Okullar yarıyıl tatiline girince kızımı tatile çıkardım. Dolaysıyla bir süredir yazılarıma ara vermek durumunda kaldım. On günlük bir tatilden sonra yine İstanbul’a döndük. Bundan böyle düşüncelerimi sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.
Okul sürecinde çocuklar oldukça yoruluyor. Gün içerisinde tam gün eğitim, hemen her gün verilen ödevler çocukları yoruyor. Onun için tatili de hak ediyorlar. İkinci yarıyılda başarılı olmaları için ilk yarıyılın yorgunluğunu atmaları gerekiyor. Zaten ebeveyn olarak siz planlamasınız da çocuklar kendi programlarını yapıyorlar. Size de onu uygulamak kalıyor.
Bu arada dünyada ve Türkiye’de önemli olaylar oldu. Tunus’tan sonra Mısır’da da bir dönem kapandı. Umarım yeni ve daha iyi bir dönem başlar.
Değişimi yapanlar her zaman iyi bir dönem başlatamayabiliyor. Özellikle Ordunun yönetime el koyması gelecek açısından belirsizlik oluşturuyor. Geçiş döneminde kimlerin görev yapacağı ve nasıl bir rejim tercih edecekleri şu anda belirsizlik içeriyor. Hüsnü Mübarek’in yardımcısının iş başında duruyor olması ve Amerika’nın etkili olduğu ordunun belirleyici konumda olması çok da umut vermiyor doğrusu.
Halk hareketlerinin organize olmadığı durumlarda böyle bir tehlike var. Bir iktidarı devirmek ortak paydasında bir araya gelen kitleler, yeni iktidarı oluşturmakta ortak paydayı pek de kolay bulamazlar. Organize bir ya da birkaç toplumsal kitle olmadığı için istenen rejimin kriterlerini belirleme şansları fazla yoktur. Bir kötü yönetimden kurtulmayı başaran halk, daha kötü bir yönetime yakalanabilir.
Mısır’da Mübarek rejiminden kurtulmayı halkın büyük bir çoğunluğu istiyordu ve bunu başardılar. Bunu başarmak için yapmaları gereken tek şey direnmekti.
Ama esas iş ve yapılması gereken yeni başlıyor.
İstenen yeni yönetimin kriterleri ne olacak?
Bu kriterleri kim uygulayacak?
Sadece bir grubun temsilcileri işbaşına gelirse, diğer halk katmanlarının pek de memnun kalmayacakları yeni bir yönetim oluşabilir.
İşte bu yeni yönetimin anayasasını kim yapacak?
Halkın tamamının çıkarları gözetilebilecek mi?
Halk bu oluşuma temsilci verebilecek mi?
Örgütlü ve organize olmayan halk bunu nasıl başaracak?
Yeni dönem bu soruların cevabını veremez ise yeni bir kargaşa başlar mı?
İşte 30 yıldır ülkeyi yöneten Mübarek rejimi, halkın kararlı tutumu sonucu yıkılmış gözüküyor. Ama yoksul Mısır halkı için bu yeterli değildir.
Mübarek rejiminin mağdur ettiği halkın mağduriyetini giderecek, yoksullukları sona erdirecek ve yolsuzlukların hesabını soracak bir iktidara ihtiyaç vardır.
Her şeyden önce şunu tespit etmekte yarar var. Hesap soran bir halk olduğu için yeni iktidarlar daha dikkatli olmak durumundadır.
30 yıllık Mübarek rejimini yıkmayı başaran Mısır Halkının kendine olan güveni artmıştır.
Eksik olan yan ise, yeni bir rejim kurmak için hazır olmayan, ne istediğini bilen ama bunu nasıl yapacağını bilmeyen bir halkın olmasıdır.
Halk ayaklandığında şunun hesabını yapmadı; ‘Mübarek’i devireceğiz ama yerine kim gelecek?’
Ve bundan dolayı Mısır’la ilgili yorum yapan herkesin sorduğu soru; ‘Müslüman Kardeşler Örgütü ne kadar başarılı olacak’?
‘’Liberalleşmiş’’ gözüken bu örgüt İran benzeri bir Cumhuriyetten mi yana olacak; Türkiye gibi ‘ılımlı İslam Cumhuriyet’inden yana mı olacak?
Bunu belirleyecek olan da; yeni iktidar kurulurken, Müslüman Kardeşler dışında kalan kitlelerin ne kadar etkili olacağıdır.
Bunun için Mısır’ın duyarlı kesimlerinin bir an önce örgütlenmesi gerekmektedir.
Mısır’ın aydınlarına çok iş düşmektedir.
Sen ben kavgası yapmadan, tüm toplum katmanlarının çıkarını gözetecek, geniş kapsamlı bir demokrasi ortak payda olmalıdır.
Nusret Yılmazer
Yilmazernusret@hotmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder