2 Mart 2014 Pazar

YOLSUZLUK ZANLILARININ SERBEST BIRAKILMASI

17 Aralık soruşturması kapsamında gözaltına alınan Reza Zarrab ve bakan çocukları dahil herkes serbest bırakıldı. Peki yolsuzluk ve rüşvet soruşturması nedeniyle gözaltına alınan bu kişilerin serbest bırakılması bunların aklandıkları anlamına geliyor mu?
Bu soruşturma nedeniyle dört bakan istifa etmiş, yine adı yolsuzlukla anılan başka bakanlarla birlikte birçok bakan görevden alınmış ve hükümet kadrosunda revizyon yapılmıştı.
Hükümet bu soruşturmaya olağan dışı tepki göstermiş ve bu soruşturmaları kökünden etkileyecek önemli kararlar almış, önemli yasalar çıkarmış, uygulamada çok ses getiren ve dünyada nadir görülen uygulamalar yapmıştı. Yüzlerce savcı ve hakimin görev yeri değişmiş, on bin civarında emniyetçi, polis ve amirin bir kez değil, tekrar tekrar görev yeri değişmişti.
Bütün bunlar yaşanınca kamuoyu vicdanında, bu soruşturma kapsamında gözaltına alınanların serbest bırakılacağı yargısı zaten oluşmuştu.  
Zaten siz bir suçtan dolayı araştırma, soruşturma yapan savcıyı görevden alırsanız, onun yerine gelenler iyi niyetli ve tarafsız olsa bile bu dosyalar hakkında bilgi sahibi olmadıklarından, konuyu anlamaları bile zaman alacaktır. Kaldı ki giden savcının yerine gelen yeni savcının "hükümetin güvendiği adam olmak  ve bunun gereğini yapmak" gibi bir sorunu olacaktır.
Kaldı ki bu dosyada dinlemeler olmuş, kim kiminle hangi olaydan dolayı konuşmuş, ne istenmiş, diğeri ne yapmış, bunun devamında kimler bu işin içine girmiş hepsinin gerekçesini ve sıralamasını, konuyu takip eden o savcılar bilebilirler.
Bu savcılar hükümete karşı bir komplonun içinde olsalar bile, bir savcı tek başına yargılamanın sonucunu belirleme yetkisinde değildir. Dolaysıyla esas kararı verecek olan hakimlerdir. Bu savcının suçlamalarını hakimler değerlendirecek ve doğru ya da yanlışlığına onlar karar verecektir. Yani olay savcıda bitmediğine göre bu savcının dosyası gerçeklerle dolu değilse, zanlıların korkmasına da gerek yoktur. Yeter ki bağımsız yargıçlarınız olsun.
Yok siz yargıçlara da güvenmiyorsanız ve hele siz 12 yıldır bu ülkeyi yönetiyorsanız, kusura bakmayın sizin bu eleştirilerinize ve endişelerinize kimse inanmaz. Bu konuda yaptığınız uygulama da, "yangından mal kaçırma" olarak algılanır.
İşte Türkiye'de olanlar bunlardan ibarettir. Yolsuzluk soruşturması zanlılarının serbest bırakılması halkın gözünde "adalet yerini buldu" anlamına gelmiyor. Bu sadece başbakanın temennisi ve beklentisi olarak kalır ve olan da bundan ibarettir.
Başbakan ne dedi?
" Benim beklentim de bu yöndeydi."
Evet, zaten bu beklentinin gerçekleşmesi için yargı ve emniyet hallaç pamuğu gibi atıldı. Herkesin gözü korkutuldu. İki buçuk aydır Türkiye, hükümetin görevden aldığı polis ve savcıların yerlerini takip ediyor. Olağanüstü uygulamaları, çıkarılan yasaları şaşkınlıkla izliyor.
Bununla da yetinilmedi. 2010 yılında halk oylamasına sunulan referandumla kabul edilen anayasa değişikliği ile oluşan HSYK, hükümet tarafından yeniden değiştirildi, hem de bu kurumu adalet bakanlığı aracılığıyla direk kendisine bağlayacak şekilde değiştirildi.
Bu yasa öyle bir zamanlama ile uygulamaya sokuldu ki, CHP'nin Anayasa Mahkemesine başvurusuyla iptal edilse bile hükümet HSYK'da istediği değişikliği yapmış olacak. Yani geri dönüşü olmayacaktı.
Hükümet 12 yıldır birlikte yürüdüğü, hükümeti paylaştığı ortağı için "yanılmışız"  dedi. Hani bir yılda insan ortağını tanımaz. Bu belki anlaşılabilir ama 12 yıl sonra bunlar söyleniyorsa kimse senin sızlanmanı doğru bulmaz.
 Kaldı ki bu yanılma sana aitse bunun bedelini elbette hükümet olarak sen ödeyeceksin. Niçin bu bedeli halka ödetmeye çalışıyorsun?
Hükümet bu süreçte hiçbir şekilde iyi niyetli davranmadı. "Madem bize bu kara çalındı, biz de aklanmak için gereğini yapacağız" demedi, buna uygun davranmadı. Var gücüyle bu soruşturmanın önlemini almakla uğraştı ve aldı da. Onun için bu sonuç hükümeti aklamadı, yolsuzlukla suçlananları aklamadı. Bilakis onların suçlu olarak kalmasını sağladı.
Başbakan'ın sık sık kullandığı "eğer suçluysak sandıkta belli olur" tezi de gerçekle asla ilgisi olmayan bir yöntemdir. Çünkü suçluluktan aklanma yeri sandık değil, yargıdır. Bağımsız yargı varsa gider orada yargılanır ve aklanılır. Yoksa hükümetin hükmettiği  yargı da  aklayamaz, sandıkta galip gelmek de bunları aklayamaz.
Daha da önemlisi, hangi hakim bunları serbest bıraktı, Başbakanın hayranı olduğu anlaşılan bir nöbetçi hakim. Yani normal bir mahkemede bile yargılanıp serbest bırakılmadı. Nöbetçi mahkeme hakimi serbest bıraktı. Bu hakimin de, attığı bir tiwitte başbakanı çok beğendiği ortaya çıktı.

Sizce bu hakimin yaptığı yargılama ile serbest bırakılan zanlılar aklanmış mıdır?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder