7 Haziran
2015 seçimlerinde tek parti hükümeti oluşmadı. Cumhurbaşkanı hükümeti kurmak
için ikinci partiye görev dahi vermedi. Burada anayasaya uymayan, demokratik
geleneği uygulamayan Cumhurbaşkanına kimse bir şey diyemedi.
“Güçlü
liderlik!” istikrarı sağlamak için yeniden seçime gitti. Neden?
“Koalisyon
ülke için tehlike demekti, kötü yönetim demekti!” Koalisyon kurulmamalı, yeniden
seçime gidilerek, , ne yapılıp edilmeli Ak Parti tek başına hükümeti
kurabilmeliydi. Çünkü tek parti iktidarı istikrar demekti”. Bunun için ne gerektiyse, o yapıldı.
Peki, o
günden sonra ne oldu?
Çözüm süreci
birden bire sona erdi. Birden bire terör hortladı. Daha çok gözyaşı, daha çok kan aktı. Ve
milliyetçiliği ayaklar altına alanlar, milliyetçiliğe sarıldı.
HDP ile
görüşmeleri bitiren hükümet MHP ile yakınlaştı.
Eski siyasi
ortak F. Gülen ile ilişkiler bozulmuş, güç paylaşımı kavgası başlamıştı. 15
Temmuz darbe kalkışması yaşandı.
Bütün bunlar
gösterdi ki; artık tek parti hükümetinden de öte, tek adam iktidarı yaratmak
gerekiyordu. Seçim kazanmış, başbakan olmuş, parti lideri istifa ettiriliyor,
yerine daha mülayim biri getiriliyor ama yetmiyor. Çünkü partide, büyük
liderden başka bu ilişkileri yönetecek kimse olamazdı.
Bunun için
hiç gündemde yokken Devlet Bahçeli aracılığıyla, anayasayı değiştirme gündeme
getirtildi. Şimdi MHP ile koalisyon kuruluyor. Eğer halk uygun görürse “güçlü lider”
dönemi başlayacak. Ve bundan sonraki bütün Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde
koalisyon olmazsa olmaz olacak. Çünkü hiçbir zaman bir parti %51 oy almadı,
alamaz.
Yani
koalisyon kaçınılmaz. Ama onlar buna koalisyon demiyor, uzlaşma diyor.
İyi de 15
yıldır güçlü parti, güçlü liderlik yönetti bu ülkeyi! Tek adam kime, ne uygun
gördüyse onu vermişti zaten. Terör bitti mi? Yüzlerce canımız yok oldu, gelecek
açısından ülke beka sorunu yaşıyor durumdaymış.
Ekonomi
rayında mı? Krizin büyüğünü yaşıyoruz.
İşsizlik
bitti mi? Fabrika yapmadık. İnşaat, yol, köprü, tünel yaptık. Onlar bitti,
insanlar işsiz. İstikrar sıfır.
Gelir
dağılımında eşitlik sıfır.
Gelecek
endişesini bütün zamanlardan daha çok yaşıyoruz.
Güçlü
ülkenin güçlü parası olur. Bizim paramız pul oldu.
Adalete güvenen
var mı? Bizi bırak dünyada inanan kalmadı.
Eğitim,
öğretim, bilim gelişti mi? Yüz yıl öncesine gitmek için uğraşıyoruz. Matematik,
fen teknoloji yok sayılıyor. Eğitimsiz vatandaş daha çok değerli oldu!
Bütün bunlar
olmayınca huzurumuz yok oldu.
Şimdi bize “anayasa
değişikliği ile güçlü liderlik gelecek, terör bitecek” diyorlar. Güçlü Türkiye
gelecek diyorlar.
“Biz çok
geliştik, dünya bizim gelişmemizi istemiyor. Onun için hainler hayır diyor”
diyorlar.
Sahiden
hangi alanda güçlendik?
Anayasa değişirse
güçlü liderlik yukardaki hangi alanda bizi daha iyiye götürür?
Avrupa
ülkeleri bakanlarımıza ülkelerinde miting yaptırmıyor diye kızıyoruz, onları
faşistlikle suçluyoruz. Ama bizde hayır yönünde çalışma yapanlar gözaltına alıyoruz.
Hayır, çalışması yapanlara salon verilmiyor, her türlü engellemeyi yapıyoruz.
Vatandaşımız
ülkesinde fikrini açıklayamaz, bu yönde çalışamaz olmuş. Korku var korku,
vatandaş devletinden, hükümetinden korkuyor.
Kendinden
olmayanı dinlemeyen, hain, terörist ilan eden bir anlayışa, denetlenmeyen bir
yetki vereceksin.
Kendinden
olup suç işleyeni, ötekine saldıranı suçlu görmeyen, cezalandırmayan bir düzene
evet diyeceksin.
4 milyon
Suriyeliyi ülkene almışsın. Kendi vatandaşın onların yanında 2. Sınıf yurttaş
olmuş, bunu görmeyeceksin.
Güvenmem
için bütün güvenceleri yok ediyorsun, bana güven diyorsun.
İşine geleni
değiştire değiştire yamalı bohçaya dönmüş anayasaya yeni ve çirkin bir yama
yapıyorsun. Sıfırdan yeni ve demokratik bir anayasa yapmıyorsun. Sadece
yönetenleri yargılanmaktan kurtaracak yamalı anayasa ile bana güçlü Türkiye
hikayesi anlatıyorsun.
Ben bu
sistemden memnun değilim, değişsin istiyorum ama yöneteni değil; seni, beni,
onu; herkesin hukukunu koruyan, güvenceye alan yeni bir anayasa. Adil bir
anayasa, kurumları ve herkese eşit kuralları olan, yeni bir anayasa istiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder