Bakan çocuklarının da tutuklandığı yolsuzluk
soruşturmasında hükümet ve hükümeti savunmakla görevli basın, özellikle
yolsuzluğu görmezden gelip, başbakanın söylemi olan devletteki paralel
örgütlenmeye dikkat çekiyorlar. Bu kesime göre, "ortada bir yolsuzluk
yoktur. Devlet içindeki paralel örgütlenmenin yargı ve polis ayağı hükümeti
devirmek için bir kirli operasyon yapmıştır. Bu bir darbedir. Bu darbeyi yapmak
için hükümet yolsuzlukla suçlanacak ve başbakan dahil herkes içeri alınarak
ülkede hükümetin devrilmesi sağlanacaktır."
Hatta Başbakan'ın başdanışmanı Yalçın Akdoğan
yazdığı bir yazıda, "hükümeti devirmek isteyen bu güçler bu ülkenin milli
ordusunu yıpratmak için iftira atmaktan çekinmemiştir" diyerek Ergenekon,
balyoz gibi davaların aslında bu cemaat örgütü tarafından üretildiğini ve
orduyu yıprattığını yazmıştır. Yani Akdoğan, bu davaların bir hikaye olduğunu
söylemiştir.
Evet özellikle son altı yıldır yargı çok usulsüz,
çok hukuksuz işler yaptı. Yapılanların
bir kısmında gerçek anlamda sorun vardı. Bu ülke askeri vesayetten gerçekten de
çok çekmişti. Asker, sivil otorite üzerinde etkiliydi. Hükümetleri devirmek
için bazı güçler çok insan öldürmüş, ülkenin karışması ve ihtilal yapmak için
çok kan akıtılmıştı. Bunu bu ülkede
bilmeyen yok gibidir. Bundan dolayı bu derin güçlerin yargılanması birçok kesim
tarafından desteklendi.
Ancak bu yargılamalar sırasında çok da haksızlıklar
ve hukuksuzluklar yaşandı. Bir çok düzmece delil yaratıldı. Haksız yere çok
insan hapse atıldı.
O gün bunları söyleyenlere başta başbakan olmak
üzere bu hükümetin yetkilileri karşı çıkmakla kalmadı, bu davaların savcısı
oldular.
Neden o gün bu hukuksuzlukların, bu kadar ateşli
savunucusu oldular?
Birincisi işlerine geliyordu. Bu vesileyle
toplumdaki destekleri artıyordu. İkincisi de, hükümet ile paralel devlet
dedikleri güçler bir ittifak halindeydi. Bu paralel devletin yaptığı hukuksuzluklar
hükümetin işine geliyor, güçlenmesini sağlıyordu. Ve bu paralel güç henüz
hükümet için tehlike sinyali vermiyor, hükümete çalışan, birlikte yürünülen yol
arkadaşıydı.
Şimdi bu paralel güç ile ittifak bozuldu. Çıkarları
ortak değil. sadece dershane sorunumudur yoksa mesele daha mı derindir
bilinmez, bu iki gücün yolları ayrıldı.
Yollar ayrılırken de bu paralel güç, hükümete karşı
gücünü göstermek istedi. İşte hükümetin canı yanınca bu derin güce yüklenmeye
başladı.
İyi ama derin gücün elinde birtakım belgeler var. Bu
belgelere göre birileri suç işlemiş. Ve eğer hükümet daha fazla hukuksuzluk
yaparak bu soruşturmayı engellemezse suçun boyutları daha da büyüyecek gibi
gözüküyor.
İşte kıyamet burada kopuyor. şimdi hükümet ve
yandaşları sadece buradaki hukuksuz paralel gücün görülmesini ve onun üzerine
gidilmesini istiyor. Gerekçeleri de açık; "bu hukuksuz ve derin güçlerin
ortaya çıkardığı yolsuzluk belgeleri gerçek değil ve inandırıcı olamaz."
İyi de buna siz karar veremezsiniz. 6 yıldır bu
derin güçlerin ortaya çıkardığı o güvenilmez belgelerle yüzlerce insan hapis
yattı yatmaya devam ediyor.
Siz bunlara destek oldunuz. Şimdi de önce oradan
başlamak, yapılmış olan ve devam eden yargılamaları temize çıkarmak gerekmez
mi?
Peki şimdi ortaya çıkan bu sorun nasıl çözülür?
Yani bu iki eski ortağı barıştırarak bu sorunu
ortadan kaldırmak mı gerekir? Yoksa bütün toplumun çıkarına olacak daha
demokratik ve geniş boyutlu bir çözüm bulmak mı lazım?
Elbette bunun doğru cevabı var. Ama önce herkesin
adil ve tarafsız olmayı bilmesi, benimsemesi lazım. Son yolsuzluk
soruşturmasında bir paralel devlet parmağının olduğu açıktır. Ancak bunun böyle
olması yolsuzluğun kapatılması için yeterli bir gerekçe olamaz.
Sorunun çözümünü de yeni bir yazıda yazalım.