Beylikdüzü Belediyesi’nin
Kasım ayı ilk toplantısı 7-11-2016 tarihinde yapıldı. Toplantı Saat
10’da başladı ama gündem maddelerinin görüşülmeye başlaması için tam bir saat
beş dakika geçti. AKP grubunun 5 sözlü önergesi
vardı. Bir de CHP grubunun önergesi oldu. Ama bir saati aşkın süre bu
önergelerle ilgili geçmedi. Gündem dışı
konuşmalar çok uzadı. Bu konuşmaların önemli bir bölümünü Ensar vakfı aldı.
Geçtiğimiz hafta Beylikdüzü CHP örgütü bu konuyla ilgili bir
protesto yaparak basın açıklaması yaptı.
Beylikdüzü’nde Fetö’ye ait iki adet bina vardı. Türkiye’nin
her yerinde olduğu gibi bu iki bina da kamulaştırıldı. Adı üstünde
kamulaştırıldı, yani devletin malı oldu. İşte bu hükümet kamunun malını kamuda,
devlette tutmuyor. Ne yapıyor, siyasi olarak kendisine yakın olan cemaatlere
veriyor. Beylikdüzü’ndeki bu iki binayı
da devlet Ensar vakfına verdi.
Hükümetin ve AKP’li belediyelerin gayrimenkul tahsis ettiği
vakıfların bazılarının başında siyasilerin yakınları bulunuyor. Bazıları ise
AKP’ye arka bahçelik yapıyor. Hükümet bu vakıflara bazen ‘alınları secdeye
gittiği’ için, bazen kendisine oy devşirdiği için, bazen de bu vakıfların
yönetimlerinde kendi adamları olduğu için ha bire gayrimenkul tahsis ediyor.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği bu ülkede Atatürkçü, laik bir
gençlik yetiştiriyor. Çocukları okutuyor, barındırıyor. Hükümet bu vakfa hiçbir
yer bağışlamıyor. Tam tersine bu dernek 37 adet yurt binası yapmış ve devlete
bağışlamış. Bir protokol yapılmış ve bu
vakıfta çocuklarımız devletin kontrolünde yetiştirilsin diye devlete devir ve
teslim edilmiş. Bir şart konulmuş, o da
bu binalarda Çağdaş yaşam ismi yer alacak. (CHP’nin Beylikdüzü’ndeki protestolu
basın açıklamasında ÇYDD genel başkan yardımcısı açıkladı)
Peki devlet ne yapmış?
Bu protokole rağmen bu binalarda Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneği ismini barındırmamış. Niçin? Çünkü binalar imam hatiplere tahsis
edilmiş.
Bir taraftan böyle bir durum varken, diğer taraftan, adı
çocuk tecavüzcüsüne çıkmış, bu da yaşanmış vaka ile tescil edilmiş bir vakfa
devlet ha bire gayrimenkul tahsis ediyor.
Bir zamanlar da aynı tahsisler Feto’ya yapılıyordu. Ve
AKP’nin her kademesindeki kişisi buna methiyeler diziyordu, her alanda destek
oluyordu. Bunun için Sayın Cumhurbaşkanı
“Halkımız ve Allah bizi affetsin” dedi.
Hakikaten elinizi vicdanınıza koyup bir düşünün bu hangi
düşünceye, hangi inanca sığar?
Böyle bir devlet ülkede yaşayan bütün halkı temsil ediyor
mudur? Milli irade dedikleri böyle bir iktidar mıdır?
Bu devlet ülkedeki bütün vatandaşları kucak açıyor, eşit
davranıyor denilebilir mi?
Diyebilirsiniz ki “yıllardır muhafazakar kesim mağdur
oluyordu, şimdi de bunar faydalanıyor.”
Bugüne kadar birileri yanlış yapmış diye yeni gelen de başka,
benzer bir yanlışı yapmak zorunda mıdır?
Hep böyle gidecekse bu ülkede birlik beraberlik nasıl
sağlanacak? Birlik beraberlik lafla sağlanmıyor, icraatla sağlanıyor. Bütünlük
olmayan ülkeye “yabancı güçler” daha çok nüfuz etmez mi?
Böyle bir ülke sevgisi olur mu?
Çıkıp Belediye meclisinde, TBMM’sinde Ensar Vakfını
savunmanın bir anlamı var mı?
Ülkede yaşanan tek haksızlık olsa neyse, ama o kadar çok
haksızlık yaşanıyor ki saymakla bir çırpıda anlatılacak gibi değil.
Beylikdüzü özeline geri dönersek; Beylikdüzü’nde birçok kamu
kurumuna ihtiyaç var ve bina yok. Beylikdüzü Vergi dairesi Avcılar’da, başka
bir ilçedeki binada hizmet veriyor. Emniyet Müdürlüğü binası yok ve yıllardır
yer aranıyor. Yakuplu bölgesinde hastaneye ihtiyaç var vs.
Tek tek saymayalım ama gerçekten ihtiyaç çok. Hal böyle iken
devlet olarak sen kalk burada, 14 yıldır desteklediğin, her istediğini
verdiğin, her talebini emir saydığın, devletten ha bire tahsisler yaptığın bir
İslami cemaatten zarar görüp de ondan geri aldığın binaları başka bir İslami
cemaate, vakfa ver.
Yarın bu cemaatten de bir kötülük görürsen, bir kazık yersen
ne diyeceksin?
‘Eyvah halkım bizi bağışlayın, yine yanıldık’ mı diyeceksin.
Devlet adil olmalı ve devletin kurumları, organları olmalı.
Devlet bir kişinin ve bir partinin istediği gibi yönetilmemeli. Kurumları
olmayan bir topluluk devlet olamaz. Kurumları göstermelik hale getirmek
devletin sonunu getirir. Hızla da buraya doğru gidiyoruz.
Artık aklımızı başımıza alalım. İş işten geçmeden liyakat
sistemi ile çalışan, hukuk kurallarının geçerli olduğu, kurumlarına güven
duyulan ve vatandaşlarına eşit bakan, davranan adil bir devlet düzenimiz
olmalı.
Başka yanlışları gerekçe göstererek, yeni nesilleri kinle
besleyerek bir devlet yaratmayalım. Bedelini hep birlikte öderiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder