Türkiye
anayasa değişikliği yapıyor, yönetim
şeklini değiştiriyor. Ama toplum nasıl bir anayasa getirileceğini henüz tam
olarak bilmiyor. Çünkü anaysa kapalı kapılar ardında yapılıyor. Kamuoyu ve
üniversiteler sadece neler getiriliyor diye tahmin yapıyor ve bu tahminler
üzerinden tartışmalar yapılıyor.
Halbuki bir
ülkenin anayasası yeniden yazılıyorsa, bu bütün topluma açık olmalı.
Üniversiteler, barolar ve tüm demokratik kurumlar önerilerini sunmalı. Bu
önerilerden yararlanarak yeni anayasa hazırlanmalı ve bu anaysa toplumu mümkün
olduğu kadar geniş kapsamalı.
Şimdi Ak
Parti ile MHP kafa kafaya vermiş bu olsun, bu olmasın. Burası şöyle olsun diye
tartışıyorlar. Onu da iki parti birlikte hazırlamadı. AK partide bir, iki kişi
hazırladı, MHP’de bir, iki kişiye sundu. O kişiler arasında konuşuluyor bunlar.
Yoksa yapılan anayasayı iki partinin diğer milletvekilleri ve yetkilileri bile bilmiyor.
Allah aşkına
bir ülkenin geleceğini, toplumun kaderini tayin edecek anayasa böyle
hazırlanabilir mi?
Böyle
hazırlanan anayasa ne kadar demokratik olabilir?
Efendim bu
anayasa demokratik olacakmış. Çünkü halkın oyuna, referanduma sunulacakmış.
Halk en iyisini bilirmiş. Halk ne isterse o olurmuş. Kimse halkın evet dediğine
karşı çıkamazmış.
Bu
gereğinden fazla halk dalkavukluğu değil de nedir?
Bu halk
anayasa hazırlayacak kadar eğitimli, kültürlü ve yetkili midir?
O vakit o üniversitelere
ne gerek var. Hukuk fakültelerine ne gerek var. Her şeyi halka soralım olsun
bitsin.
Halkın
dediği bu kadar önemliyse unutmayalım ki 1980 anayasası da halka sorulmuştu ve
% 92 ile kabul edilmişti. Neden şimdi değiştirmek istiyoruz?
Neden o gün
böylesine büyük çoğunlukla kabul edilmiş bir anayasayı değiştiriyoruz?
Efendim 'o
olağanüstü hal koşullarında halkın onayına sunulmuştu. Darbe anayasasıydı.'
Bugün de
olağanüstü hal var. Bugün de ülkemizde kan akıyor, hemen her gün şehit veriyoruz.
Bugün de
Cumhurbaşkanı ne diyorsa o oluyor. Mahkemeler onun dediğine göre karar alıyor.
Kurumlar yok sayılıyor.
Seçilmiş
belediye başkanları, milletvekilleri görevden alınıyor, hapse atılıyor.
Bunlar
teröre bulaşmış diye halk ikna edilmiş’ Bağımsız mahkemelerde bunlar
yargılansaydı, görevden alınmadan, içeri atılmadan, görevleri başında
yargılansaydı, suçlulukları bu mahkemeler tarafından tespit edilip karar
verilseydi…
Biz ülkede
darbeye kalkışanları, o görevlere getirenleri, hatta usulsüz biçimde görevlere
atayanları yargılayamıyoruz. Bunu konuşamıyoruz bile ama halk tarafından seçilenleri
görevden alıp hapse tıkıyoruz. Bütün bunları da demokratik bir uygulama olarak
sunuyoruz.
Tamam, bu
halk tıpkı 12 Eylül darbesinde olduğu gibi şimdi yürütmeden, yönetenlerden yana
tercih kullanıyor. Bu da yönetenlerin kendilerine göre bir anayasa yapmasında
etkili oluyor.
Ama
unutmamak gerekir ki bir ülke kişilere göre hazırlanan anayasalar ile
yönetilirse bu halkın menfaatine olamaz. Ve bu kişilerin tercihleri, arzuları
her zaman değişebilir. Kişinin değişen arzusuna göre anayasa yapılabilir mi?
Bir kişi ne
istiyorsa, şimdilik halkın çoğunluğu destek veriyor. Ya yarınlarda ne olacak? Bu
onlarca yıl böyle gider mi?
Zaten
yapılan yeni bir anaysa olmasından ziyade, tıpkı Devlet Bahçeli’nin dediği gibi "mevcut durumu yasal hale getirmekten" ibarettir. Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
isteklerini, uygulamalarını yasal hale getirmekten ibarettir.
Yapılan
anayasa ülkenin yönetiminde belirleyici olan kurumları belirlemeli. Bu
kurumların bağımsızlığını, denetimini sağlamalı.
Yönetenler
kişilerdir, kişilerin zaafları her zaman olabilir. O halde yönetenler kanunlar
çerçevesinde yetkilerini kullanmalı ve o bağımsız kurumlar tarafından denetlenebilmelidirler.
Bu yapılan
anayasa toplumun %65’i tarafından kabul edilse bile 12 Eylül Anayasasından daha
zayıf (kabul edilme oranı itibariyle) bir anayasa olacaktır. CHP ve HDP ile
diğer kesimin oluşturduğu yaklaşık toplumun %35-40’ını kapsamayan bir anayasa
olacaktır. Bu oran otuz milyondan fazla bir topluma tekabül eder.
Sizce böyle
bir anayasa Türkiye toplumunu ne kadar temsil edecektir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder