29 Ocak 2014 Çarşamba

GERÇEK DEMOKRASİ GELMEDİKÇE BU SORUNLAR BİTMEZ

Yaşadığı çevrenin, ülkenin farkında olan insanların ülkede yaşananları görmemesi mümkün değil. Ülkede olanları görüp de rahatsız olmaması, endişe duymaması da mümkün değil. Birçok Bizans oyunu oynanıyor. Ve 11 yılı aşkın bir süredir iktidarda olan bu hükümet ve siyasi parti ne bu oyunları bitirebiliyor, ne de bu oyunları boşa çıkarabiliyor.
Halbuki işlevini yapıyorsa, MİT hükümetin emrindedir. Polis zaten içişleri bakanlığına bağlıdır. O halde herhangi bir olayın sadece faillerini bulmakla kalınmamalı, olayın kimler tarafından, niçin çıkarıldığı da ortaya çıkarılmalıdır. En azından bizim gibi normal vatandaşların bunu, bu hükümetten bekleme hakları vardır.
Ülkeyi karıştırmak isteyenler sahneye yeni oyunlar koyuyorlar. Bu oyunların ilki Van'da sahneye koyulmaya çalışıldı. AKP' belediye başkan  adayına saldırıldı. Sonra MHP İstanbul, Esenyurt'ta seçim ofisi açılışında silahlar konuştu ve bir gencimiz hayatını kaybetti. Ardından CHP İstanbul büyükşehir belediye başkan adayı olan Mustafa Sarıgül'ün başkanı olduğu Şişli belediyesine silahlı saldırı gerçekleştirildi. Yarın bunların yenileri ve belki de daha büyükleri sahneye konulacaktır.
Hele seçimlere yaklaştığımız bugünlerde iktidarın istihbarat ve polisinin çok daha fazla uyanık olması ve çalışması gerekmektedir. Zira bütün dünyada bu olayların önlenmesi hükümetlere düşer. Hükümet yetkilileri diğer siyasi partiler gibi sadece bu yaşananları kınayarak olayları savuşturamazlar.
Halbuki bizde iktidara güven kalmamış. İktidarın bir gün ak dediğine, birkaç ay veya yıl sonra kara dediğini çok görüyoruz. Veya iktidarımızın birlikte yürüdüğü yol arkadaşları için 'kusura bakmayın biz yanılmışız' dediğini de yaşayarak öğrendik. Adam gibi bir özür bile dilenmedi açık, açık biz hata yaptık bile denilmedi.
Bir de yaşananların boyutuna bakınca bir bakıyorsunuz bizatihi bu olayları çözmekle sorumlu devletin elemanları bu olayların içinde yer almış.
PKK eylemlerine katılıp molotofkokteyli atan A.S. mahkemede "ben MİT'e ve emniyet'e çalışıyorum" dedi ve MİT iddiayı doğruladı. (basından)
"İstanbul’da terör operasyonu düzenleyen emniyet, 2011 yılında A.S isimli şüpheliyi gözaltına aldı. örgütü üyesi olmakla suçlandı ve 2009 ile 2010 yılında terör örgütü tarafından düzenlenen eylemlere katılmak ve molotofkokteyli atmak suçlarından İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başladı. Tutuklu sanık duruşmada çarpıcı bir bilgi verdi. Terör eylemlerine devlet için katıldığını söyleyen sanık A.S, “2008 yılından bu yana MİT’e ve emniyete çalışıyorum” dedi. Mahkeme Emniyete ve MİT'e yazı yazıp durumu soruyor. MİT mahkemede sözlü olarak olayı doğruluyor. Bunun üzerine mahkeme duruşmayı bitiriyor.
Şimdi halihazırda yaşanan bu durumdan sonra hangi olayın kimler tarafından çıkarıldığını bilmek nasıl mümkün olur. Bizatihi devlet olay çıkarmak için insanları kullanıyor.
Bu ülkede eskiden bunlar normaldi ve bizler buna alışmıştık, yadırgamıyorduk da. Sadece sade vatandaşlar bunları bilmiyordu. Ama biz de bunların bittiğini düşünüyorduk. AKP'nin 11 yıllık iktidarından sonra bunlar halen yaşanıyorsa bu iktidarın kendini savunma, aklama şansı var mıdır?
Anlaşılan hükümet bu sorunları çözmekle meşgul değil. Hükümetin başı olan başbakan bizzat,  "bu ülkede paralel güçler var, devlet içinde devlet var. Biz buna izin vermeyeceğiz" diye esip gürlerken, hükümet sözcüsü  Bülent Arınç geçen gün Bursa’da konuşmuş; Cemaat’ten söz etmekten öteye, Cemaat’e “hitap etmiş”: “Biz varsak, siz de varsınız,” diyor. Başbakanımızın içi yanıyor da onun için bazı şeyleri yüksek perdeden söylüyor,” demiş. Böylece başbakanın şikayet ettiği paralel güce mesajlar gönderip, birlikte hareket etmeleri gerektiği yönünde telkinde bulunuyor. Kim neden memnun, neden şikayetçi belli değil. Ve bu hükümetin tek olumsuz yanı değil.
Düne kadar sağcı Hanefi Avcı'yı solcu örgüte yataklık etmekten içeri atan bu hükümetti. Hanefi Avcı ise sadece anlatmakla kalmadı, bir de kitap yazdı, Cemaati gösterdi, ama hükümet oralı bile olmadı, onu zevkle içeri attı. Şimdi ise aynı hükümet Hanefi Avcı'ya sarılmış durumda.
Bu ülkede sağlam bir demokrasi olmadıkça, demokratik değerlere dayanan bir siyaset kültürü olmadıkça bunların sonu gelmez. Birçok yazar çizer ha bire hükümeti aklamaya çalışıyor. Bu kesimden kimse hükümete 'bu söylediklerin, yaptıkların demokratik değerlerle örtüşmez' diyemiyor. Bu olmadıkça, yapılmadıkça hiçbirimiz güvende değiliz. Bu ülke de güvende olmaz.

Çünkü hepimizin varlığı demokrasiye bağlıdır. Ama gerçek demokrasiye, %50'nin demokrasisine değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder