16 Nisan referandumu sonuçlandı. Referandum kararı
alındıktan hemen sonra yazdığım ilk yazıda, referandumun balıksırtı bir kararla
sonuçlanacağını yazmıştım. Evet veya Hayır’ın az bir farkla kazanabileceğini
belirtmiştim. Resmi olmayan sonuçlara göre Evet’in %51.4, Hayır’ın %48.6
çıkması bunu doğruluyor.
Ancak referandum
sürecinde yaşanan baskılar, devletin tüm olanakları ile çalışması, hayır
cephesinin ise engellemelere maruz kalması halkın vicdanına dokunacağı düşüncesi
ile sandıktan Hayır’ın çıkabileceğini düşünmeye başlamıştım.
Gördük ki toplumun bir bölümünde yaşananlar pek bir anlam
ifade etmemiş. Bir bölümünün vicdanı daha geniş ve rahatmış. Bir de Güneydoğuda
yaşandığı söylenen baskılar bayağı bir etkili olmuş. Özellikle kırsal kesimde
beklenenden fazla evet oyları çıktı. Cumhurbaşkanın da dediği gibi yer yer %10
ile %20 arasında değişen bir beklenmeyen oy alınmıştır. Bu da bize orada farklı
şeylerin olduğunu anlatıyor diye düşünüyorum.
Cumhurbaşkanı’nın 16 Nisan gecesi yaptığı konuşmada
özellikle HÜDAPAR’a teşekkür etmesi anlamlıdır. Güneydoğu’da HÜDAPAR etkili bir
parti değildir. Ancak yapılan baskıları gölgelemek ve HDP’nin yanında yeni bir Kürt
partisinin şekillendiğini göstermek için bu yol seçildi. Anlaşılan bundan böyle
muhafazakar Kürtler bu parti etrafında toplatılacak ve Erdoğan’a destek böyle
sağlanacak. Eğer yeni bir barış veya çözüm süreci başlatılırsa yeni Kürt aktör
de belirlenmiş oldu.
Kürt sorununda muhatap değiştirmek, yeni muhatapla bu sorunu
çözmek etkili olacak mı? Veya ne tür yeni sorunlar yaşatacak bunları yaşayarak
göreceğiz. Görünen o ki muhafazakar Kürtlerin bir bölümünü etkileyecektir.
Ancak bugüne kadar yaşanan sorunun çözümünü sağlamayacağı gibi farklı
sorunların yaşanması da kuvvetle muhtemeldir.
Referandum kıl payı kazanıldı ama iktidarın önemli oranda
güç kaybettiğini de söylemek mümkündür. Bunu da ülkenin en büyük beş şehrinden
4’ünde kaybetmesinden anlıyoruz. ‘İstanbul Ankara’yı kazanan Türkiye’yi kazanır’
diye, bugüne kadar doğrulanmış bir görüş vardı. Bu referandumda bu değişti.
İktidar bu iki büyük şehri kaybetti ama Güneydoğuda devreye soktuğu ve etkili
olduğu görülen yeni oyun bu genel görüşü boşa çıkardı.
Hal böyle de olsa büyük şehirlerin kaybedilmesi önemli bir
mesajdır. Ülkenin Ekonomisinin can damarı olan bölgede İktidar azınlığa
düşmüştür. Eğitimin en yüksek olduğu bölgede iktidar azınlığa düşmüştür.
Bu da şunu gösteriyor diyebiliriz; “eğitimi düşük toplum
kesimi bizim için en makbul toplumdur” tezi iktidar açısından doğruluğunu
ispatlamıştır. Bu Ak Parti için gidişatın kötü olduğunu gösteriyor. Eskiden
toplumun her kesiminden oy alarak güçlü olan bu parti şimdi toplumun daha dar
bir alanından oy alır olmuştur. Gelecek vaat eden bir parti değil, geçmişe
yönelen bir parti konumuna düşmüştür. Okuma yazma oranı gittikçe artacağına
göre Ak parti gittikçe daha dar bir alana sıkışacaktır.
Tek adamın her kararı alabildiği rejimin bu ülkeye
getireceği zararları ayrıca yazmak gerekir. Bu referandumda yetki alındığına
göre artık bunu fiili olarak yaşamak durumunda kalacağız. Bu konuda yazılması
gerekenler daha çok dünde kaldı. Bugün bunları yazmanın pek bir yararı
olmayacaktır.
Şimdi yapılması gerekenler; anayasa değiştiğine göre, diğer
yasaları buna göre güncellemek gerekecektir. Bir an evvel siyasi partiler
yasası, seçimlerdeki barajların düşürülmesi, Cumhurbaşkanının yemini gibi
birçok yasa değişecektir.
Son yazımda; bu kadar baskıyı, bu kadar adaletsizliğe rağmen
evetin galip çıkması, sözün bittiği yerdir diye yazmıştım. Kıl payı da olsa bu
sonuç çıktı. Bundan sonra adaletsizlik ve baskının dozu artacaktır. Seçimlerle
ilgili eleştirilere Cumhurbaşkanının verdiği yanıt manidardır. “atı alan
Üsküdar’ı geçti” dedi. Yani; kim ne derse desin, biz amacımıza ulaştık dedi.
Amaç her şeye rağmen kazanmak olmamalıydı. Amaç buymuş ve hasıl oldu. İtirazlar,
eleştiriler daha zor yapılacaktır. Ve elbette Türkiye’yi zor günler bekliyor
diye düşünüyorum. Çünkü iktidarı elinde tutanlar kendine yeni partnerler
bulmuştur. Bu yeni partnerler demokrasiden, özgürlükten yana olanlar değildir.
Her şeye rağmen umalım ki aklıselim galip gelsin. Korkular
hakim olmasın. Daha ferah günler yaşayalım.
Her ne kadar olumsuzluklar düşünüyor olsam da, yeni rejimin
ülkeye huzur getirmesini temenni ediyorum.