilçe olduysa da belde belediyesi iken de nüfusu 50.000
den fazlaydı. Hatırladığım kadarıyla Vehbi Orakçı zamanında Silivri’de bir
toplantı yapıldı ama kapsamı bu kadar geniş değildi. Daha çok kamu kurum
temsilcilerinin verdikleri bilgilerden ibaretti.
Şimdi CHP’li belediye
başkanı Ekrem İmamoğlu da Beylikdüzü için fikrini söyle Beylikdüzü’nün sahibi
ol gibi bir sloganla yola çıkmış. “Beylikdüzü geleceğine yürüyor” gibi
sloganlar üretiyor. Belediyenin resmi Web sitesinde bu haber şu başlık ve
spotla verilmiş.
“KİM
BU KENT İÇİN BİR FİKİR ÜRETİR, BEYLİKDÜZÜ’NÜN SAHİBİ ODUR”
Beylikdüzü Belediyesi, ilçeyi baştan aşağı
dönüştürmek, her alanıyla güçlü, iddialı ve uluslararası standartlarda çağdaş
bir kent yaratmak vizyonuyla toplumun önde gelen isim ve kuruluşlarıyla bir
araya geldi. Beylikdüzü’nün geleceğinin masaya yatırıldığı 2014-2019 Stratejik
Plan Hazırlık Toplantısı’nda katılımcılardan gelen yeni fikirler ve öneriler
enine boyuna değerlendirildi ve halkın, bundan sonra Beylikdüzü’nün inşasında
söz sahibi olacağını Belediye Başkanı İmamoğlu, “Kim bu kent için bir fikir,
bir eser, bir değer üretir, Beylikdüzü’nün sahibi odur” şeklindeki sözleriyle
ifade etti.
Sanırım başkan bu görüşü kentine sahip çıkma
anlamında shiplikten söz ediyor. Yaşadığın yere sahip çıkmıyorsan sahibi de
değilsin anlamında kullandı.
Çünkü bu ülke insanının en büyük sorunu, yaşadığı
yere sahip çıkamama sorunudur. Yaşadığı küçük bir apartmanın yönetimine
katılmayan, site yönetim toplantılarına gitmeyen insan kitlesinden kentine
sahip çıkmasını beklemek ve bir sonuç almak zor bir iştir. Maalesef bu ülke
insanları bir kişisel çıkarı olmadan pek duyarlı davranmıyor.
Son yıllarda ‘Hes’lere ve doğaya karşı devletin ve
özel şirketlerin vahşi uygulamalarına karşı önemli sayılacak tepkiler yaşandı.
Ama bunu toplumun geneline yaymak zor bir iştir.
Evet bunu başarmak önemlidir. Yani insanın kentine
sahip çıkmasını sağlamak, birlikte iş başarmayı sağlamak veya buna katkı sunmak
önemli bir çabadır
Bunu başarmak için de biraz daha sistematik çalışmak
gerekir. Hatta bazen biraz zorlayıcı olmak gerekir. Ve elbette bir hayli planlı
programlı ve mümkün mertebe hatasız yapmak önemlidir. Ayrımcı olmadan,
“ötekiyi” oluşturmadan yapılabilirse daha iyi ve hızlı başarı elde edilir.