25 Ocak 2014 Cumartesi

BAŞBAKANI SAVUNANLARA

Bu yazıyı, her ne pahasına olursa olsun başbakanı ve hükümeti savunanlar için yazmak istedim. Gerçekten siyasetçilerin sıkıştıkça neler yaptığını, neler söylediğini göstermesi açısından önemlidir. Ve bu da, işe yaramasa bile benim çığlığım, benim seslenişim olsun istiyorum.
TUSİAD başkanı Muharrem Yılmaz kendi camiasına yönelik bir konuşma yaparken, "hükümetin şirketlere yönelik uyguladığı baskılara" dikkat çekmiş.
Bazı şirketlere yönelik aylardır süren incelemelerden sonra birkaç yüz milyon liralık cezalar kesildi. Bu durumu da aslında kamuoyu yakından biliyor. Gezi olayları sırasında eylemcilere destek verdiğini düşündüğü şirketlere yönelik bir vergi incelemesi başlatıldı. Bunun sonucunda da geçtiğimiz günlerde bu şirketlere yüklü cezalar kesildiği görüldü.
Bu yetmiyor gibi şimdi de Cemaatle hükümet arsındaki kavgadan dolayı hükümet, HSYK ile ilgili yeni kanun maddeleri hazırladı ve mecliste görüşülüyor. Bu maddelerin kesinleşmesiyle birlikte adalet ve hukuk sistemi tamamen yürütmenin kontrolüne girecek. Böylece yargının hiçbir yerinde kendisine yönelik soruşturma açılamayacaktı. Bunu da sadece TUSİAD veya biz değil, sağır sultan bile duydu, biliyor. Başbakanın son Avrupa gezisinde de, kendisine en çok eleştiri getirilen konu bu oldu. Nitekim Başbakan gelir gelmez bu kanunla ilgili birçok maddeyi geri çekme ve askıya alma gibi geri adım sayılan hamleleri de yaptı.
Hükümetin öteden beri tavrını biliyoruz. Ülkede yaşayan her şirketi, her kurumu kendi yanında görmek istiyor. Daha önce başbakan çok net olarak söylemişti zaten, "taraf olmayan bertaraf olur" diye.
TUSİAD kendi üyelerine, hükümet tarafından yöneltilen ve bir baskı aracı olarak uygulanan bu cezalardan şikayet ediyor. Diyor ki, "bir ülkede hükümet şirketlere bu kadar ağır cezalar uygularsa bu ülkeye yabancı sermaye gelmez."
Muharrem Yılmaz, içinde yabancı şirketlerin de üye olduğu bir kurumun başkanı ve kendi üyelerinin şikayetlerini, sorunlarını dile getiriyor.
Bizim başbakanımız hiç sessiz kalır mı, daha önce örneğini defalarca yaşadığımız gibi çıkıyor kürsüye ve başlıyor tehdide; "Bu ülkeye, bundan dolayı yabancı sermaye gelmez diyen TUSİAD başkanı vatan hainidir."
"Bu ülkenin yargısına paralel devlet hakim iken neden sesiniz çıkmıyordu? O zaman iyi kazanıyordunuz. Şimdi sesinizi niçin çıkarıyorsunuz? Madem siz bize bunları söylüyorsunuz bakın bundan sonra biz size neler yapacağız?"
Hangi ülkede bir işadamları örgütü bir soruna dikkat çekti diye vatan haini ilan edilir? "Bakın bundan sonra biz size neler yapacağız" diyebilir?
Allah aşkına, insanlık aşkına, vicdanlar aşkına söyleyin; bu sözleri söyleyebilen bir başbakan ülkesine nasıl güzellikler, iyilikler ve huzur getirebilir?
Her itirazı olan vatandaşı tehdit eden bir başbakan kime nasıl güven verebiliyor?
Bu başbakan sizlere nasıl bir güven veriyor ki, sizler halen bu başbakandan güzel ve tarafsız bir çalışma bekliyorsunuz? Bu başbakanın halen bu ülkede yaşayan herkesin başbakanı olabileceğini düşünüyorsunuz?
Bu ülkede hiç bir kimse, kurum veya şirket, dernek veya işadamı örgütü, hükümetin hiçbir uygulamasından şikayetçi olamayacak mı? Olunca vatan haini mi olacak?
Hükümetin alternatifi yok! diye bir ülkenin başbakanı bu kadar tehditkar ve öteleyici olabilir mi?
Bu ülkede birçok gazeteci bu yüzden işinden oldu. Birçok basın yayın şirketi el değiştirdi. Birçok kesim sustu, susturuldu. Bütün bunlar yetmedi,  şimdi arada sırada çıkan bir itiraza bile tahammül edilmiyor.
Burada mesele TUSİAD'ı savunmak meselesi değildir. Mesele bu ülkede kaybolan demokrasi, insan hakları, özgürlük sorunudur.
Normal ülkelerde bir işadamı örgütünden eleştiri geliyorsa, o ülkenin ekonomiden sorumlu yetkilileri gider, o işadamları örgütü ile konuşur, endişeleri gidermeye, yanlış anlamaları düzeltmeye, kendi yanlışlarını düzeltme yoluna gider.
Bir ülkede başbakan,"her şeyi ben bilirim, en doğrusunu ben yaparım, kimse bana itiraz edemez, bak ananızı bellerim" türü sözleri bu kadar rahatlıkla söylüyorsa, o ülkeden gerçekten korkmak gerekir.
Ben geçen günkü yazımın başlığını "Endişe duymamak mümkün değil" diye yazmıştım.

Gerçekten sizler endişe etmiyor musunuz? Gerçekten bu ülkede herkesin güven içinde yaşadığını, yarınlarına güvenle baktığını düşünüyor musunuz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder