Uzun bir süredir bu köşede yazı yazmadım. Haziran ayı sonu itibari ile çıktığım tatil ve sonrasında şehir dışındaki işlerim yazmama imkan vermedi. Bazen İstanbul’a geldiysem de kısa süreler kaldığımdan ancak burada biriken işlerime zaman ayırabildim.
Bu arada hem Türkiye’de, hem de dünyada çok önemli gelişmeler oldu. Bu konularda fırsat buldukça yazmaya çalışacağım.
Bu köşede yeniden karşınıza çıkma yazımı, yazının başlığı olan ve insanları hayata bağlayan bir söze ayırdım. Bu söz şu anda vizyonda olan bir filmden alındı.
Anadolu Kartalları filmi; Türk Hava Kuvvetleri'nin kuruluşunun 100'üncü yılı şerefine çekilen ve Pilot olma hayaliyle yaşayan beş gencin hayatından kesitler anlatıyor.
Uçuş eğitiminde yaşadıkları zorluklar, aileleri, aşkları, ayrılıkları, rekabetleri, dostlukları, fedakârlıkları.
Beş arkadaş, hayatlarının bu zor ve stresli döneminde birbirlerine destek olurlar. Bu dönemde eğitmenlerinin destekleri de onlara yol gösterir. Uluslararası Anadolu Kartalı Tatbikatı, hayatını değiştiren bir deneyim olacaktır.
Beş arkadaş, hayatlarının bu zor ve stresli döneminde birbirlerine destek olurlar. Bu dönemde eğitmenlerinin destekleri de onlara yol gösterir. Uluslararası Anadolu Kartalı Tatbikatı, hayatını değiştiren bir deneyim olacaktır.
Yazının başlığı; filmde pilot olmak isteyen bir öğrenciye hocasından bir nasihattir.
Sevgilisi ile arası bozulan bir öğrenci birçok şeyi boş verince işler karışır ve havada önemli tehlikeler atlatır. Bunun üzerine hocası ona der ki; ‘’sen havada iken, aşağıda ipini çeken biri olsun.’’
Yani seni hayata bağlayan birisi olsun diyor.
Bu genç pilot da, bir görüşmede sevgilisinin parmağına bir ip bağlar ve ‘’bu ip benim hayatımın ipidir. Lütfen benim ipimi çek de beni havadan indir’’ der.
Sonra bazı yanlış anlaşılmalar sonucu farklı şeyler yaşanır ve iki gencin arası bozulur, uzun süre görüşmezler.
Ve bu genç sevgilisi ile arasını düzeltmeye çalışsa da bir türlü işler yolunda gitmez. Buna rağmen pilotlukta önemli başarılar sağlar. Çıkacağı son uçuştan önce sevgilisine bir mesaj çeker ve ‘’gel, her ne haldeysen lütfen gel’’ der.
Genç pilot uçağa binmiş uçuşa hazırlanırken sevgilisinin geldiğini görür ve büyük bir keyifle uçar. Ancak inişe geçeceği zaman bir kuşun motora girmesi sonucu zor anlar yaşar. Hocası ve tüm yetkililer ona uçağı terk et, atla deseler de o, hayır, artık benim ipimi çeken biri var diyerek atlamayı kabul etmez ve büyük bir azimle uçağı indirmeyi başarır.
Bu bir nevi, yolunu gözleyen, gelmeni bekleyen birinin olmasıdır.
Hayatın ipi o kadar kuvvetli olmalıdır ve bu ip seni indirmeyi başaracak güçte birinin elinde olmalıdır.
Siz bu gücü kim olarak algılarsınız bilmem. Ama bu filmde sevgili olarak verilmiş ve bence yakışmış.
Birçokları için film sıradan olabilir. Gerek çekim kalitesi ve gerekse yaşanan dostluklar filmi izlenmeye değer kılıyor bence.
Genç pilotun annesi hayatta olmasına rağmen, hayat ipini sevgilisinin çekeceğini beklemesi ayrı ve önemli bir mesajdır.
Demek ki bir yerden sonra insanları hayata anne ve babaları değil, hayat arkadaşları bağlıyor.
Elbette bu çocuklar da olabilir.
Ama bence en önemlisi hayatı paylaşacağın birinin olması.
Hayata anlam katan aşktır.
Diyeceksiniz ki, Türk Hava Kuvvetleri’nin 100. yılı için çekişmiş bir filmde, sen aşk teması mı çıkarıyorsun.
Evet, aşk her zaman ve her yerde vardır. Ve hayatı anlamlı kılan en önemli etkendir.
Beni de bu filmde bu etkiledi.
Filmde hayat bir uçurtmaya benzetiliyor. Ve ipi çekilmeyen bir uçurtma yere inmez. Boşlukta kaybolur.
Sizi de hayata bağlayacak biri olsun. Siz siz olun, hayatınızın ipini çekecek biri olmadan uzun süre yaşamayın.
Sizi boşluktan kurtaracak, size, hayat uçağınızı düşürmemeniz gücünü sağlayacak birini bulun.
Siz de hayat ipinizi böyle birine verin.
Herkesin ipini çekecek birisinin olması dileğimle yazımı noktalamak istiyorum.
Nusret Yılmazer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder