Başbakan Erdoğan bazı olayları istediği gibi kullanmayı iyi beceriyor. Bu aynı zamanda AKP’nin bir siyaseti oldu. Kürtlere sahip çıkıyor. Kürt açılımı yapacağım diyor ama bu konuda çok da bir şey yapmıyor. Daha doğrusu işine geldiği ölçüde gündeme taşıdı ama iş bir şeyler yapma aşamasına geldiğinde ses seda çıkmıyor.
Biliyorsunuz 12 Eylül’ün idam ettiği genç insanların mektuplarını almış, basının karşısında duygulanmış, ağlamıştı. 12 Eylül’ün idam ettikleri için gözyaşı dökmüştü. Bunu da referandum sürecinde yaparak kitlelerin duygularına hitap etmişti. İşte o Anayasa referandumundan sonra da bu suçu işleyenler, 12 Eylül’ü yapanlar yargılanacaktı. Bunun sözü verilmişti.
Referandum bitti. Başbakandan etkilenen binlerce vatandaş, 12 Eylülcüler yargılanacak, geç de olsa teselli bulacaklar diye evet dediler.
Peki, ne oldu?
Bir daha ne idam edilen o gencecik insanlardan bahseden var, ne gözyaşı dökülüyor.
Ne de özgürlükleri yok eden o faşist cuntanın yetkilileri yargılanıyor.
AKP bunu ağzına bile almıyor.
Şimdi de Başbakan ve yardımcısı Kürt sanatçı Şivan Perveri diline dolamışlar.
Şivan Perver Kürt halkının dertlerini, sıkıntılarını, acılarını dile getiren bir Kürt sanatçıdır.
Bugüne kadar hiçbir hükümet yetkilisi de bu sanatçıyla ilgilenmedi.
Şimdi yavaş yavaş seçim sürecine giriliyor.
Mart’ta PKK’nin ateşkesi sona erecek. AKP’nin de yeni ‘’Kürt güçlerine ve seçimde kullanacağı yeni Kürt kozlarına’’ ihtiyacı var.
Ne yaptılar, nasıl yaptılar bilmiyorum. Ama Bülent Arınç Almanya’ya gitti. Şivan Perver’le görüştü. Şivan Perver’i ‘’vatansever ilan etti. PKK ile Şivan Perver’in arası açık mıydı, bundan dolayı mı açıktı bilmiyorum. Bülent Arınç birden bire Şivan Perver’i kahraman ilan etti.
Arkası da geldi tabi. Şimdi de Başbakan Erdoğan Şivan Perver’e sahip çıkıyor. Şivan Perver’i vatansever, ona sahip çıkmayanları vatan haini ilan ediyor.
Dün 12 Eylül’de idam edilenlerin mektuplarını kamera karşısında okuyup gözyaşı döken ama bunun gereğini yapıp 12 Eylül’cüleri yargılamaya yanaşmayan Erdoğan, bugün aynı şeyi Şivan Perver için yapıyor.
Bakın AKP genişletilmiş il başkanları toplantısında Başbakan Erdoğan bu konuda neler söyledi;
‘’ Sadece türkü söyleyen, acılarına ağıtlar yakan, barışın, kardeşliğin, özgürlüğün ezgisini dünyaya duyuran, sadece ve sadece insanlık için feryat eden bir sanatçıya, Şivan Perver'e yönelik tehditler bizatihi hıyanet, bizatihi ihanet, bizatihi faşizm değil de nedir? Oysa Şivan Perver, toprağına sesleniyor, vatanına sesleniyor, kardeşlerine sesleniyor ve diyor ki; "İnan ki seni özledim. Barış güvercinine sor, dosta, ahbaba sor, hapishane duvarlarına sor. Onlar sana doğruyu söylesinler. Baharın rengine sor, şu ağaçtaki güle sor, ben seni çok özledim, inan ki seni özledim." Bu dizeleri dile getirecek kadar yüreği yanık, toprağına, vatanına, kardeşlerine bu kadar hasret içinde gönlünün derinliklerinden inan ki seni özledim diye haykıran bir sanatçıyı tehdit etmek Kürtlerin, sadece Kürtlerin değil insanlığın sesini kesmek değil de nedir? ‘’
Adama sormazlar mı? Ey AKP bugüne kadar neredeydiniz?
Seçim sürecine girdiğimiz şu günlerde mi aklınıza Şivan Perver geldi.
Artık Türkiye halkının da bu kullanmayı görmesi gerekir. Keşke Başbakan ve AKP bu kullandıkları kişilerin, kitlelerin demokratik hakları için gereken duyarlılığı gösterseler.
Başbakan veya hükümetin, birilerinin haklarını savunmasından kimse rahatsız olmaz. Ama bunu genel bir tavır değil de işlerine geldiği zaman kullanırlarsa, işleri bitince de bunu hatırlamazlarsa işte bu insanın midesini bulandırıyor. Ve herkesin, vicdanı olan herkesin de bunları görmesi gerekir.
Muhalefet partilerinin yeterince duyarlı olmaması, demokrasiden yana olmaması AKP’yi ve hükümeti kurtarmaz.
Her koyun kendi bacağından asılır ve herkes kendi demokratik anlayışının hesabını verir.
Bugün, muhalefetin bütün olumsuzluklarına rağmen AKP’nin ve hükümetin eleştirilmesinin sebebi budur.
Ayrıca muhalefetin katkısı aransa bile esas mesele hükümetin nasıl baktığı, nasıl davrandığıdır. Hükümet demokrasiyi kendi istediği kadar değil, olması gereken kadar savunmalıdır.
En geniş şekilde demokrasiyi savunan hükümet demokratiktir, demokrasiden yanadır.
Kendisini eleştiren basının haklarını savunan hükümet demokrasiden yanadır.
‘’Beni eleştirenler Silvri’de yatıyor’’ demenin demokrasiyle ilgisi yoktur.
Bazı mağdurları, bazı aydınları, bazı duyarlı sanatçıları, işine geldiği yerde kullanmak, işine gelmediği yerde ‘’ucube demek’’ demokratlık değildir.
Nusret Yılmazer
yilmazernusret@hotmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder