Bu söz cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ait.
Cumhurbaşkanı Şehircilik Şurasında yaptığı konuşmada “İstanbul’u felç ettiler Boğaz yasası ele alınsın” dedi.
Dikey
mimarinin altında çok para kazanma isteği olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan, “Boğazı felç ettiler. 5, 6, 7 kat binalar. Bunlar boğazın ön
görünümde yer alıyor. Boğaz yasası yeniden ele alınmalı” dedi.
Konuyu kot
yolsuzluğu olarak açıklayan Erdoğan, müteahhitlerin kot olayında acımasız bir
şekilde yolsuzluk yaptıklarını, "kotu denizden verme" diye bir
anlayışın getirilmesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti: "Milli
bir arazi, beyefendi nereden inşaatı alıyor? En yüksek noktadan alıyor.
En yüksek noktadan 9.50'yi aldığında, denizden buna baktığında ortaya ne çıkar?
İki, üç kat yerine bakıyorsunuz beş, altı kat bina çıkıyor. Bu işi kökünden
kazımamız lazım. Bodrum diyorsun, adam bodrum yapmıyor zemin yapıyor, kalkıp etrafını
açmak suretiyle bodrumu zemine dönüştüren anlayış bana göre ihanet
içerisindedir"
Boğazı korumak
için özel bir yasa olan 2960 sayılı Boğaziçi yasası çıkarılmış. Boğaziçi
yasasının amacı, Boğaziçi alanının kültürel ve tarihi değerlerini, doğal güzelliklerini
kamu yararı gözetilerek korumak ve bu alandaki nüfus yoğunluğunu artıracak
yapılaşmayı sınırlamak için uygulanacak imar mevzuatını belirlemek ve
düzenlemektir.
Bu kanunun 6.
Maddesi ile Boğaziçi İmar Müdürlüğü kurulmuştur. 9 Mayıs 1985 tarihinde
yürürlüğe giren 3194 sayılı İmar Kanunu ile bu müdürlük İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığına bağlanmıştır.
Yani İstanbul
boğazını korumak için yasa var. Bu yasayı uygulayacak müdürlük var. Peki,
uygulanmış mı?
Hayır.
Peki bu şehir
nasıl bu hale geldi? Kimler yönetti bu şehiri?
1994 yılının
Mart ayından itibaren İstanbul Büyükşehir Belediyesini Recep Tayyip Erdoğan
yönetti. 1998 yılına kadar görev yaptıktan sonra görevi yine kendi
arkadaşlarına bırakmıştır. Ali Müfit Gürtuna ve Kadir Topbaş İstanbul’u
yönetmiştir. Yani bizatihi kendi partisi İstanbul’u yönetmeye devam etmiştir.
Recep Tayyip Erdoğan da 2002 yılından itibaren bizatihi ülkeyi yöneten en
yetkili kişi olmuştur.
Yani 22 – 23
yıl bu kentin yönetiminden sorumlu olduktan sonra kalkıp bu kentin, İstanbul
Boğazının geldiği noktayı eleştirmek güzeldir ama yönetenleri kurtarmaz. Bu eleştiri
bir nevi günah çıkarma sayılabileceği gibi taraftarlarının bir bölümünün hoşuna
da gidiyordur. Ancak bunlardan
sorumluluk duymak yerine sadece eleştirmek aynı zamanda yönetilen insanları
aptal yerine koymak anlamına gelir.
Bu durum,
Fetöcüleri etkili ve yetili makamlarda iş başına getirip, sonra da onların
devleti ele geçirme çabasından şikayet etmek gibidir. Hem ülkeyi, “alnı secdeye
gidenlerden zarar gelmez” anlayışıyla kötü niyetlilere teslim edeceksin,
liyakat sistemine uymayacaksın, hem de bunların yaptıklarından fena halde şikayet
edenlerin başında olacaksın!
Bu durum,
sorumluların kendini aklama çabasından başka bir şey değildir.
İnceleyip tek,
tek açıklamak gerekir. 1994 yılından bu yana boğazda kaç inşaat ruhsatı
verilmiş. Boğaz imar yasasına uymayanlar, göz yumanlar kim?
23 yıl boyunca
inşaatta kot olayına hiç takılmayacaksın, bu kadar yıl sonra buna dikkat
çekilecek. Biz de oh ne ala diyeceğiz!
Ben işim
nedeniyle 1991 yılı dahil her gün İstanbul Boğaz köprüsünden karşıya gidip
gelen biriydim. Çamlıca tepesinin Boğaz köprüsüne bakan yamaçları boştu.
Yemyeşil alanlardı. 1994 yılından sonra nasıl bir betonlaşma yaşandı bir bakın.
Bugün ne halde bir görün.
Sayın
Cumhurbaşkanı bir ay kadar önce Esenyurt’ta toplu açılış törenine katıldı ve
övgüler düzdü. İstanbul’un hem en dikey, hem de iç içe en yoğun yapılaşmasını
yaşayan Esenyurt Belediye Başkanına tek bir eleştiri getirmedi. Esenyurt gibi
bir garabet şehir örneği daha yoktur ama Cumhurbaşkanımız tek olumsuz bir
duruma dikkat çekmedi.
İyi de
Şehircilik şurasında dikey mimariden şikayet etti. Yatay şehirleşmenin
gerekliliği konusunda çok güzel sözler söyledi.
Bu şuradan bir
ay önce en çirkin dikey yapılaşma olan Esenyurt’ta neden bir şey demedin Sayın
Cumhurbaşkanı.
Yol su elektrik için felaket olan, alt yapısı
taşımayan, rüzgarı esmeyen, nefes dahi alınmayacak yapılaşması ile en çirkin
şehir unvanını alan Esenyurt’a geleceksin ve tek bir eleştiri yapmayacaksın bu
olmaz.
İyi de bu şehir
artık bitti. Hayat felç. Bunu Cumhurbaşkanı olarak söylemek güzel görünüyor ama
bu şehrin neredeyse yağmalandığı son yirmi üç yılından sorumlu olanlardan hesap
sorulmadığı ülkede bu şikayet bir şey ifade etmiyor. Bunu zaten halk yaşıyor.
Kent i bu hale getirenler ne zaman hesap
verecek?
Bütün bunların
büyük rantlar getirdiğini bilmeyen var mı?
Bu rantlar elde
edilirken güzel. Ama kent yaşanmaz hale geldikten sonra da ortada tek bir
sorumlu bulamayacaksın, iğneyi kendine ve partiline batırmayacaksın. O zaman bu
eleştirinin ne faydası var?
Cumhurbaşkanı’nın
da dediği gibi birileri ihanet içindeler. İhanet edenler, göz yumanlar, rant
elde edenler hesap vermeden hiçbir şey düzelmez. Toplum olarak önce bunu öğreneceğiz.
İstanbul’u felç
edenler ortaya çıkarılsın, ucu kime varıyorsa hesap versinler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder