Halk TV’de
yayınlanan Halk Arenası programında CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt bir
konuşma yaptı ve referandumda evet çıkması sonunda ülkemizin karşı karşıya
kalacağı durumdan dolayı denize dökmekten bahsetti. İşin heyecanı ile amacını
aşan, yanlış anlamalara neden olan bir konuşmaydı. Nitekim gerek Cumhurbaşkanı ve gerekse
başbakan ve bakanlar bunu bir hayli kullandı. Hayır çalışmasına da zarar veren
bir durum yaşandı.
CHP genel başkanı da demokraside kimsenin bir
diğerine hakaret etmesinin, tehdit etmesinin kabul edilmeyeceğini söyleyerek
bir nevi Hüsnü Bozkurt’un söyleminin yanlışlığını vurguladı. Ancak aynı kanalın
bir hafta sonraki aynı programında bu kez Yılmaz Özdil konuştu ve Kılıçtaroğluna
esti gürledi.
Halbuki
Kılıçdaroğlu bir yanlış yapmamıştı. Demokrasiye sahip çıkmış, hükümetin yarattığı
korkunun paralelinde bir karşı cephe korkusu yaratmanın yanlışlığına dikkat
çekmişti. Üstelik ülkede herkesin karşı tarafın kararına, düşüncesine saygı
göstermesini istemek tam da onun göreviydi.
Eskiden
Erdoğan bir söz söyler ve CHP onu konuşur, ona cevap verirdi. Oysa şimdi
Erdoğan da, Başbakan da, bakanlar da Kılıçtaroğlu’nun söylediğini
tartışıyorlar. Yani Gündemi Kılıçtaroğlu belirler oldu. Bu da CHP adına iyi bir
şeydir.
Kemal Kılıçtaroğlu’nu
yalnızca Yılmaz Özdil veya Ak Partililer eleştirmiyor. Yılmaz Özdil’in
konuşması programa katılanlar tarafından bayağı alkışlandı. Yani “Kılıçtaroğlu
kötü” algısı pekiştiriliyor. Nitekim Kılıçtaroğlu kendi partisi içinde de sıkça
eleştiriliyor. Bu sosyal demokrat partilerin yapısal bir sorunu olsa da
bakıyorum eski milletvekili, eski belediye başkanları, eski aday adayları, eski
parti yöneticileri hep Kılıçdaroğlu’nu eleştiriyor.
Bir parti
lideri elbette eleştirilecek, bütün partililerin liderini sevmesi beklenemez. Ancak
bir seçim dönemi geliyor. Kimse çalışmıyor, il ve ilçe örgütleri bile pek
varlık göstermiyor. Nerdeyse bütün çalışma genel başkanın gayretinden ibaret.
Ama seçim sonucunda tek suçlu lider görülüyor. Bu son referandum sürecinde
durum farklı; bütün partili milletvekilleri, hatta belediye başkanları sahada
canla başla çalışıyorlar.
Kılıçtaroğlu
bu partinin oylarını çok aşağılara mı çekmiş? Gelmiş geçmiş en başarısız lider
mi?
Hayır, “olsun
ama o suçlu, o beceriksiz.”
Gaf desen,
hangi lider gaf yapmıyor, yanlış konuşmuyor ki? Ama onlarınki değil,
Kılıçtaroğlu’nun gafları konuşuluyor. Hani kimse kendisini eleştirmiyor ya.
Kimse iğneyi kendine, çuvaldızı karşıdakine batırmıyor ya, onun için yazdım
bunları.
Neyse bu
partinin iç sorunu, biz gelelim Ak Partililerin suçlamasına.
Ak
partililere, on beş yıllık iktidarın ülkeyi getirdiği yerden memnun musunuz
diye sorduğumuzda veya devletin nasıl ele geçirildiğini anlattığınızda, içerde
ve dışarda herkesle kavgalı olan bir ülke yönetiminden söz ettiğinizde, yol ve
köprülerin ülke ekonomisini güçlendirmeyeceğini anlattığınızda, ülkenin beka
sorunu yaşar duruma geldiğini söylediğinizde söyledikleri hep aynıdır. “Hep Kılıçtaroğlu’nun yüzünden” derler.
“Erdoğan’dan daha iyi bir lider var da biz mi desteklemiyoruz. Erdoğan’ı
desteklemeyelim de Kılıçtaroğlu’nu mu destekleyelim?” Kılıçtaroğlu onu dedi,
bunu dedi der ve her konuda Kılıçdaroğlu’nu suçlarlar.
Bir de en yanlış olanı, “Kılıçtaroğlu SSK’yı
batırmadı mı” diyorlar.
Diyorsun ki,
madem batırdı. Kılıçtaroğlu o gün dedi ki; “devlet sizde getirin belgeleri
TV’de canlı yayında tartışalım.” Kimse çıkmadı. Dedi ki, “devletin belgeleri
elinizde benim suçum varsa gereğini yapın”. Kimse bir şey yapmadı. Kaldı ki
Kılıçtaroğlu o gün çalışma bakanı değildi ki bir kurumu batırsın. Sadece bu
kurumun başındaki müdürdü. Eğer sağlıktan siyasetçiler, bakanlar, başbakanlar
sorumlu değil de, genel müdürler sorumluysa söylediğiniz doğrudur. Ama o zaman
bugün sağlıkta bir başarı varsa o başarı da bugünkü genel müdürlerin olmalı, siyasilerin,
hükümetin değil. O zaman neden övünüp duruyorlar?
Bu kez
Kılıçtaroğlu’nu suçlayacak başka argümanlar bulmaya çalışıyorlar.
Yani Kılıçtaroğlu
ile ilgili bütün kötü şeyler yanlış da olsa öğretilmiş, ezberletilmiş.
Konuşunca bunların hiç birine cevap verilmiyor. Sadece suçlamaları var.
CHP’lilerin kendi liderlerini eleştirmeleri de bu algıların güçlenmesini
sağlıyor. Sonra da bu liderden daha fazla bir başarı bekleniyor. Bu olabilir
mi?
Madem bu kadar
suçlu arıyorsun. O halde yönetenleri suçlasan. Çünkü Kılıçtaroğlu hiç hükümet
olmamış biri.
Hayır, varsa
yoksa her konuda Kılıçtaroğlu suçlu.
Bu bir
Kılıçtaroğlu korkusu mudur? Madem bu kadar beceriksiz bir ana muhalefet lideri
var, yöneten olarak bu sizin işinize gelir. Neden bu kadar çok üstüne
gidiyorsunuz?
E tabi bu
bir algı operasyonu. Madem işler iyi gitmiyor, memleket sürekli karışıyor, o
halde bir suçlu lazım anlayışı.
Bunu anlamak
kolay gibi olsa da bu kez demokrat geçinenlerin ve CHP’lilerin eleştirisi
CHP’yi alabildiğine yıpratıyor. Yani iktidarın algısına güç katıyorlar.
Ülkeyi
yönetenleri bırakıp muhalefeti suçlu ilan etmek kimseye bir şey kazandırmaz. AK
Partili, MHP’li, CHP’li vs. Kılıçtaroğlu’nu günah keçisi yapmış gidiyor.
CHP’liler de
bu değirmene su taşıyor. Kimse kendi günahını görmeden…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder