Bir ülke düşünün, 15 yıldır büyük çoğunluğa sahip
meclis gücüyle ülkeyi yöneten bir iktidar var. Kendi çıkardığı kanunları bile
dikkate almayan, onları çiğneyen bir iktidara sahip.
Bir ülke düşünün, iktidara geldiğinden beri halkı
sürekli bizimkiler ve ötekiler diye ülkeyi ayrıştırıyor ve iktidar olmayı
başarıyor.
Bir ülke düşünün, iktidarın başındaki zat herkesi
aşağılıyor, hakaret ediyor. Ana muhalefet parti liderine söylemediği kötü söz
kalmıyor. Ama kendisi sürekli, kendisine seviyeli ve kibar davranılmasını
istiyor. Ülkesinde halkın çoğunluğu bunu hiç garipsemiyor, bu davranışı onun
hakkı olarak görüyor.
Bir ülke düşünün, 15 yıllık iktidar döneminde
neredeyse satılmayan, özelleştirilmeyen kurumu kalmamış. Özelleştirilen,
satılan kurumların parasının ne olduğunu bilen yok. Devlet fakirleşmiş ama her
nasılsa vatandaşa ülkenin kalkındığı, geliştiği anlatılabiliyor.
Bir ülke düşünün, devleti yönetenler en çok yol,
köprü, tünel, havaalanı yapmakla övünsün. Bu yatırımların büyük çoğunluğu yap,
işlet devret yöntemiyle yapılsın. Ama yapılan köprüler kullanılmaya başlayınca,
bu köprülerden geçen de geçmeyen de para ödesin. Devlet köprüden geçmeyen araç
başına o köprüyü yapan firmaya servet değerinde para ödesin. Bunları yapan
firmalar ceplerinden hiç para koymadan, banaklardan aldıkları kredilerle bu
işleri yapsınlar ve devletten aldıkları paralarla da bu kredileri geri
ödesinler. Haksız kazançlar elde etsinler. Ama o ülke halkı devletinin bu
yaptığından gurur duysun, hükümetine
desteğini sürekli artırsın.
Bir ülke düşünün, 15 yıllık sürede eğitimi bilimden
uzaklaşsın. Bilim okullarını, dini ağırlıklı eğitime, okullara dönüştürsün.
Bilim gerilesin, okuma yazma gerilesin. Kendi dilinde okuduğunu anlama oranı dünyada
en gerilere düşen ülkelerden biri olsun.
Bir ülke düşünün, 15 yıllık iktidar döneminde inşaattan
başka alana yatırım yapmasın. Vatandaşın alım gücü kalmayınca, daire alımında
kredi süresini 20 yıla çıkarsın. Ama İnşaat kilitlenince de işsizlik artsın,
ekonomi durma noktasına gelsin.
Bir ülke düşünün, işsizlik oranı 4 milyonu bulmuş.
Geniş tabanlı işsizlik 7 milyona ulaşmış. Yüz kişinin alınacağı işe on binlerce
kişi başvuruyor. Ülkedeki her dört gençten biri işsiz, Emeklileri ikinci üçüncü
bir işte çalışmadan geçinemiyor. Yaşamak için ölene kadar çalışmak zorunda.
Bir ülke düşünün, Bir kişi çalıştığında 1.400 TL
asgari ücretle geçinmek zorunda. Emekli vatandaşının çoğunluğu 1.000 – 1.400TL
maaş alıyor. Ama bu ülkede açlık sınırı bunun iki katı, yoksulluk sınırı bunun
4 katına çıkmış.
Bir ülke düşünün, 15 yıllık iktidar döneminde kavga
edilmemiş ülke kalmamış. Komşu ülkelerin devlet adamları aşağılanmış. Hakaretler edilmiş. “Sen kimsin ki benim muhatabım
olasın, haddini bil” bile denilmiş. O ülkenin kurucusunun şiarı olan “Yurtta
barış, cihanda barış” politikası terk
edilmiş. Hemen bütün ülke yönetimleri ile kötü olunmuş. 15 yıllık yönetimin
sonucunda liderlerinin gideceği komşu ülke kalmamış, ancak en uzak fakir
ülkelere gidilebiliyor olmuş.
Bir ülke düşünün, 15 yıllık iktidarının sonunda
ülkesine çağ atlatacak tek bir yatırım yapmamış, teknolojide ve sanayide
gelişmemiş, ülkesindeki halk yoksullaşmış ama o ülkenin 15 yıllık iktidardaki
lideri kendisini asrın lideri saydırabilmiş.
Bir ülke düşünün, 15 yıllık iktidarın lideri, ülkeye
barış getireceğim, terörü bitireceğim ve ülkeye huzur getireceğim diye 3 yıl
süren barış süreci, çözüm süreci yaşatmış. Bu sürecin sonunda canı sıkılmış ve
barış sürecinden vaz geçmiş. Ülkenin bir bölümünde iç savaş yaşanmış, bu
savaşta yüzlerce insanını kaybetmiş. Oralar yaşanmaz hale gelmiş. Ve o lider
sonunda “terör örgütü sözünde durmadı, bizi kandırdı” diyebilmiş.
Bir ülke düşünün, 15 yıllık iktidar boyunca bir
cemaatle iç içe, kol kola yaşamış. O cemaatin uygun gördüğü kişileri, liyakat
aramadan, kanun kural dinlemeden ülkenin en kritik noktalarındaki görevlere
getirmiş. “Onlar ne istediyse vermiş.” Ve o cemaat resmen darbe yapmaya
kalkışıp 250 canını alıp da ülkeyi taru mar edince da milletine dönüp, “Allah
ve milletim bizi affetsin, kandırıldık” deyip iktidarda kalmaya devam etsin.
OHAL ilen edip darbecileri yakalayacağım diyerek binlerce kişiyi hapse atsın,
işinden çıkarsın, özgürlükleri kısıtlayabilsin.
Ve bir ülke düşünün, bütün bunlardan sonra o ülkenin
lideri, “bu anayasal düzen bana dar geliyor, daha hızlı kararlar almam ve
uygulamam gerekiyor” diyebilsin. 15 yıllık kesintisiz ve güçlü iktidarından
sonra, ülke beka sorunu yaşıyor gerekçesiyle OHAL kapsamında ülkeyi yönetmek
için bütün kurumları tek bir lidere bağlayan, bütün yetkileri tek bir kişiye
veren anaysa değişikliği teklifi getirebilsin. Bu değişiklikle yöneten kişi ve
kişilerin ömür boyu yargılanmasını önlemek isteyebilsin. Ülkesindeki halkın çok
önemli bir bölümü de buna destek versin.
VAH ÜLKEM
VAH.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder