Bu ülkede kadına yönelik şiddet hep var olmuştur. Aslında bu dünyada da böyledir. Doğanın vahşi yaşam kuralları gereği güçlünün güçsüze baskı yaptığı, ezdiği hatta yediği bir ortamda, fiziken güçlü olan erkeğin de, fiziki olarak daha güçsüz olan kadın üzerinde baskı kurması hep olagelmiştir.
Ancak insan, düşünebilen ve gelişebilen bir varlık olarak bunları belli oranlarda aşmıştır. Bu aşma oranları toplumların gelişimine bağlı olarak kendini gösterir. Tam gelişmiş toplumlarda kadın ile erkek arasında bu tür sorunlar çok az olarak kendini gösterir.
Bizim gibi toplumlarda ise kadının namusundan sorumlu olan(!) erkek, maalesef kadını öldürme hakkını kendinde bulabilmektedir.
Bu haksızlığın üzerinde dinin etkisinin de bulunduğu muhakkaktır. Dini kendince yorumlayan bazı kişiler bu davranışa bir dini gerekçe üretiyorlar. Bunun yanında dini bilgileri fazla olan birçok kişi ise kadına baskının dinle, Kuran’la bir ilgisinin olmadığını söylemektedirler.
Zaman zaman işi dini hizmet vermek olan görevliler bile böyle saçmalıklar yapmakta ve bir taraftan kadını aşağılamayı, diğer taraftan kadının bazı haklarının elinden alınması doğrultusunda beyanatta bulunmaktadırlar.
Bir zamanlar da Beylikdüzü Fatih Sultan Mehmet Camisi hocalarından Hasan Hakyemez de benzer bir vaaz vermişti. Bir Cuma namazı öncesinde yaptığı konuşmada ‘’Karınızı çalıştırırsanız, dışarıda birçok kişi ile diyalogda bulanan kadın erkeği aldatır ve erkeğin başını belaya sokar’’ mealinde konuşmuştu. Halkın şikayeti sonrasında bu konuşmanın ‘’Çalışan Kadın aldatır’’ başlığı ile basında geniş şekilde yer almasından sonra Hakyemez hoca ‘’böyle söylemediğini’’ iddia etmiş ise de, diyanet tarafından yapılan soruşturma sonucu görevden alınmıştı.
Bu konuda bu toplumda örnekler oldukça fazladır. Şimdi de bir ilahiyatçı profesör yine kadına yönelik başka bir konuşma yaptı.
Konya Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi ( üstelik bunları öğretiyor) Orhan Çeker’in “Sorunun odağında kadın var. Sen dekolte giyinirsen bu tür olaylarla karşılaşman sürpriz olmaz. Bu suçun işlenmesinde dekolte ve tahrik edici kıyafetler giyen kadının da etkisi küçümsenemez. Dekolte giyen bir kadına erkek tarafından taciz olduğunda burada suç %50 ortaktır.” Yani kadın da erkek kadar suçludur’’ dediğini biliyorsunuz.
Aslında 21. Yüzyılda ülkenin kadın erkek tüm insanlarından bu çağdışı, bu “suça destek veren ve tesettürsüz kadınları hedef tahtası yapan” cümlelere ortak tepki gelmeli ve bir daha hiç kimse böyle saçmalamaya cesaret edememeliydi ama olmadı maalesef. Bu ülkenin insanları da sivil toplum kuruluşları da tepkisiz!
Ama neyse ki Ankara Barosu Başkanlığı Kadın Hakları Merkezi’nin hukukçuları “tecavüz olaylarının kadının kıyafeti ve davranışlarıyla ilgili olduğu” anlamını taşıyan ve tecavüz suçlularını koruyan bu ifadenin “suçu ve suçluyu övme, hakaret, halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama” suçlarını taşıdığını bildirerek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuşlar. Şimdi bu önemli dava için de hükümetten destek gelmesi bekleniyor.
Çocuklara hatta bebeklere bile saldırabilen vahşilerin bulunduğu yerde, toplumun, kadın vatandaşların güvenliğini sağlamak için harekete geçilecek mi, bu dava için de “savcısıyım, avukatıyım” diyenler çıkacak mı bakalım!
Sanırım 2003 yılıydı, Siirt’te 12 yaşındaki bir kız çocuğuna 23 erkek tecavüz etmişti. O sanıklar 5 – 6 şar yıl ceza aldılar. Şimdi mahkeme bu cezaların gerekçesini açıkladı. ‘’Cezaların bu kadar az olmasının sebebi kızın da bu işi kendi isteğiyle yapmış olmasıymış:’’
Şimdi bir düşünün 12 yaşındaki bir kız çocuğu…
Bu çocuk kendi isteğiyle, mahkemenin deyimiyle ‘’fuhuş yapıyor.’’
Bu sizce akla mantığa, dine, insanlığa sığar mı?
12 yaşındaki bir çocuk ‘’kendi isteğiyle fuhuş yapıyor’’ gerekçesiyle; ona tecavüz eden onlarca kişinin cezası hafifletiliyor!
Şimdi günlerdir Orhan Çeker’in sözleri TV’lerde tartışılıyor.
Mahkemesi böyle kararlar verebilen bir toplumun ilahiyatçısı da böyle düşünür.
Siyasetçiler bu konuda konuşmuyor. Tabanlarında bazı kesimleri rahatsız etmekten çekiniyorlar sanırım.
Emi cimi yok. 12 yaşındaki bir kız çocuğuna 23 kişinin tecavüz ettiği ve 5 – 6 yıl ceza aldığı bu toplumda, ilahiyatçıların bu tür beyanatta bulunmaları tecavüze teşviktir.
Ergenekon’a savcı ve avukat olan siyasetçilerin, böyle davalarda sessiz kaldığı toplumlarda bu suçlar azalmaz.
Nusret Yılmazer
yilmazernusret@hotmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder