17 Aralık soruşturması kapsamında gözaltına alınan Reza
Zarrab ve bakan çocukları dahil herkes serbest bırakıldı. Peki yolsuzluk ve
rüşvet soruşturması nedeniyle gözaltına alınan bu kişilerin serbest bırakılması
bunların aklandıkları anlamına geliyor mu?
Bu soruşturma nedeniyle dört bakan istifa etmiş, yine adı
yolsuzlukla anılan başka bakanlarla birlikte birçok bakan görevden alınmış ve
hükümet kadrosunda revizyon yapılmıştı.
Hükümet bu soruşturmaya olağan dışı tepki göstermiş ve bu
soruşturmaları kökünden etkileyecek önemli kararlar almış, önemli yasalar
çıkarmış, uygulamada çok ses getiren ve dünyada nadir görülen uygulamalar
yapmıştı. Yüzlerce savcı ve hakimin görev yeri değişmiş, on bin civarında
emniyetçi, polis ve amirin bir kez değil, tekrar tekrar görev yeri değişmişti.
Bütün bunlar yaşanınca kamuoyu vicdanında, bu soruşturma
kapsamında gözaltına alınanların serbest bırakılacağı yargısı zaten oluşmuştu.
Zaten siz bir suçtan dolayı araştırma, soruşturma yapan
savcıyı görevden alırsanız, onun yerine gelenler iyi niyetli ve tarafsız olsa
bile bu dosyalar hakkında bilgi sahibi olmadıklarından, konuyu anlamaları bile
zaman alacaktır. Kaldı ki giden savcının yerine gelen yeni savcının
"hükümetin güvendiği adam olmak ve
bunun gereğini yapmak" gibi bir sorunu olacaktır.
Kaldı ki bu dosyada dinlemeler olmuş, kim kiminle hangi
olaydan dolayı konuşmuş, ne istenmiş, diğeri ne yapmış, bunun devamında kimler
bu işin içine girmiş hepsinin gerekçesini ve sıralamasını, konuyu takip eden o
savcılar bilebilirler.
Bu savcılar hükümete karşı bir komplonun içinde olsalar
bile, bir savcı tek başına yargılamanın sonucunu belirleme yetkisinde değildir.
Dolaysıyla esas kararı verecek olan hakimlerdir. Bu savcının suçlamalarını
hakimler değerlendirecek ve doğru ya da yanlışlığına onlar karar verecektir.
Yani olay savcıda bitmediğine göre bu savcının dosyası gerçeklerle dolu değilse,
zanlıların korkmasına da gerek yoktur. Yeter ki bağımsız yargıçlarınız olsun.
Yok siz yargıçlara da güvenmiyorsanız ve hele siz 12 yıldır
bu ülkeyi yönetiyorsanız, kusura bakmayın sizin bu eleştirilerinize ve endişelerinize
kimse inanmaz. Bu konuda yaptığınız uygulama da, "yangından mal kaçırma"
olarak algılanır.
İşte Türkiye'de olanlar bunlardan ibarettir. Yolsuzluk
soruşturması zanlılarının serbest bırakılması halkın gözünde "adalet
yerini buldu" anlamına gelmiyor. Bu sadece başbakanın temennisi ve
beklentisi olarak kalır ve olan da bundan ibarettir.
Başbakan ne dedi?
" Benim beklentim de bu yöndeydi."
Evet, zaten bu beklentinin gerçekleşmesi için yargı ve
emniyet hallaç pamuğu gibi atıldı. Herkesin gözü korkutuldu. İki buçuk aydır
Türkiye, hükümetin görevden aldığı polis ve savcıların yerlerini takip ediyor.
Olağanüstü uygulamaları, çıkarılan yasaları şaşkınlıkla izliyor.
Bununla da yetinilmedi. 2010 yılında halk oylamasına sunulan
referandumla kabul edilen anayasa değişikliği ile oluşan HSYK, hükümet tarafından
yeniden değiştirildi, hem de bu kurumu adalet bakanlığı aracılığıyla direk
kendisine bağlayacak şekilde değiştirildi.
Bu yasa öyle bir zamanlama ile uygulamaya sokuldu ki,
CHP'nin Anayasa Mahkemesine başvurusuyla iptal edilse bile hükümet HSYK'da istediği
değişikliği yapmış olacak. Yani geri dönüşü olmayacaktı.
Hükümet 12 yıldır birlikte yürüdüğü, hükümeti paylaştığı
ortağı için "yanılmışız" dedi.
Hani bir yılda insan ortağını tanımaz. Bu belki anlaşılabilir ama 12 yıl sonra
bunlar söyleniyorsa kimse senin sızlanmanı doğru bulmaz.
Kaldı ki bu yanılma
sana aitse bunun bedelini elbette hükümet olarak sen ödeyeceksin. Niçin bu
bedeli halka ödetmeye çalışıyorsun?
Hükümet bu süreçte hiçbir şekilde iyi niyetli davranmadı.
"Madem bize bu kara çalındı, biz de aklanmak için gereğini yapacağız"
demedi, buna uygun davranmadı. Var gücüyle bu soruşturmanın önlemini almakla
uğraştı ve aldı da. Onun için bu sonuç hükümeti aklamadı, yolsuzlukla
suçlananları aklamadı. Bilakis onların suçlu olarak kalmasını sağladı.
Başbakan'ın sık sık kullandığı "eğer suçluysak sandıkta
belli olur" tezi de gerçekle asla ilgisi olmayan bir yöntemdir. Çünkü
suçluluktan aklanma yeri sandık değil, yargıdır. Bağımsız yargı varsa gider
orada yargılanır ve aklanılır. Yoksa hükümetin hükmettiği yargı da
aklayamaz, sandıkta galip gelmek de bunları aklayamaz.
Daha da önemlisi, hangi hakim bunları serbest bıraktı,
Başbakanın hayranı olduğu anlaşılan bir nöbetçi hakim. Yani normal bir
mahkemede bile yargılanıp serbest bırakılmadı. Nöbetçi mahkeme hakimi serbest
bıraktı. Bu hakimin de, attığı bir tiwitte başbakanı çok beğendiği ortaya
çıktı.
Sizce bu hakimin yaptığı yargılama ile serbest bırakılan
zanlılar aklanmış mıdır?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder