14 Haziran 2013 Cuma

GEZİ OLAYLARI BİTECEK AMA UMARIM BİR DAHA YAŞANMAK DURUMUNDA KALINMAZ

Taksim Gezi Parkı eyleminde sona yaklaşılıyor. Başbakan'ın eylemcilerin temsilcileriyle ve çeşitli sanatçılarla görüşmeye başlaması, sorunun konuşulmaya başlaması elbette çözümü sağlayacaktır.


Bu arada ilgili, ilgisiz kişi ve sanatçılarla görüşmeler de yapıldı. Mesela Necati Şaşmaz, namı değer Polat Alemdar ile niçin görüşüldü? Şaşmaz'ın hangi kitlenin temsilcisi olduğu ve Taksimdekileri nasıl temsil ettiği pek anlaşılamadı. Belki hükümet, 'bakın böyle sanatçılar da var. Sanatçıların hepsi Gezi direnişini desteklemiyor' mesajını vermek istedi.

Kurtlar Vadisi dizisinde sürekli savaş ve terör görüntüsü çeken Necati Şaşamaz Başbakan Erdoğan ile görüşmesinden sonra oldukça yumuşak ve anti eylemci bir tavır sergiledi. Gezi direnişi nedeniyle yaşananlar için ''bu bize yakışmadı. Bize nazar değdi'' gibi değerlendirmeler yaptı.

Başbakan'ın 14 Haziran'ın ilk saatlerinde görüştüğü Gezi direnişi temsilcileri ve sanatçılardan Halit Ergenç, Mahsun Kırmızıgül, Nebil Özgentürk, Ali Sunal, Yavuz Bingöl, Sertap erener, Ceyda Düvenci,Sunay AKın ve daha birçok sanatçının katıldığı görüşme oldukça olumlu geçmişe benziyor. Bu görüşmeden sonra hem Hüseyin Çelik'in yaptığı açıklama, hem de Halit Ergenç'in yaptığı açıklama oldukça ümit verici.

Bir defa Başbakan'ın çok kızdığı mahkeme süreci beklenecek. Mahkeme Topçu Kışlası yapılmasını iptal ederse zaten sorun olmayacak. Hükümet bu karara uyacak. Elbette burada sorunlar var. Çünkü mahkemenin yürütmeyi durdurma kararına hükümet itiraz etmiş. Üst mahkemelerde görüşülecek. Ama burada hükümetin yargıya baskı yapmasından endişe ediliyor.

Yargı hükümet tezi doğrultusunda karar verirse; yani Taksime Topçu Kışlası yapımı onaylanır ise bu kez de plebisit denilen halk oylaması yoluna gidilecek. Yani hükümet bu öneriye sıcak bakıyor.

Bu teze gezi direnişçileri pek de sıcak bakmıyor. Neden?

Halk oylamasına sıcak bakılmamasını bazı yazarlar eleştiriyor. Bunu, Türkiye muhalefetinin bir sorunu olarak açıklıyorlar. Halkın isteklerini dikkate alanların, halkın kararına saygı göstermesi gerektiğini yazıyor. 'Halka güvenmemekten söz ediyor ve bu da hazin bir durumdur' diyorlar.

Halbuki burada görülmesi gereken şudur; Bu ülkede en örgütlü siyasi parti AKP'dir. İstediği zaman kitlesini yönlendirebiliyor. Diğer tüm gruplar oldukça dağınıktır. AKP'nin en güçlü siyasi parti olduğu, çoğunluğu temsil ettiği tartışmasız doğrudur. Ancak buna rağmen Taksim Gezi direnişi gerçekleşti ve Türkiye çok şey kaybetti ve demokrasi açısından elbette kazanımlar da oldu.

İşte bu plebisitte AKP yine çoğunluğunu kullanarak istediği kararı çıkartabilir düşüncesi ağır basacaktır ve oylamada istenilen sonuç alınacaktır diye endişe ediliyor.

Gezi parkı direnişçilerinin belli bir siyasi eğilimi, siyasi partisi veya örgütü yoktur. Her kesimden insanın, özellikle gençlerin oluşturduğu bir kesimdir. Onun için Taksimde bütün farklı olanlar bir arada yaşamayı biliyor diye yazılıp çiziliyor. Taksim'de bir amaç için bir araya gelen binlerce gence veya kitleye karşın milyonlarca AKP'li sandıkta belirleyici olacaktır.

Böyle olunca da bu referandum veya plebisit bir oyalamadan başka bir anlam ifade etmeyecektir. Elbette burada denebilir ki' 'iyi de, ne yapalım. Halk ne derse o.''

Bu halk oylaması Taksim direnişçilerinin istediği gibi bir sonucun çıkmasını sağlamayacak diye endişe ediliyor.. O zaman da bu 4 kişi niçin öldü? Bu a politik gençlik(!) niye bu kadar çile çekti gibi üzüntü ve hoşnutsuzluklar ortaya çıkacaktır.

Burada öncelikle şunu belirtmek gerekir. Ayrıca hükümetin de bunu anlaması gerekir diye düşünüyorum. Bu eylemde neredeyse tüm kesimlerin üzerinde birleştiği bir sonuç var. O da bu eylemin sadece Gezi parkındaki birkaç ağacın kesilmesine karşı çıkılması ile sınırlı olmadığıdır. Buradaki gençlerin, hükümetin her konuda belirleyici, emredici olmasına, yaşamın her alanına bu kadar müdahil olmasına, belirleyici olmasına ve özellikle gençlerin geleceği konusunda yaşadıkları endişelere de tepki gösterdikleri görülmüştür.

Hal böyle olunca siyasi iktidarın bu tavrını gözden geçirmesi gerektiği açıktır. Türkiye'de çok çeşitli toplum kesimleri istediği gibi yaşama hakkına sahip olmalıdır. Hükümet kabul etse de etmese de özellikle gençler bu endişeyi yaşıyorlar. Hükümet de bu algıyı görmeli ve bu endişeyi gidermeye çalışmalıdır.

Bunun için Gezi Parkı ile ilgili halk oylaması yapılacak ise AKP'nin burada kitleleri yönlendirmeyeceğine dair güvence vermesi gerekir. Güvence vermekten de öte gençliğin yukarıda yazdığım endişe ve taleplerini dikkate alarak davranmalıdır.

Yoksa örgütlü ve çoğunluk olan AKP buradaki sandıktan da galip çıkacaktır. Ama bu yaşanan hiç bir sorunun çözümüne katkı sunmayacaktır. İleriki dönemde yaşanacak en ufak bir sorunda Gezi'de yaşananlar tekrar yaşanacaktır.

Bu ülkeyi 10.5 yıldır AKP hükümeti yönetiyor. Bu yaşananlardan sanırım o da hiç hoşnut değildir. Bu yaşananlar bir daha yaşanmasın diyorsak daha akılcı davranmak zorundayız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder