16 Nisan
yaklaşırken bu tarihte yapılacak referandumun anlamı, içeriği de halk nezdinde
şekillenemeye başlıyor. Halk, yeni yeni bunu düşünmeye başladı. Evet çıkarsa ne
olacak, hayır çıkarsa ne olacak bunu derinlemesine düşünür oldu.
Bu
referandum mecliste oylanırken toplum da takım tutar gibi kendi partisinin
istikametinde davranıyordu. Ancak başta Cumhurbaşkanı ve başbakan olmak üzere
meydanlara inip de Evet’i savunmaya başladı. Normal vatandaş bu açıklama ve
anlatımlardan çok fazla umutluydu. Evet’in haklı gerekçeleri anlatılacak ve
gerçekten ülke için bir sıçrama tahtası olmasının yolları anlatılacak diye
bekliyordu.
Ancak bu
liderler bugüne kadar meydanlarda bu yönde bir izahta bulunmadılar. Sadece
‘bize güvenin’ dediler. “Çift başlılık olmayacak, hızlı kararlar alınacak”
dediler. “Halk Cumhurbaşkanını seçecek, hükümeti Cumhurbaşkanı kuracak ve
Cumhurbaşkanı ne isterse, nasıl düşünürse, ülkenin menfaatlerini nerede görürse
ona göre karar alacak ve ona göre davranacak” dediler.
“Evet 5-6
yıldır hükümeti engelleyen, çift
başlılık sayılabilecek herhangi bir durum olmadı. Hükümetin hızlı karar
almasını engelleyecek bir durum oluşmadı ama bu yarın olmayacak demek değildir.
Yarın da bu durumlar oluşmasın diye Cumhurbaşkanının tek lider olduğu bir
sistem öneriyoruz” dediler.
Bir de Hayır
diyenler PKK ve Fetö ile aynıdır, aynı yoldadır dediler.
Halk da (ki
bu halka Ak Partili vatandaşlar da dahildir )”Bugüne kadar, özellikle son 5 – 6
yıldır ülke ne sorunlar yaşadı zaten görüyor. Düne kadar iyi yönetiyor diye
büyük bir güçle destek verilen liderin en güvendiği ve en yetkili görevlere
getirdiği kişilere, yine o lider hain dedi. Yüksek görevlere getirilenler, o
lideri devirmeye çalıştılar.
Yine o
lider; ‘ülkeye özgürlük getireceğim, huzur getireceğim’ diye yola çıktı.
Olmadık işler yaptı. Yılların terör örgütüyle masaya oturuldu. Ülkeye barış ve
huzur gelecek diye, ülkenin büyük çoğunluğunun “bebek katili” dediği kişi bir
kurumun yetkilisiymiş gibi masada oldu. Onun yazdığı mektup, bizatihi
Başbakanın eşliğinde ve bir bayram havasında ülkenin büyük kentlerinin birinin
meydanında canlı yayında okutulup halaylar çektirildi.
Akil adam
denilen bilim ve sanat dünyasının sevilen isimleri ülkeyi adım adım dolaştı ve
bu işin hayırlara vesile olacağını anlatmaya çalıştı.
Ülkenin en
güçlü lideri bu Kürt sorununu, kanlı terörü bitirmek için çok kararlı
görünüyordu. Bu sorunu çözme uğruna “baldıran zehiri içtiğini” söylüyordu. Bunun
için bu kadar inançlı ve kararlı davranıyordu. Önemli bir kitle desteği de
almıştı.
Ama bütün
bunların sonucunda gidilen ilk seçimlerde partisi sadece %9 oy kaybına uğradı
diye bütün bu çabalardan, verilen sözlerden, alınan yollardan derhal vazgeçti.
Tekrar başa döndü.
Ülkeye
kaybettirilen o kadar zaman, bu çabaya umut bağlayan milyonlarca insan heba
oldu. Üstelik bu süreçte masaya oturduğu örgüt hazırlık yapmış, yollara,
şehirlere bombalar yığmıştı.
Barış süreci aniden, kimse ne olduğunu anlamadan! bitince birden bire ülke çok kanlı bir süreç yaşadı. Binlerce insanın canına mal olan kanlı süreçten sonra liderin partisi kaybettiği oyları geri aldı ve lider de bu kez önceki istikametinin tam tersi olan bu güzergâhta tam gaz ileri gidiyordu ama bu gaz yetmez, daha hızlı gitmem lazım diyordu.
Barış süreci aniden, kimse ne olduğunu anlamadan! bitince birden bire ülke çok kanlı bir süreç yaşadı. Binlerce insanın canına mal olan kanlı süreçten sonra liderin partisi kaybettiği oyları geri aldı ve lider de bu kez önceki istikametinin tam tersi olan bu güzergâhta tam gaz ileri gidiyordu ama bu gaz yetmez, daha hızlı gitmem lazım diyordu.
Şimdi bu
referandum ile daha hızlı gidebilmek için halktan yetki isteniyor. Toplumun
düşünen kesimi bunu gördü, anladı.
Ama ülkenin
bir kesimi zaten yapılanların yanlışlığını yıllardır söylediği için HAYIR
diyor. Benzer yanlışların daha çok ve daha hızlı işlenmemesi için, sana yetki
vermem diyor.
Ama
yıllardır bu lidere güvenmiş kitle de şimdi düşünmeye başladı. Meydanlarda
konuşulanlardan tatmin edici bir cevap bulamayan kitle, evet denilince, kendi
partisinin iktidar yapmayacağını, kendi partisinin zaten iktidar olduğunu iyice
anladı.. Bunun için bir kısmı yüreğinde HAYIR demiş ama bunu açıklamakta kararsız
duruyor.
Bu tabandan
bir kesim ise dolu dizgin, hiç düşünmeden, dün yapılan yanlışlara aldırmadan,
bütün yanlışların sorumlusu olarak CHP
ve onun lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu görerek Evet demeye devam ediyor.
Bunlar sadece Evet demiyor, Hayır diyenleri vatan haini, şerefsiz görerek küfür
de ediyor.
Ve bunların
birçoğu; buradan yeniden Osmanlı Devletinin kurulacağını sanıyor, Anadolu
devleti kurulacağını düşünüyor. Ama bunun için uluslararası güç dengelerini
hesaba katmıyorlar. Amerika ve Rusya’nın büyük hesaplarını bilmiyorlar. Suudi
Arabistan gibi Müslüman ülkelere de güvenerek bunların olacağını savunuyorlar.
Onların Türkleri hep yalnız bıraktıklarını düşünmeden.
Ak Parti
tabanının önemli bir bölümü ise yaşananlardaki yanlışları görüyor,
değerlendiriyor ve bundan dolayı da bu yetkiyi vermeyi pek düşünmüyor.
Bunlar benim
edindiğim izlenimler. Eğer adil bir seçim olursa ki olağanüstü halde gidilen
bir referandumda adil bir seçim pek olmaz. Buna rağmen seçim sonuçlarına
müdahale edilmez ise önemli bir farkla sonuç HAYIR çıkacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder