Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan saraydaki bir
konuşmasında çobanlık üzerine konuştu ve “kimse çobanlığı küçümsemesin.
Çobanlık çok önemli bir meslektir. Bir sürüyü dağa yaymak, onları iyi gütmek ve
yönetmek çok önemlidir. Ben iyi bir çobanım” demişti.
Bir ülkenin en üst yöneticisi böyle söyleyince, o ülkedeki
insanlar da, bu bakışa göre koyun olur, sürü olur. Çoban bu ülke koyunlarını
güdüyor olur.
Oysa bizler koyun değiliz. Biz güdülmüyoruz. Dünyanın hiçbir
ülkesinde yöneticiler kendini çoban, ülkede yaşayan insanları da koyun ve sürü
görmez. Bir yönetici çıkıp böyle bir konuşma yapsa ülke insanları da buna karşı
çıkar, koyun olmadıklarını gösterir.
Hangi ülkelerde bu tür bir idare yöntemine insanlar ses
çıkaramaz?
Birincisi diktatörlüklerde
toplum pek ses çıkaramaz. İçlerinden tepki duysa da diktatörle başa
çıkamayacağı korkusu toplumu sessizliğe büründür. Ancak ülkemizde toplumun
büyük bir kesimi diktatör tarafından yönetildiğimizi düşünmüyor.
Geriye ikinci alternatif kalıyor. O da toplumun büyük bölümü
güdülmeyi kabulleniyor. Yani başımızdaki ne derse o. İnsanların bir varlık
göstermesi mümkün değil. Her konuda her şeyin en iyisini, en doğrusunu çoban
bilir. Hangi yaylada otlanacaksa toplum, çoban onları o yaylaya yönlendirir.
Çoban kavalı çalar ve koyunlar arkasından gider.
Burada bile çobanın koyunları kurtlardan koruma görevi
vardır. Ama bizim çoban bütün kurtları etrafımıza topluyor. Toplumu bütün
kurtların saldırısına açık hale getirdi.
Bana kalırsa bizim toplum ne tam olarak sürüdür ne de tam
olarak insandır. Yerine geldiğinde saldırıya geçirilebiliyor. Kalkan olarak
kullanılabiliyor. Oysa hiçbir sürü çobana karşı kalkan olarak kullanılamaz.
Sürünün olduğu yerde çoban kurtların hedefi olamaz. Kurtların hedefi hep koyunlardır.
Ve çoban herhangi bir saldırıda koyunların kendisini korumasını sağlayamaz.
Çünkü koyunlar korkar ve kaçarlar. Öyle durup kalkanlık görevi yapamazlar. Hele
saldırıya hiç geçmezler.
Çoban hiçbir zaman sürü ile dalga geçmez, Sürünün dalga
geçilecek bir aklı olmaz zaten. Sürü her zaman beslenecek ve sütünden etinden
faydalanılacak bir varlıktır.
Bizde toplumun aklıyla bizzat yöneticiler dalga geçiyor.
Bakın Adalet Bakanı Bekir Bozdağ neler demiş? Konu Cumhurbaşkanının meclisi
fesih etmesi. Yani meclisin görevine son vermesi ve bunun sonunda yeni
seçimlerin yapılmasını sağlayarak farklı bir meclisin, yeni meclis üyelerinin
seçilmesinin sağlanmasıdır. Yani meclis seçimlerinin yenilenmesi demek, mevcut
meclis üyelerinin görevine son vermek demektir. Yani o meclisin görevine devam
edememesi demektir. Bunun adı da fesihtir. Meclisin kendi iradesi dışında
görevine son verilmesi.
Cumhurbaşkanı dedi ki yok, “mevcut değişiklikte
Cumhurbaşkanının böyle bir yetkisi yoktur. Bulsunlar Fesih yetkisini ben istifa
edeceğim.”
Etrafındaki zevata da bunu savunmak düşüyor ama çok
zorlanıyorlar. Başbakan TV’lerde diyor ki Cumhurbaşkanı meclis seçimlerini
yeniliyor, fesih etmiyor. Fesihi sadece darbeler yapar. Biz fesih yetkisi
vermiyoruz, seçimleri yenileme yetkisi veriyoruz. Madem öyle eski meclis
görevine devam mı ediyor. O görevine devam ederken yeni meclis üyeleri de
seçilip birlikte mi görev yapıyorlar? Yok, eski meclis üyelerinin görevi sona
eriyor. Kim sona erdiriyor? Cumhurbaşkanı. Yani Meclisi fesih etmiş oluyor.
Bekir Bozdağ Twitter’da maddeler haline bunun böyle olmadığını
anlatırken komik duruma düşüyor ve hakikaten toplumun aklıyla alay ediyor.
1) “Anayasa değişikliği paketinde Cumhurbaşkanı'nın TBMM'yi fesih
yetkisi yoktur; sadece TBMM seçimlerini yenileme yetkisi vardır.
2) "Fesih" ayrı şeydir, "seçimlerin
yenilenmesi" ayrı şeydir. "Fesih" ile "seçimlerin
yenilenmesini" aynı saymak/göstermek, bu gerçeği değiştirmez.
3) TBMM'nin feshi, TBMM'nin ve TBMM üyelerinin görevini
sonlandırır. Yani; feshedilen Parlamentonun ve milletvekillerinin görevi sona
erer.
4) Seçimlerinin yenilenmesi, TBMM seçiminin yenilenmesidir. Bu
halde TBMM'nin de milletvekillerinin de görevi sona ermez; devam eder.
5) Feshedilen parlamentonun görevi, sona erer. Seçimleri yenilenen
parlamento ve vekillerinin görevi ise yenileri seçilene kadar devam eder
6) Bu nedenle Anayasa'da, "fesih" kavramı yerine
"seçimlerin yenilenmesi" ibareleri, bilinçli olarak kullanılmıştır.
11) Kemal Kılıçdaroğlu'nun ve ekibinin konuyu çarpıtması, bu hakikati
değiştirmez.”
Bekir Bozdağ bile Fesih yoktur derken kaç kez fesih diyor. Bu
insan aklıyla alay etmek değil de nedir? Hükümet zam kelimesini de gündemden
çıkarmıştı, onun yerine fiyatların güncellemesi diyor. İyi de böyle olunca
ekmek fiyatı artmış oluyor mu? Oluyor.
Bu, olsa olsa ağanın lafının üstüne laf söylenmesini istememek
demektir. Ağa öyle demişse öyledir. Ağa ne derse odur.
Toplum güdülüyor mu, yönetiliyor mu, bu referandumda ona karar
verecek. Bu söylemler bana sadece bunları düşündürüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder