Türkiye son zamanlarda başbakanın ağzından sürekli idamı duyar oldu. Ne diyor Sayın Başbakan; ‘’Halk idamı istiyor. İdamı yeniden getirebiliriz.’’
İyi de bu ülkede zaten idam uygulanıyordu. İdamı Kim kaldırdı?
Niye kaldırdı?
Türkiye’de idam cezası 2002 yılında savaş tehdidi ve terör suçları dışındaki suçlar, 2006’da ise tüm suçlar için 5218 sayılı yasayla kaldırılmıştır.
Neden kaldırılmıştır?
Çünkü 1984 yılından beri verilen idam cezaları mecliste onaylanmadığı için zaten infaz edilemiyordu. 1991 yılında çıkarılan bir afla 500 civarında idam cezası 10 yıl ağır hapse dönüştürülmüş, 2002 yılında çıkarılan yasayla da uygulanmamış tüm idam cezaları, ömür boyu hapse dönüştürülmüştür.
Abdullah Öcalan hakkında 1999 yılında verilen idam cezası ise; AB uyum yasaları ile kaldırılmasından dolayı ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrilmiştir.
2002 yılında iki suç dışındaki suçlardan verilen idam cezalarını, 2006 yılında ise tüm suçlarla ilgili idam cezasını kaldıran kimdi?
Yine AKP hükümeti değilmiydi?
Bugün ‘’yeniden idamı getirebiliriz’’ diyen başbakan, o zaman niye idamı kaldırmıştı, şimdi niye getirmek istiyor?
O gün Avrupa Birliği’ne girmek için çaba sarf ediyordu. Birinci önceliği hak ve özgürlükleri genişletmekti. Kendisinin ve partisinin özgürlükçü olarak tanınmasına ve bunlarla hem içerde, hem dışarıda destek toplamaya ihtiyacı vardı. Üstelik iktidardı ama henüz muktedir değildi.
Ve belki de kanunlarında idam olan bir ülkede, kendisinden önce başbakanlar asılmıştı. Bu da birçok siyasetçi gibi, hele düzene muhalif kesimden gelmiş bir iktidarın başkanını korkutuyordu.
Ne olur, ne olmaz… diye düşünüyordu.
Bugün ise iktidarının üzerinden 10 yıl geçmiş. Artık devlet aygıtının bütün kurumlarına hakim bir iktidar var. Demokrasiyi genişletmek bazında yapılan birçok çalışmaya, gelişmeye rağmen terör halen durmamış, ülkede birçok ailenin ocağına ateş düşmeye devam ediyor.
Bu da hem Kürt, hem de Türk kesiminde önemli kitlelerin tepkisine neden oluyor ve özellikle Türk kesiminde milliyetçi dalganın yükselmesine neden oluyor.
İşte Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de yapılacağı bu süreçte, alternatifi de olmayan bir başkan adayı, bu çoğunluğa oynamanın doğru olacağını düşünüyor olabilir.
Başbakan, milliyetçi söylemleri dile getirmeye devam ederken AKP’nin kurmaylarının ve yetkililerinin sürekli Kürt açılımlarının devam edeceği yönündeki çalışmaları ve açıklamaları ise işin bir başka boyutunu gösteriyor.
Bu, BDP’nin ve PKK’nin çok da tutarlı olmayan, biraz da işi yokuşa süren tavırlarına karşı hükümetin bir taktiği gibi duruyor.
Bir nevi iyi polis, kötü polis oynanıyor.
Başbakan, açlık grevinde ölüm sınırına gelmiş insanlar için ‘’bunlar blöf yapıyor. Ölüm orucu falan yok’’ derken, diğer taraftan ‘olsa da umurumda değil’ açıklamaları yaparken, BDP’lileri muhatap kabul etmemesi, onları blöfçü, şantajcı ilan etmesi bana, başbakanın da blöf yaptığını veya diğerlerinin blöfünü gördüğünü’ düşündürüyor.
Bir ‘’blöfe’’, başka bir blöfle karşılık veriyor.
Peki, bu ne kadar doğrudur?
Tekrar baştaki soruya döneceğiz. Madem böyle düşünüyordunuz, neden idamları kaldırdınız?
Kimi veya kimleri kandırdınız?
Bugün idamı geri getirme şansınız yoktur. Diyelim ki idamı geri getirdiniz, kimleri sallandırmayı düşünüyorsunuz?
Ya da daha açık soralım. Kaç Kürdü asmayı düşünüyorsunuz?
Bugüne kadar uygulanan idam cezaları caydırıcı olmuş mudur, bir çözüm getirmiş midir?
Geldiğimiz noktaya bakarsak olumlu hiçbir katkı yapmamıştır.
Bir zamanlar girmek için çırpındığınız Avrupa Birliği heyecanınıza ne oldu?
Şimdi hangi birliğe veya topluluğa girmekten yanasınız?
Verdiğiniz örneklere bakılırsa Rusya veya Çin gibi diktatörlükten yanasınız.
Peki, bunları yaparsanız partiniz bu kadar Kürt milletvekili çıkarır mı? Partinizin gücü ne olur?
İşte ben Başbakan’ın asalım demesinden bunları düşündüm. Bu soruları çıkarttım.
Bu halk zaten adam asmayı çok seviyor. Köy kahvelerinde halkın çözümdür, ‘’Sallandıracaksın şöyle üç beş kişi, bak bakalım işler nasıl düzeliyor.’’
Demek bizim hak ve özgürlükleri genişlemekten yana olan, demokratik açılım yapan Başbakanımızın ufku köy kahvesinde oturan vatandaş kadarmış. Bugüne kadar yapılanları, bunarla birileri yaptırmış.
Blöflerden ve olumsuzluklardan vazgeçmek gerekiyor. Hükümet sorunları derinleştirmez. Sorunları çözer, çözmekle yükümlüdür.
Üstelik dünyada çok şey değişti, idamı getirseniz bile, artık idam kararları öyle çok kolay uygulanmaz.
Nusret Yılmazer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder