2 Mart 2017 Perşembe

EVET HAYIR’DAN KİM, NE ANLIYOR

16 Nisan yaklaşırken bu tarihte yapılacak referandumun anlamı, içeriği de halk nezdinde şekillenemeye başlıyor. Halk, yeni yeni bunu düşünmeye başladı. Evet çıkarsa ne olacak, hayır çıkarsa ne olacak bunu derinlemesine düşünür oldu.
Bu referandum mecliste oylanırken toplum da takım tutar gibi kendi partisinin istikametinde davranıyordu. Ancak başta Cumhurbaşkanı ve başbakan olmak üzere meydanlara inip de Evet’i savunmaya başladı. Normal vatandaş bu açıklama ve anlatımlardan çok fazla umutluydu. Evet’in haklı gerekçeleri anlatılacak ve gerçekten ülke için bir sıçrama tahtası olmasının yolları anlatılacak diye bekliyordu.
Ancak bu liderler bugüne kadar meydanlarda bu yönde bir izahta bulunmadılar. Sadece ‘bize güvenin’ dediler. “Çift başlılık olmayacak, hızlı kararlar alınacak” dediler. “Halk Cumhurbaşkanını seçecek, hükümeti Cumhurbaşkanı kuracak ve Cumhurbaşkanı ne isterse, nasıl düşünürse, ülkenin menfaatlerini nerede görürse ona göre karar alacak ve ona göre davranacak” dediler.
“Evet 5-6 yıldır hükümeti engelleyen,  çift başlılık sayılabilecek herhangi bir durum olmadı. Hükümetin hızlı karar almasını engelleyecek bir durum oluşmadı ama bu yarın olmayacak demek değildir. Yarın da bu durumlar oluşmasın diye Cumhurbaşkanının tek lider olduğu bir sistem öneriyoruz” dediler.
Bir de Hayır diyenler PKK ve Fetö ile aynıdır, aynı yoldadır dediler.
Halk da (ki bu halka Ak Partili vatandaşlar da dahildir )”Bugüne kadar, özellikle son 5 – 6 yıldır ülke ne sorunlar yaşadı zaten görüyor. Düne kadar iyi yönetiyor diye büyük bir güçle destek verilen liderin en güvendiği ve en yetkili görevlere getirdiği kişilere, yine o lider hain dedi. Yüksek görevlere getirilenler, o lideri devirmeye çalıştılar.
Yine o lider; ‘ülkeye özgürlük getireceğim, huzur getireceğim’ diye yola çıktı. Olmadık işler yaptı. Yılların terör örgütüyle masaya oturuldu. Ülkeye barış ve huzur gelecek diye, ülkenin büyük çoğunluğunun “bebek katili” dediği kişi bir kurumun yetkilisiymiş gibi masada oldu. Onun yazdığı mektup, bizatihi Başbakanın eşliğinde ve bir bayram havasında ülkenin büyük kentlerinin birinin meydanında canlı yayında okutulup halaylar çektirildi.
Akil adam denilen bilim ve sanat dünyasının sevilen isimleri ülkeyi adım adım dolaştı ve bu işin hayırlara vesile olacağını anlatmaya çalıştı.
Ülkenin en güçlü lideri bu Kürt sorununu, kanlı terörü bitirmek için çok kararlı görünüyordu. Bu sorunu çözme uğruna “baldıran zehiri içtiğini” söylüyordu. Bunun için bu kadar inançlı ve kararlı davranıyordu. Önemli bir kitle desteği de almıştı.
Ama bütün bunların sonucunda gidilen ilk seçimlerde partisi sadece %9 oy kaybına uğradı diye bütün bu çabalardan, verilen sözlerden, alınan yollardan derhal vazgeçti. Tekrar başa döndü.
Ülkeye kaybettirilen o kadar zaman, bu çabaya umut bağlayan milyonlarca insan heba oldu. Üstelik bu süreçte masaya oturduğu örgüt hazırlık yapmış, yollara, şehirlere bombalar yığmıştı.
Barış süreci aniden, kimse ne olduğunu anlamadan! bitince birden bire ülke çok kanlı bir süreç yaşadı. Binlerce insanın canına mal olan kanlı süreçten sonra liderin partisi kaybettiği oyları geri aldı ve lider de bu kez önceki istikametinin tam tersi olan bu güzergâhta tam gaz ileri gidiyordu ama bu gaz yetmez, daha hızlı gitmem lazım diyordu.
Şimdi bu referandum ile daha hızlı gidebilmek için halktan yetki isteniyor. Toplumun düşünen kesimi bunu gördü, anladı.
Ama ülkenin bir kesimi zaten yapılanların yanlışlığını yıllardır söylediği için HAYIR diyor. Benzer yanlışların daha çok ve daha hızlı işlenmemesi için, sana yetki vermem diyor.
Ama yıllardır bu lidere güvenmiş kitle de şimdi düşünmeye başladı. Meydanlarda konuşulanlardan tatmin edici bir cevap bulamayan kitle, evet denilince, kendi partisinin iktidar yapmayacağını, kendi partisinin zaten iktidar olduğunu iyice anladı.. Bunun için bir kısmı yüreğinde HAYIR demiş ama bunu açıklamakta kararsız duruyor.
Bu tabandan bir kesim ise dolu dizgin, hiç düşünmeden, dün yapılan yanlışlara aldırmadan, bütün yanlışların sorumlusu olarak CHP  ve onun lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu görerek Evet demeye devam ediyor. Bunlar sadece Evet demiyor, Hayır diyenleri vatan haini, şerefsiz görerek küfür de ediyor.
Ve bunların birçoğu; buradan yeniden Osmanlı Devletinin kurulacağını sanıyor, Anadolu devleti kurulacağını düşünüyor. Ama bunun için uluslararası güç dengelerini hesaba katmıyorlar. Amerika ve Rusya’nın büyük hesaplarını bilmiyorlar. Suudi Arabistan gibi Müslüman ülkelere de güvenerek bunların olacağını savunuyorlar. Onların Türkleri hep yalnız bıraktıklarını düşünmeden.
Ak Parti tabanının önemli bir bölümü ise yaşananlardaki yanlışları görüyor, değerlendiriyor ve bundan dolayı da bu yetkiyi vermeyi pek düşünmüyor.

Bunlar benim edindiğim izlenimler. Eğer adil bir seçim olursa ki olağanüstü halde gidilen bir referandumda adil bir seçim pek olmaz. Buna rağmen seçim sonuçlarına müdahale edilmez ise önemli bir farkla sonuç HAYIR çıkacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder