23 Şubat 2011 Çarşamba

BUGÜN YAŞANANLARIN MÜSEBBİBİ ORDUDUR

Balyoz davsında yeni tutuklanan komutanların eşleri seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Bazen basına sesleniyorlar, bazen de Anıtkabire gidip, Atatürk’e şikayette bulunuyorlar.


Komutan eşleri, komutanların haksız suçlama ile karşı karşıya kaldıklarına mı üzülüyorlar, yoksa oldukça uzun sürecek, haksız bir yargılama ile karşı karşıya kalacaklarına mı?

Haksız bir suçlama ile karşılaştıklarını düşünüyor iseler geçmişte, eşleri veya eşlerinin bağlı oldukları kurum çok kişiye haksız suçlama yöneltti.

Hatta suçlama yapmakla kalmadılar. İşkence ettiler, astılar. Yıllarca insan hak ve özgürlüklerini gasp ettiler. Kimse de onlardan hesap soramadı. (Hesap sormak için yapılan anayasa değişikliğinin kabulü için yapılan referandum bunu sağladı. Ama bu kez de AKP siyaseti sağlam durmadı.)

Onların olağanüstü iktidarları döneminde çok kişi sorgusuz sualsiz kim vurduya gitti, onların denetiminde öldürüldüler.

Geçenlerde komutanların hanımlarından biri, eşleri içeri alınınca, ‘devrimciler nerede’ diye sormuş.

Devrimciler tutuklanan komutanlara arka çıksın, onların sesi olsun, savunsun diye düşünmüş herhalde.

Birisi de oradan cevap vermiş,

‘Devrimcileri kocalarınız 12 Eylül’de astı, işkenceden geçirdi, yok etti.’

Her nasıl oluyorsa, devrimcilerin darbeci askerleri savunması düşünülmüş.

Bu dünya böyledir işte.

Sap döner, keser döner, bir gün gelir hesap döner.

Kimse bunu akıldan çıkarmamalı.

Bu ülkede darbelerin halk tarafından beğenilme dönemleri sona erdi.

Hatta halk artık darbelerin ülkeye ne kadar zara verdiğinin farkındadır.

Bundan dolayı da 22 Temmuz’da AKP’ye verilen yüzde 47’lik oy da, referandumda çıkan yüzde 58’lik “evet” de darbeye ve darbecilere duyulan nefretin boyutlarını gösteriyor.

Sadece bu da değil. Darbeler ve askeri rejimler bu ülkede yargıya olan güveni de sarstılar.

Bugün ülkede yargı kimseye güven vermiyorsa bunun birinci sorumlusu askeri rejimler ve ordunun siyaset ve yargıya müdahale etmesidir.

Onun için AKP iktidarı döneminde (yanlış yerden başlansa da) darbecilerin yargılanması sırasında ortaya çıkan ve yargılananların aleyhine sahte delil oluşturma çabalarına da halk yeterince tepki göstermiyor.

Şimdi komutanlar ve eşleri ne diyor?

“Bize adaletsizlik yapılıyor. Deliller uyduruluyor. Komploya kurban edilmek isteniyoruz. Suçluyu suçsuz, suçsuzu suçlu gösteren mekanizmaların’’ varlığından şikayet ediyorlar.

Bu konuda haksız da sayılmazlar.

Ancak, eğer 12 Eylül’de yargılamalar evrensel normlara uygun yapılmış olsaydı, eğer 28 Şubat sürecinde ordu, yargı mensuplarını ayağına çağırıp onlara irtica brifingleri vermemiş olsaydı, günümüzde asker kökenli sanıkların adalet taleplerine kamuoyu daha fazla kulak kesilirdi.

Geçen hafta bir tartışma programında ‘’yargıya güveniyor musunuz’’ diye halka sorulmuştu.

‘’Güveniyorum’’ diyen çıkmadı. İşin esas üzücü tarafı da budur.

Sonunda insanı koruyacak, kurtaracak tek merci olan yargıya bu ülkede hiç kimse güvenmiyor. Yargısı bu hale düşmüş iktidara da, ne kadar demokrasiden yana olduğunu söylerse söylesin, toplumun önemli bir bölümü güvenmiyor.

Bu ülkenin iktidarı, başbakanı ‘’bizim siyasetimizde korku yok’’ açıklaması yapmak zorunda kalıyor. Hoş aynı toplum kesimi bu açıklamalara da inanmıyor ama toplumun ne hale geldiğini göstermesi açısından bu yaşananlar ibret vericidir.

Sadece “iddialarla” suçlanan insanlara ‘henüz tek bir kanıtlanmış suç” çıkarılmamasına rağmen aylar, yıllar boyu mahkum gibi cezaevinde tutulduğu bir ülkede yargıya da, hükümete de güven olmaz.

Toplumun ve suçlanan kişilerin “adil bir yargılama olacağına” inanmaları, suçlu değillerse “bunun nasılsa ortaya çıkacağına güvenmeleri” mümkün mü? Şu anda tutuklular arasında tek bir kişinin bu güveni hissedebileceğine inanabilir miyiz? Tutuklama ve “darbeci” etiketi yapıştırma bu kadar kolaysa başka insanların aynı tehlikeyi, korkuyu hissetmemesi mümkün mü?

‘’Piyango reklamı gibi; “size de çıkabilir’’. Çıkarsa sizin için de nasılsa bir neden icat edilebilir.’’

Bu ülkede başta yargıya ve diğer kurumlara güvenin yeniden sağlanması için bu iktidara çok iş düşüyor.

Yargıya da.

Nusret Yılmazer

yilmazernusret@hotmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder